/ANTİK ÇAĞLARDAN GÜNÜMÜZE Afrika Yahudileri-1

Afrika’daki Yahudi yaşamı, günümüze kadar Akdeniz’in kıyı şeridinde yoğunlaştı. Mısır, Fas ve Tunus, büyük miktarlardaki Yahudi topluluklarına ev sahipliği yaptı

Sara YANAROCAK Kavram
11 Kasım 2009 Çarşamba

Afrika’nın da Asya gibi, kıtanın diğer bölümlerinden çölle ayrılan bir Akdeniz kıyısı vardır. Yahudi yaşamı antik dönemlerden son zamanlara kadar bu dar kıyı şeridinde yoğunlaşmıştı.

Mısır, İsrail insaniyle aynı köklere bağlanır. Ptoleme’liler döneminde Libya’da Yahudiler vardı; bunlar Roma yönetimi altında Kuzey Afrika’nın batı bölgelerinde göründüler. Bu bölge Arap yönetiminde uzun bir süre gelişen bir Yahudi kültürünün yuvasıydı. İspanya’dan zaman zaman gelen mülteci akımı, Ortaçağ boyunca ve yakınlara geçmişe kadar sürdü. 1930’larda, son göç akımları hariç, Kuzey Afrika ülkelerinde, dörtte üçünün Fransız egemenliğinde yaşadğı 400.000’in üstünde Yahudi vardı. O zamanlardan bu yana Arap milliyetçiliği büyük bir toplu çıkışı yaşattı. Bugün bütün bölgede, yüzde doksanı Fas’ta yaşayan 15.000 Yahudi bulunuyor.

Büyük Sahra’nın güneyindeki Yahudilerin tarihi Avrupalı kolonileştirmenin tarihine bağlıdır. Yahudi denizciler ilk Portekiz keşif gezilerine katıldılar ve Hollanda’daki Yahudi tüccarlar, Ümit Burnu’ndaki beyez yerleşmelerin öncüsü olan Dutch East Indian Company ile (Hollanda Doğu Hindistan Kumpanyası) ilgilidirler.

İngiliz Yahudileri, Güney Afrika’nın 19. yüzyılda keşfedilmesine ve ekonomik olarak sömürülmesine katkıda bulundular. 1880’lerde Doğu Avrupa Yahudilerinin kitle göçü  başladığında, bölge özellikle Baltık Cumhuriyeti’nden büyük bir akım aldı. Bu arada Rodos’tan gelen Yahudiler Rodezya’ya yerleştiler. Siyah çoğunluk yönetimine doğru bir hareket ve beyazların varlığındaki bir düşüş sonucu, küçük topluluklar ciddi bir biçimde azaldı ve kayboldu. Ancak Güney Afrika oldukça yüksek gelirli ve farklı Yahudi topluluğuyla, hâlâ Yahudi dünyasındaki en büyük merkezlerden biridir.

 CEZAYİR

Fransız egemenliği altında Cezayir Yahudileri, özellikle ülkenin yönetimi bakımından Fransa’nın bir parçası olan ve Yahudi nüfusun büyük ölçüde yoğunlaştığı kuzey bölgelerinde oldukça özgürdüler. 1870 Cremieux Kararnamesi’yle Fransız vatandaşı oldular ve yerel siyasi yaşamda önemli bir rol oynamaya başladılar. Her ne kadar Müslüman nüfusla Fas’ınkinden daha iyi ilişkiler kurdularsa da Fransız kültürü olanları gücü altına aldı. İsrail’in kurulması, burada az etki yaptı. Fransa’da bağımsızlık için yürütülen mücadele, bu eski topluluğun erimesi sonucunu doğurdu. Fransa ile Cezayir’e bağlılıkları arasında çelişkiye düştükleri için, Yahudiler kendilerini imkansız bir konumda buldular ve 1962’deki bağımsızlığı izleyen dönemde kitle halinde ülkeyi terkettiler. 115 bin Cezayir Yahudisi birkaç ay içinde Fransa’ya geldiler ve Fransız Yahudi toplulukları için utanç ve zorluk nedeni oldular, ama sonradan toparlanıp güçlendiler. Geriye kalan birkaç binin çoğunluğu da o zamandan beri ülkeyi terketti. Bugün Cezayir şehrinde birkaç yüz Yahudi vardır. Bir avuç kadar da diğer şehirlerde kalmıştır.

 TUNUS

1950’lerin başında Tunus’un Yahudi topluluğundan Fransız uyruklular da dahil 105.000 civarında olduğu hesaplanmıştı. Bunların %60’ı Tunus şehri ve civarında yaşamaktaydı. Avrupalı varlığının en güçlü olduğu kuzeydeki şehirlerde de önemli topluluklar bulunmaktaydı. Ancak ülkenin güneyinde daha geleneksel koşullarda yaşayan topluluklar ve ayrıca yüzlerce dağınık aile vardı. Bütünüyle Yahudiler, Müslüman olmayan nüfusunun üçte birini oluşturmaktaydı. Kendi farklı siyasal statüleri, ulus ve belediye meclislerinde temsilcileri vardı. 1956 Mart’ındaki bağımsızlıkta, onlar da eşit vatandaşlık hakkı kazandılar ve ilk Tunus kabinesinde bir Yahudi yer aldı; ancak düzenli bir geçiş olmasına rağmen, biraz sonra büyük ölçekli bir göç başladı ve 1962’de ülkede 30.000 Yahudi kaldı. Bugünkü Yahudi nüfusu 3.500 ve 7.000 arasında tahmin edilmekte olup çoğunluklar ise Sfax ve Soussi (Susi) ile ve Cerbe Adası’na dağıldılar.

FAS

1947 sayımına göre Fransız Fas’ında tüm nüfusun %2.3’ünü ve Müslüman olmayanların %38.5’ini oluşturan 203.800 Yahudi vardı. 25.000 Yahudi de, İspanyol Fas’ı ve Tanca uluslararası bölgesinde yaşıyordu. Fas Yahudileri arasında, kentsel bölgeler ağır basmakta olup, daha küçük şehirlerden ve köylerden büyük şehirlere doğru sürekli bir göç vardı. En büyük toplanma Kazablanka’daydı ve bu şehirde 1945’te 50.000 ve 1951’de 80.000 Yahudi yaşıyordu. Marakeş’te 1947’de 18.000, Fez, Meknes, Rabat ve Tanca’da 10.000’in üstünde büyük topluluklar vardı. 35 yıllık Fransız etkisine rağmen, Yahudiler siyasal yaşamdan hemen hemen bütünüyle uzak tutulmuşlar ve Müslüman çoğunluk tarafından hor görülüp nefret edilmişlerdir. Mayıs 1948’de İsrail’in kurulmasından hemen sonra birkaç yerde Yahudi karşıtı hadiselerin patlak vermesiyle beraber ülkeden kitlesel çıkışlar başladı. On yıl sonra artık bağımsız olan Fas ile Arap Birliği arasındaki ilişkilerin güçlenmesi sırasında, Yahudi karşıtı politikalar uygulandı ve aynı zamanda göçler durduruldu. Fakat Yahudiler belirli bir tehlikeye rağmen ülkeyi yasal olmayan yollardan terketmeyi sürdürdüler. 1961’de Kral 2. Hasan’ın tahta çıkmasından bir süre sonra göç etme hakkı tekrar verildi ve Yahudi topluluğunun rahatsızlığı sona erdi. Bugün Fas’ta 15.000’den fazla Yahudi yaşamaktadır. Bu herhangi bir Arap ülkesindeki en büyük nüfustur. Bugünkü Kral da Yahudi topluluğunun güvenlik ve refah içinde yaşamalarına ilişkin isteğini tekrarlamakta.