Selam - Şalom LİMMUD

Bu yıl 5.si düzenlenen Limmud Kültür Festivali 14-15 Kasım günlerinde gerçekleşti. Büyük bir katılıma sahne olan bu yılki festival, Genç Limmud etkinliğiyle de bir ilke imza attı

Toplum
18 Kasım 2009 Çarşamba

2 gün süren Limmud Festivali’nin açılışı 14 Kasım Cumartesi gecesi gerçekleşti. Açılış töreni, Laurie Levi ile Moti Romi’nin bu senenin sloganı olan Selam- Şalom’un anlamlarını aktardıkları açılış konuşmasıyla başladı. Konuşmacılar, ‘Selam’ ve ‘barış’ kelimelerinin birleşmesinden doğan ‘Şalom’un kalplerimizde her zaman barındırdığımız barışı ifade şekli olduğu vurgusu üzerinde durdular.  Limmud’un ilk konuğu AJC ( Amerikan Yahudi Komitesi) Başkanı David Harris oldu. Harris “Küresel Zorlukların Avukatlığı” başlığı altında Yahudilerin günümüzde yaşadıkları zorluklardan söz ederken, geleceğe umutla bakılması gerektiğini belirtti.

Açılış gecesi, Chen Zimbalista, Duo Zimbalista ve İsrael Kastoriano’nun konseri ile sürdü.

Pazar günü ise katılımcı 1186 kişi, seçkin konuşmacılar ve sunumlarını izlemek, bilgi edinmek ve eğlenmek üzere katlar arasında koşuşturdu.

Bu yıl ilk kez Limmud Festivali çerçevesinde 13-16 yaş aralığı için Genç Limmud da düzenlendi.  

İşte ŞALOM olarak, bu yıl Limmud’da izleyebildiklerimiz…

 

DR. EMMANUELLE OTTOLENGHİ

Avrupa, İran & Bomba: Ne Yapılabilir

Ottolenghi, İran’ın sivil amaçla geliştirdiğini iddia ettiği nükleer enerji konusunda dünyayı ve Avrupa’yı nasıl aldattığını içeren bir konuşma yaptı. İran’ın kendini savunurken hep nükleer teknolojiyi sivil amaçlar için geliştirdiğini belirttiğini ancak 1984 yılından beri bu amaçla milyarlarca dolar harcanmasına rağmen İran halkının hayatını geliştirecek bir sivil altyapı yatırımı gözlemlenmediğini vurguladı. Konuk konuşmacı İran’a yapılabilecek en iyi ambargonun Avrupa’nın yaptığı araç, ürün, yedek parça transferinin askıya alınması olduğunu belirterek, AB ve diğer ülkelerde halkın doğru bilgilendirilmesi ve İran’ın amaçlarının iyice anlatılmasının çözüme giden yolda ilk adım olduğunu dile getirdi.

Melih Namer

 

SEYMUR TARI & AVİ ALKAŞ

Çocuğum Nasıl Para Kazanır?

80’li yıllardan günümüze Türkiye’nin ne denli hızlı bir değişim yaşadığının vurgulandığı konuşmada, artık küçük sermaye ile çalışmanın olanaksız olduğu, dolayısı ile sermayesiz çalışan için ne tür risk grupları olduğu anlatıldı. Eski mesleklerle yeni meslekler karşılaştırıldı; artık 5-10 senede bir uzmanlık konularının değiştiği hatırlatıldı. Para kazanmak için on altın kural ise şöyle sıralandı: 1) iç pazarı çok iyi tanımak; müşteri artık iç pazarda 2) uzmanlaşma; haftada en az 80 saat çalışın 3) eğitim 4) lisan; bir lisan artık yetersiz 5) çevre; geniş iş ve özel çevre edinin 6) hitabet yeteneğinizi geliştirin 7) cesaret 8) güncellik, gerektiğinde işinizi satıp, nakde dönüp yeni iş yapın 9) esneklik 10) yasallık.

Tilda Levi

 

PROF. DR. BİNNAZ TOPRAK

Türkiye’de Farklı Olmak

İrfan Bozan, Tan Morgül ve Nedim Şener ile birlikte yürüttüğü  “Türkiye’de Farklı Olmak: Din ve Muhafazakârlık Ekseninde Ötekileştirilenler” başlıklı son çalışması Metis Yayınevi tarafından kitaplaştırılan Prof. Dr. Binnaz Toprak, sunumunda Anadolu’nun on iki kenti ile İstanbul Bağcılar ve Sultanbeyli’de 401 kişi ile yapılan araştırmanın yansımalarını paylaştı. Araştırmanın önemli bilgiler ve sürekli tekrarlanan hikâyeleri ortaya koyduğunu ifade eden Prof. Toprak, farklı kimlikten gelen insanlar üstünde ister Sivas’ta olsun, ister Bağcılar’da olsun aynı baskıların mevcut olduğunu örneklerle belirtti. Konuşmacı ötekileştirmenin nedenlerinden çok bu önyargıların nasıl yok edilmeleri gerektiği konusunun tartışılmasının zorunluluğunu vurguladı ve eğitimin öneminin altını çizdi.

Yakup Barokas

 ERSİN KALAYCIOĞLU

Değişim ve Süreklilik: Obama Yönetimi ve ABD’nin Ortadoğu Yaklaşımı

Sabancı Üniversitesi öğretim görevlisi, karşılaştırmalı siyaset uzmanı Prof. Ersin Kalaycıoğlu, dünyanın büyük bir değişimden geçtiğini belirterek başladığı konuşmasında bugün yaşadığımız tek merkezli dünyada ABD’nin tartışmasız en büyük askeri güç olduğunu ve bu ülkenin savunma bütçesinin arkasından gelen 10 ülkenin savunma bütçesinin toplamından fazla olduğunu belirtti.

ABD’nin Bush’un görevinin son döneminde dış politikada içine girdiği yumuşama sürecinin bugün Obama tarafından devam ettirildiğini belirtti. Obama’nın izlediği Ortadoğu politikalarının bu nedenle Bush’un politikalarından çok farklı olmadığını söyleyen Prof. Kalaycıoğlu, ABD’nin Ortadoğu’ya getirecekleri konusunda umutsuz olduğunu belirtti. Obama’nın dış politikada önceliğinin küresel ısınma, içeride önceliğinin sağlık reformları olduğuna değinen Kalaycıoğlu, bu nedenle ABD liderinin ajandasında Ortadoğu’nun ön sıralarda gelmediğini ve karamsarlığının biraz da bu nedenle olduğunu belirtti.

Viktor Kuzu

 

PİRAYE ANTİKA

Global Kriz ve Değişen Dünya Düzeninde Türkiye Ekonomisinin Konumu

Piraye Antika, konuşmasına finansal krizin aslında 2007’de başladığını belirterek giriş yaptı. Krizin nasıl oluştuğunu kısaca anlatarak Türkiye’nin durumu ile ilgili değerlendirmeler yaptı. Antika, global kriz nedeni ile tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de küçülme olmasının doğal olduğunu ifade ederken ülkemizdeki küçülmenin kontrollü yapıldığını belirtti.

Türkiye’nin coğrafi ve demografik konumları nedeniyle avantajlı olduğunu, bu avantajları kullanabilmek için ekonomimizin yapısal dönüşümünün tamamlanması gerektiğini belirtti. “Ülkenin kayıt dışının kayıtlı ekonomiye geçirilmesi en büyük tasarruf olacaktır” derken ülkemizdeki hukuk sisteminin etkili ve şeffaf olarak çalışması ile siyasal istikrarın sağlanmasıyla yabancı yatırımın ülkeye geleceğini belirtti.

Melih Namer

 

PROF. DR.SYLVİA B. FISHMAN

Yahudi Kimliği ile Laik Ulusal Kimliği Dengelemek

Brandeis Üniversitesi’nin Yakındoğu ve Yahudi Araştırmaları Fakültesi Öğretim Üyesi olan Prof. Dr.Sylvia Barack Fishman, sunumunda Yahudilikte millet ve din kavramının içsellik taşıdığını ancak modern zamanlarda konunun daha karmaşık bir görünüm kazandığını belirtti.

Prof. Fishman’a göre, dünya nüfusunun sadece % 0.22’si kendini Yahudi olarak tanımlamakta. Gençler artık Diaspora’da farklı olmayı istememekteler. Yahudi kültürünün aktarılmasının tek yolu ise eğitimdir. Ancak geleneklerimizi, Yahudiliğin niye önemli olduğunu çocuklarımıza açıklamak istiyorsak bunun yanıtını öncelikle bizlerin öğrenmesi gerekiyor. Prof. Fishman Yahudilik kimliğinde lisanın, dini ritüellerin, aile değerlerinin, yemek, müzik ve geleneklerin, yardımseverlik gibi toplumsal davranışların etkili olduğunu belirtti.

Yakup Barokas

 

MORİS FRANSEZ

Spino-Zen: Bir İç Özgürlük Arayışı

Tam 2000 sene arayla, birbirlerinden binlerce kilometre uzakta yaşamış olan Spinoza ile Buda’nın ilginç bir kıyaslamasına tanıklık etmek isteyen herkes, bu ilginç sunuma akın etti.  İç özgürlük yanılsaması, duygu ve isteklerde zorunluluk (içgüdü), zorunluluğun akılla karşılanması (içgüdülerin evcilleştirilmesi), iki büyük gurudan ortak özgürlük yolu önerisi ve Spinozacılığın kitap sayfalarının Zen’i manastır duvarlarının içindeki tutsaklıktan özgürleştirmek gibi beş ana tema üzerine yoğunlaşan konuşma, oldukça hararetli geçen bir soru-cevap bölümü ile tamamlandı. Sunumun sonunda da Moris Fransez’in dediği gibi, öylesine hafifledik ki, salondan adeta kanatlanarak uçtuk.

Aylin Yengin

 

DR. RON CLAVİER

Nörobilim ve İnanç: Meraklı Beyin ve İnancın Nörobilimi

Biyokimya Psikiyatrisi üzerine aldığı üniversite eğitiminin yanı sıra Deneysel ve Fizyolojik Psikoloji dalında doktora sahibi olan ve 1982’den beri özel kliniğinde terapi çalışmaları yapmakta olan Dr. Ron Clavier, Limmud kapsamında nörobilim ve inanç üzerine sunumunu gerçekleştirdi.

Dr. Clavier, yemek yeme ve üreme ihtiyacından sonra en güçlü ihtiyacın öğrenme ihtiyacı olduğunu vurguladı. Merakın öğrenme ihtiyacından ibaret olduğundan bahseden Clavier, alkol, uyuşturucu ve beyindeki kimyasal dengesizlik gibi bazı faktörlerin olayların farklı algılanmasına neden olduğunu ifade etti. Bunların yanında önyargı ve cehaletin de gerçeklerin farklı görülmesine yol açtığını belirtti. Dr. Clavier, yaptığımız her şeyin inançlarımız üzerine kurulu olduğuna ancak inançlarımızın çoğunun farkında olmadığımıza değindi.  

Melis Niyego

 

CEM KARAKO

Sanatta Nefret Suçları

Eski yazarlarımızdan hukukçu Cem Karako, “Sanatta Nefret Suçları” başlığı altında yaptığı sunumda, düşünce –ifade özgürlüğü adına bir insanı/halkı veya olguyu eleştirmek ile aşağılamak arasındaki ince sınıra dikkat çekti. Protesto, ne zaman maksadını aşıp değerlere veya kişiye hakaret sınıfına girer? Herkes her fikrini istediği gibi açıklayabilmeli mi? Chagall’in “White Crucifixion” tablosuyla başlattığı sunumuna fotoğraf, sinema, karikatür gibi sanatın diğer alanlarına ilişkin çarpıcı örneklerle devam eden Karako, izleyenlerle diyalog kurarak bu yapıtlardaki mesajı tartışmaya açtı. Kendi adıma bu sunumdan çıkarttığım sonuç: hiç bir olgu sınırsız değildir, olmamalıdır!

Tuna Saylağ

 

PROF. DR.OFRA BENGİO 

Zaman Sınavında Türkiye-İsrail İlişkileri

Moşe Dayan Merkezi Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Bölümü Öğretim Görevlisi olan ve Türkiye’de de “Türkiye-İsrail: Hayalet İttifaktan Stratejik İşbirliğine” adlı kitabı yayınlanan Prof. Dr.Ofra Bengio, Yoel Ülçer anısına gerçekleştirdiği sunumda, Türkiye-İsrail ilişkilerinin başladığı 60 yıl öncesinden bu yana birçok iniş çıkış yaşadığını, bu durumun iki ülke arasındaki ikili ilişkilerden ziyade üçüncü tarafların, yani denklemin Arap ve Filistin taraflarının meydana getirdiği zorluklardan kaynaklandığını belirtti.

Prof. Bengio, Türkiye ile İsrail arasında gerçekte hiçbir sorunun bulunmadığını, ticari ve siyasi ilişkilerin sürdürüldüğünü, Filistin-İsrail çatışmasının kaldırdığı toz bulutu durulunca da ilişkilerin yeniden ısınacağını ifade etti.

Yakup Barokas

 

MUSTAFA KULU 

Çanakkale Yahudi Cemaati’nin Ekonomik Yapısı ve Meslekler 1839-1845

Mustafa Kulu’nun sunumu Çanakkale Yahudi Cemaati’nin Tanzimat döneminin ilk yıllarındaki meslek gruplarını ve ekonomik yapısını konu edinmekteydi. Çanakkale Yahudilerinin demografik yapısı hakkında bilgi veren konuşmacı, vergi defterleri kayıtlarından yola çıkarak Yahudi mesleklerine de değindi. Kulu, tüm hamalların Yahudi olduğu Çanakkale’de; 15 çerçi (eşek sırtında manifatura), 9 bezirgan (toptancı), 1 kuyumcu, 10 yemenici Yahudi bulunduğunu, Yahudilerin terzi, dokumacı, kaşkolcu, kibritçi, şerbetçi, börekçi, kasap, meyhaneci, kantarcı, tenekeci, kantarcı, küfeci, dragoman (tercüman) gibi meslekleri tercih ettiklerini belirtti.

Nelly Barokas

 

ADİL ANJEL

UNUT-MA-K

Belgesel tadındaki sunum, acı olaylar karşısında bireylerin ve toplumların unutmaya meyilli olduklarını canlı bir ispatı niteliğindeydi. Bundan yaklaşık bir ay kadar önce cemaat üyelerine gönderilen ve farklı yaş gruplarından 506 kişi tarafından tamamlanan bir anketi temel alan sunumda Adil Ancel’e Cef Tovil eşlik etti. Konuşmada, “Kişisel ve toplumsal hafıza nasıl çalışır, nelerden etkilenir?” ve “Unutmak iyi bir şey midir, yoksa kötü mü?” soruları tartışıldı.

Azınlık topluluklarının unutmak ve hatırlamak üzerine davranışları irdelendi; sinagog saldırıları, 6-7 Eylül Olayları, Varlık Vergisi gibi olaylar ele alındı; insanların kimliklerinden dolayı uğradıkları toplumsal travmalardan, siyasi tercihlerinden dolayı uğradıkları derin travmalardan bile daha fazla etkilendikleri tartışıldı; intikam hislerini törpülemekten, bireylerin içlerindeki öfkeyi pozitif enerjiye çevirerek topluma faydalı olabileceklerinden bahsedildi.

Aylin Yengin

 

LEYLA NAVARO

Ötekileşme: Günah Keçisi Kim?

Gazze olayları sırasında yazdığı tepki mektubuyla dikkat çeken Psikolog Leyla Navaro, buradan yola çıkarak hazırladığı “Ötekileşme ve Günah Keçisinin İşlevi” adlı yazılı çalışmada ötekini yaratma nedenlerini, ötekileştirme süreçlerini, biz ve onlar kavramını, “benin” idealleştirilmesi ile nasıl düşman olunduğunu, sosyolojik ve psikolojik bir bakış açısıyla anlattı. Tanınmış psikolog ve bilim adamlarının konu hakkındaki fikir ve saptamalarını referans alarak devam ettiği konuşmasının sonunda, dinleyiciler kendisine çeşitli sorular yönelttiler.

Tuna Saylağ

 

KADRİ GÜRSEL

Türkiye’nin Ortadoğu Politikası

Milliyet Gazetesi yazarı, uluslararası ilişkiler uzmanı Kadri Gürsel yaptığı konuşmada Türkiye’nin soğuk savaş ve Irak işgali sonrası dönemde oluşan konjonktürde komşularıyla ilişkilerini geliştirmesinin olağan olduğunu ifade etti. AKP’nin avantajının dini kimliğinin önde olmasıyla belki başka bir hükümetin gerçekleştiremeyeceği kadar bu ilişkileri hızlı ilerlettiğini söyledi. Bu dönemde güvenlik denklemi değiştiği için İsrail ile ilişkilerin stratejik öneminin azaldığını söyleyen Gürsel, bunun “ortalık kırılıp dökülerek” yapılmasının yanlış olduğunu vurguladı.

Gürsel “eksen kayması” önermesini reddederek “Türkiye içinde bulunduğu ekseni dönüştürecek güçte bir ülkedir” görüşünü savundu.

Haymi Behar

 

RIDVAN AKAR  

 Tek Partili Dönemde Yahudiler

Yahudileri Osmanlı’nın bakiyesi bir toplum olarak değerlendiren Araştırmacı/ Yazar Rıdvan Akar, Osmanlılar  döneminde Müslüman olmayan toplumların kendi şeriat, kültür ve gelenekleri içinde çözüm haklarına sahip olduklarını vurguladı. Akar, ayrıca 1925’te Yahudi Cemaatinin İspanya Kralı’na gönderdikleri sadakat telgrafının Türkleşme sürecini hızlandırdığını açıkladı. 1934 Trakya Olaylarının temelinde yatan nedenleri de irdeledi.  

Nana Tarablus

 

YOMİ KASTRO

Internet Girişimlerinde Yeni Trendler ve Web 3.0

Yaklaşık 40 kişinin katıldığı sunumda Yomi İnternet’te şu anda çok popüler olan ve her biri farklı şekilde kendini ayrıştırmış olan üç adet İnternet girişiminden söz etti.

İlk girişim olan Twitter, 1 dolar bile gelir elde etmeden 1 milyar dolarlık bir şirket değerine ulaşmış durumda ve ilk olmanın ve gerçek bir fenomen haline gelmesinin avantajını kullanıyor. İkinci örnek olan Like.com firması çok sofistike bir yapı üzerinde çalışan bir alışveriş asistanı, hedefi hiç bir satış yapmadan, satış yapan sitelerden %10 komisyon alarak çalışmak, bunu çok da iyi yapıyor. Üçüncü örnek olan Kyte.com ise, yeni hiçbir şey sunmadan, var olan teknolojileri yeni bir şekilde kullanıcılara sunuyor ve herkese kendi mobil yayın kanalını kurma imkânı veriyor.

Aydın Bolkar

 

TZALY RESHEF & SAMAN BİSHARA KHOURY

Barış Şimdi: İsrail Ve Filistin Arasında  Barış Mümkün Mü?

İsrailli Tzaly Reshef ve Filistinli Saman Bishara Khoury barış konusunda görüşlerini paylaştıkları sunum büyük ilgi topladı.

“Barış Şimdi” hareketinin kurucularından olan ve İsrail’de Meretz Partisi üyesi Reshef,  1967’den sonraki girişimlerin barışa ulaşmak konusunda kaçırılmış bir fırsat olarak değerlendirdi; Camp David Anlaşması sonrasında oluşturulan yerleşimlerin bir hata olduğunun kırk yıl sonra bilincine ulaşıldığını söyledi.  İki devletli çözüme ise Filistinlilerin sıcak bakmadıklarını, arzuladıkları tek bir devletin ise Arap çoğunluğa sahip olacağı için siyonizmin sonu olacağına dikkat çekti.

2007 yılına kadar gazetecilik yapan, İsrail ile kendi toplumu arasında “Cenevre girişimini” imzaladığı için hain ilan edildiğini söyleyen Saman Bishara Khoury, konuşmasında her ne kadar Filistinliler tarafından garipsense de Yahudi cemaatleri ile konuşmaya alışık olduğunu vurguladı. Khoury, Filistin halkının Araplardan büyük desteğe sahip olduklarını düşünmelerinin bir hata olduğunu; tarihte bir Filistin devleti olmadığını, Yahudilerin ise bir devlet için savaşmalarının haklı bir nedenleri olduğunu da sözlerine ekledi.

Ester Yannier