/Kutsal Topraklar’da Barış ihtimali her zamankinden az

Kutsal Topraklar’da çözüm konusunda hayal kırıklığı yaratan Obama derhal ipleri eline almalı. Obama’nın Kahire konuşmasından sonra Netanyahu’yla yerleşim kavgasını göze alması şart. Araplar da Fetih’le Hamas’ı uzlaştırmalı

Dünya
18 Kasım 2009 Çarşamba

İsraillilerle Filistinliler arasında doğru düzgün bir anlaşma sağlanması ihtimali nadiren bu kadar düşüktür. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, iki devletli çözümü gönülsüzce kabul etse de statükodan memnun. Filistinliler de her zamankinden acı biçimde bölünmüş durumda. Gazze’yi hâlâ kontrol eden ve İsrail’in varolma hakkını en azından kağıt üzerinde küçümseyen İslamcı Hamas’la, Batı Şeria’daki tecrübesiz devleti yöneten laik ve daha aklı başında Fetih kavga halinde. Geçen hafta Filistinliler için işler daha da kötüleşti. Zira bir barış ve sabır adamı olan liderleri Mahmud Abbas görevini bırakacağını açıkladı ve ufukta bir halef de yok. Dolayısıyla Filistinliler hem lidersiz hem de bölünmüş durumda.

Belki de en kötüsü şu ki, Amerikalılar vizyonsuz ve plansız biçimde tereddüt ediyor. Onların yokluğunda sürdürülebilir bir anlaşmaya varılamaz. Olabilecek en parlak başlangıcı yapan ABD Başkanı Barack Obama bir anda işleri yüzüne gözüne bulaştırır gibi görünmeye başladı. Obama haziranda Kahire’de yaptığı konuşmada ABD’nin daha adil davranacağına söz vererek Arap dünyasında büyük heyecan yarattı. Filistinlileri müzakere masasına döndürmenin bir koşulu olarak İsraillilerin Batı Şeria’da yerleşim inşasını veya yerleşimleri genişletmeyi durdurması gerektiğinde ısrar etti. Fakat dört ay sonra bugün, Netanyahu’nun karşı çıkmasının ardından, Obama’nın Dışişleri Bakanı Hillary Clinton İsrail başbakanını sadece yerleşim inşasını ‘dizginleme’ye söz verdiği için tebrik ediyordu. Bu durum öfkelenen Abbas’ı istifa kararı almaya sevk etti.

İsrail’le yerleşimler konusunda kavga etme kararı almış olan Obama, dik kafalı Netanyahu’yu bir dizi yaptırımla tehdit ederek baskı yapmalıydı; yardımlar İsrail’in yerleşimlere harcadığı miktar kadar azaltılabilir ve İsrail’i eleştiren BM kararlarına karşı otomatik ve korumacı vetodan vazgeçilebilirdi. Netanyahu yerleşim inşasını durdurmayı kabul etse ve bunun sonucunda koalisyonu bozulsaydı, yerine barış yönündeki ödünlerle daha uyumlu bir hükümet geçebilirdi. Veya Obama Netanyahu’yla uzun bir çekişmeye girmeyi hiç istemediyse, böylesine iddialı taleplerde hiç bulunmamalıydı. Nihayetinde Obama’nın blöfü görüldü. Bir arabulucu olarak eli zayıfladı. Ve bunun sonucunda Filistinlilerin en esnek lideri oyun dışına çıkmak zorunda kalabilir.

ABBAS’IN YERİNE EN İYİ ADAY BARGUTİ

Filistinliler de kendi evlerine çekidüzen vermeli. Hamas işbirliği yapmazsa hiçbir anlaşma kalıcı olmaz; Arap arabulucular iki düşmanı biraraya getirmeli. Abbas iyi niyetli ama kararsız bir adam. Görevi gerçekten bırakıp bırakmayacağı veya aslında ABD ve İsrail’den ödün koparmaya çalışıp çalışmadığı hâlâ belirsiz. Akla yatkın bir halef bulunsaydı Abbas’ın gitmesi gerekirdi. Fakat en iyi aday, yani Hamas’ın da saygı duyduğu Fetih üyesi Mervan Barguti, bir Filistin isyanında cinayet işlediği suçlamasıyla bir İsrail hapishanesinde tutuluyor. İsrailliler esir değiş-tokuşu kapsamında onu bırakabilir. Hamas da İsrailli onbaşı Gilad Şalit’i bırakırsa atmosfer değişecektir.

Bölgedeki çoğu Arap ülkesinin 1967 sınırlarına çekilirse İsrail’i tanıyacağını söylemiş olmasına rağmen, bu ülkeler Filistinlilere liderlik edecek kişiyi daha çok desteklemekmeli. İsrail’e de güven inşa edici jestlerde bulunabilir, sözgelimi daha fazla ticarete izin verebilirler. Ancak ipleri ele alması gereken kişi Obama. Eski başkan Bill Clinton’ın ‘parametre’leriyle başlayarak, Obama’nın kısa sürede ayrıntılı bir iki devletli çözüm planı açıklaması gerekiyor. Obama’nın özellikle de İsrail halkına, Netanyahu’nun yerleşim inadının kısa vadede popülerlik getirse de niçin uzun vadede bizzat İsrail’in varlığını tehdit ettiğini anlatması gerekiyor.

  The Economist / Başyazı, 12 Kasım 2009   ? Çeviri: Radikal Gazetesi, 16 Kasım 2009