İsrail ve Hamas gözaltında

Birleşmiş Milletler, geçtiğimiz Ocak ayında gerçekleşen Gazze Operasyonu sırasında İsrail ve Hamas’ın savaş suçu işlediğini belirten Goldstone Raporu’nu onayladı

Dünya
21 Ekim 2009 Çarşamba

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, geçtiğimiz hafta Cenevre’de Goldstone Raporu’nu oy çoğunluğu ile onayladı. Güney Afrikalı hukukçu Richard Goldstone yönetimindeki BM heyeti geçtiğimiz Ocak ayında gerçekleşen İsrail’in Gazze Operasyonu ile ilgili olarak bölgede incelemelerde bulunmuş ve konu ile ilgili olarak 500 sayfalık bir rapor yayınlamıştı.

Gazze Operasyonu sırasında gerek İsrail, gerekse Hamas’ın insanlık suçu işlediğini belirten raporun BM İnsan Hakları Konseyi’nde onaylanmış olması, konunun BM Güvenlik Konseyine ve Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşınması olasılığını doğuruyor.

Raporun yayınlanmasının ardından hem İsrail, hem Hamas suçlamaları reddetmiş, İsrail konunun İnsan Hakları Konseyi’nin gündemine getirilmesini engellemeye çalışmıştı. Geçtiğimiz hafta BM İnsan Hakları Konseyi’nin özel oturumunda gerçekleştirilen oylamada konseye üye 25 ülke raporun onaylanması yönünde oy kullanırken, on bir üye oylamaya katılmadı. Aralarında ABD, İtalya, Hollanda, Macaristan, Slovakya ve Ukrayna’nın bulunduğu altı ülke ret oyu kullandı.

Rapor, bölgede gerçekleştirilen gözlemlere dayanıyor ve gerek İsrail, gerekse Hamas’ın üç hafta boyunca devam eden operasyon sırasında savaş suçu işlediğine işaret ediyor. Hazırladığı raporla ilgili olarak görüşüne başvurulan Güney Afrikalı Yahudi hukukçu Richard Goldstone, raporun ekibin gözlemlerine ve bölgede gerçekleştirdiği temaslara dayandığı, misyonlarının hukuksal açıdan geçerli kanıtlar toplamak olmadığını ve raporun bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini açıkladı.

Raporun sonuç bölümünde İsrail ve Hamas’ın operasyon sırasında yaşananlar konusunda kendi yerel soruşturmalarını hayata geçirmesi tavsiye ediliyor. Bu tavsiyeye uyulmaması durumunda konunun BM Güvenlik Konseyi’ne ya da Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşınabileceği belirtiliyor.

İsrail hükümeti gelişmelerden sonra nasıl bir politika izleyeceğini henüz netleştirmiş değil. Yerel bir komisyon kurup operasyon ile ilgili olarak bir soruşturma başlatma fikri ağır basıyor olsa da, henüz gerçekleştirilecek soruşturmanın kapsamı konusunda tartışmalar devam ediyor.

Rapora olumlu oy veren BM İnsan Hakları Konseyi üyesi ülkelerin büyük bir bölümü, İsrail’e kendi soruşturmasını başlatması durumunda raporun bir üst seviyede ele alınmayacağını belirtiyor. Ancak İsrail çok kapsamlı bir soruşturma yaparak ulusal dengelerine zarar vermekten kaçınırken, kapsamsız bir soruşturmanın yüzeysel algılanacağını ve uluslararası kamuoyunun beklentilerini karşılamayacağını düşünüyor.

Bu arada hazırladığı raporun onaylanmasının ardından uluslararası basına açıklamada bulunan Richard Goldstone, konseyin raporda İsrail’in işlediği suçlara konsantre olduğunu ve Hamas ile ilgili bölümlerin kamuoyunun gündemine getirilmediğini belirterek rahatsızlığını dile getirdi.

İNGİLİZ KOMUTAN GOLDSTONE’A KARŞI ÇIKTI

Cenevre’de 16 Ekim günü Goldstone Raporu’nu tartışmak için toplanan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nda bir konuşma yapan Afganistan’daki İngiliz kuvvetlerinin eski komutanı Albay Richard Kemp, raporun tek taraflı olduğunu belirtti. Albay Kemp’in konuşmasının önemli noktaları şöyleydi:

“(…) Ben Afganistan’daki İngiliz kuvvetlerinin bir önceki komutanıyım. NATO ve BM’deki hizmet sürem boyunca Kuzey İrlanda’da, Bosna ve Makedonya’da birlikleri komuta ettim. Körfez Savaşı’na katıldım. 2003’teki işgalden bu yana Irak’ta hatırı sayılır bir süre kaldım ve İngiltere’nin Birleşik İstihbarat Komitesi için uluslararası terörizm üzerine çalıştım.

Tecrübelerime ve bilgime dayanarak söyleyebilirim ki, Dökme Kurşun Operasyonu süresince İsrail Silahlı Kuvvetleri, çatışma alanındaki sivillerin haklarını korumak için savaş tarihi boyunca başka hiçbir ordunun göstermediği çabayı göstermiştir. İsrail, askeri gücünü kasıtlı olarak sivil halk içine konuşlandıran ve onları canlı kalkan yapan bir düşmanla karşı karşıyaydı.   

Hamas ve Hizbullah medyayı yönlendirmekte uzmanlar. İkisinin de her zaman İsrail’i savaş suçlarından dolayı röportajlarda kınamaya hazır insanları var. Bu kişiler, olayları çarpıtarak sahneye koymada gayet etkililer.  

İsrail Silahlı Kuvvetleri’nin karşılaştığı meydan okuma biz İngilizlerin bile karşılaşmadığı türden. Gerçekte ise İsrail ordusu sıra dışı önlemler uygulayarak Gazze’deki sivillere hedeflenen alanları bildirmek amacıyla iki milyondan fazla broşür dağıttı ve 100.000’den fazla telefon açtı. Hamas’ın askeri gücünü yok edebilecek birçok görev sivil kayıp olmaması için ertelendi. Çatışma süresince İsrail insani yardımların Gazze’ye girişine izin verdi. Askeri açıdan bakıldığında düşmanınızın eline yardım ulaştırılmasına izin vermek düşünülemez bile. Buna rağmen İsrail ordusu bu riskleri aldı.

Bütün bunlara rağmen tabi ki masum siviller hayatını kaybetti. Savaş bir karmaşadır ve hatalarla doludur. Afganistan ve Irak’ta İngiliz, Amerikan ve diğer kuvvetlerin de insandan kaynaklanan hataları olmuştur. Bu hatalar savaş suçu değildir. Bütün bunların dışında sivil kayıplar Hamas’ın savaşma yönteminin sonucudur. Hamas kasıtlı olarak kendi sivillerini feda etmeye çalışmıştır. (…)”