“Şehrin caz hali” ve daha nice haller...

Faizler daha da düştü, ancak dinletiler sürüyor bankalarda..! Ekim “mevduatı” hiç de fena değil…

-
7 Ekim 2009 Çarşamba

Burgaz’ın ve Ege koylarından çıkar çıkmaz, kültür/sanat/performanslarının uçsuz bucaksız denizlerinde buluverdik kendimizi. İstanbul Bienali bütün hızıyla sürerken konserler ve değişik müzik festivalleri başladı/başlıyor; ödenekli tiyatrolar perde kaldırdı bile ve yakında galalarstart verecek – dalga dalga üzerimize geliyor İstanbul’un sanat etkinlikleri…!

Geçen hafta, uzun bir süreden sonra “Beyoğlu’na çıktık”. Akşamüzeri Taksim’den aşağıya doğru süzülürken, çağdaş Türkiye’yi (veya görmek istediğimiz toplumu) simgeleyen insanlar selinin arasından geçtik, Aksanat’ın düzenlediği yılın ilk resitaline yetişmek için... Dinlemeye gittiğimiz İngiliz konuk sanatçı Natalie Clein, hiç de yabancımız değildi: 2006 yılında Akbank Oda Orkestrası eşliğinde Haydn’ın Çello Konçertosu’nda ve özellikle geçtiğimiz Şubat ayında Borusan Filarmoni eşliğinde E.Elivar ile A.Aldemir ile birlikte yorumladığı Beethoven’in Üçlü Konçertosu’nda göz doldurmuştu. Başlı başına bir üstad olan piyano sanatçısı John Lenehan ile birlikte Doğu Avrupalı (kendi tanımlamasıyla “ülkelerine tutkun”) bestecilerine ayırdığı bu programda özellikle tek başına yorumladığı Macar Zoltan Kodaly’nin etnik tınılı, ancak çalınması çok zor olan sonatında kendinden adeta geçiverdi genç viyolonsel virtüözü... Resitalin ikinci bölümünde, bizim gibi “amatörler”in bu yanını hiç bilmediği Frédéric Chopin’in (ölümünden önceki son yapıtı olan) Viyolonsel Sonat’ı ile bu alet için çok genç yaşta bestelediği capcanlı bir Polonaise’ini dinlerken, 2009/2010 konser sezonuna olağanüstü keyifli bir başlangıç yapmış olduk. Salonu dolduran konservatuar hocaları, müzik eleştirmenleri ve Atilla Aydemir ile Cem Mansur gibi sanatçıların yanısıra, çok sayıda müziksever, bu tür alçak gönüllü ancak son derece yüksek nitelikli etkinliklerin değerini biliyormuş, meğerse...

Caz ve şan...

Sezona bu denli başarılı bir giriş yapmış olan Akbank Sanat, 15 ile 25 Ekim tarihleri arasında “Şehrin caz hali”nin nabzını tutmaya hazırlanıyor: 19.Akbank Caz Festivali’nde Aya İrini ve CRR Konser Salonu, dört kulüp (Babylon, Ghetto, Roxy, The Seed) ve Beyoğlu Aksanat Salonu’nda konser ve workshoplar ile Edirnekapı Asitane’de iki “Cazlı Brunch” düzenlenecek. Konunun uzmanları olan “Pozitif”e yaptırmakla, bana kalırsa kentimizin en “pür” caz festivalini sunan Akbank, daha çok bu müziğin “katıksız” meraklılarına sesleniyor – dolayısıyla getirdiği sanatçılar, herkese hitap etmeyebilir... Bu köşenin okurları arasındaki gerçek cazseverler, program kitapçığını edinmiş, konser biletlerini almışlardır bile; ilgi duyabilecek diğer “nitelik...”severlere www.akbankcaz.com sitesine girmelerini – “Jazz-cat” olmayanlara ise, sanırım herkesin beğenisini kazancak iki dinleti önermek isterim: Eğer Batı Sanat Müziği ile Caz’ın örtüştüğü alanı seviyorsanız, Paris Konservatuarı ve Julliard School’daki çalışmalarının ardından çok sayıda konser ve kayıtlarıyla dünya çapında bir piyanist olmaya aday, Yunanlı piyano virtüözü Vassilis Tsabropoulosın 15 Ekim akşamı Aya İrini’deki açılış resitalini kaçırmayın. 23 Ekim akşamı ise CRR-KS’nda, 80’lerin sonundan bu yana caz müziğinin en önde gelen ve verimli tenor saksafoncularından biri olan Joe Lovano ve Beşlisi’nin konserinde sunulacak parçaların dörtlü, üçlü ve ikili kombinasyonlarıyla akışkan, coşkulu, dinamik ve heyecan verici bir caz yolculuğu bekliyor bizi... Tabii ki aynı festival, nice yenilikçi sanatçıların performanslarını da içermekte – örneğin Kuzey Avrupa cazının en üretken isimleri arasında yer alan Norveç kökenli gitarist Terje Rypdal ve piyanist Ketil Bjørnstad (16/10, Aya İrini); 1956’da yayınladığı ilk albümü “Jazz Advance” ile avangart cazın öncüsü konumuna gelmiş, klasik caz akımlarının aksine kompleks ve yeni tarzlar üzerinde yoğunlaşan piyanist CecilTaylor ile perküsyonda TonyOxley (24/10, CRR-KS) ve 1990’lı yıllarda Down Beat dergisi tarafından “dünyaca tanınması gereken bir perküsyon ustası” olarak öne çıkarılan, Miles Davis ve Gil Evans topluluklarında yoğrulmuş, dünya çapında bir perküsyonist ustası olan MarilynMazur ve Yedilisi (24/10, CRR-KS). Tüm bunlardan öte, caz müziği hakkında konunun uzmanları tarafınca ilginç söyleşiler dinlemek için, yerinizi ayırtıp Aksanat Beyoğlu’ndaki ücretsiz panel ve atölyelere katılabilirsiniz...

Peki, Ekim ayında operaya gitmek ister miydiniz? Kadıköy’deki o muhteşem Süreyya Salonu’nda La Traviata Operası (13 ve 14/10), Şen DulOpereti (23, 24 ve 25/10) – her ikisini gördüm ve içtenlikle öneririm! – ile yeni başlayacak olan Kamelyalı Kadın balesi (17, 20 ve 22/10) ve Orphée et Euridyce Operası (28, 30 ve 31/10) sahneleniyor, İDOB’sinin her zamanki büyük özverisiyle..! (ayrıntı için: www.idobale.com/program/2009/10)

Süitler ve senfoniler...

Batı Sanat Müziği’ne gelince... bu satırların yazıldığı sıralarda, dinletileri başta Beyoğlu St.Antoine Kilisesi’nde yer alan “Bach Istanbul’da” Festivali başladı bile, ancak 25 Ekim’e kadar sürüyor! www.heproductions.com sitesindeki etkinlik programına göz attığınızda, belki şu etkinliklere yetişebilirsiniz daha: 9/10 Ekim’de Alexander Rudin’den tüm Viyolonsel Çello Süitleri, 15 Ekim’de Belçikalı La Petite Bande orkestrasından tüm Brandenburg Konçertoları ve 19 Ekim’de, bu kez Sirkeci Garı’nda Thomas Gabriel Üçlüsü’nden Bach’ın caz yorumları...

Borusan Filarmoni Orkestrası’nın yeni sezon programında bazı “olmazsa olmazları” sıralamak istersek, Beethoven’in 9.Senfonisi (14 Ocak) ile Re Majör Keman Konçertosu (17 Mart), Bloch’un “Schelomo” İbrani Rapsodisi (4 Kasım) ve Schubert’in 8. (“Bitmemiş”) Senfonisi (18 Şubat) hemen göze çarpıyor – biletsiz kalmamak için sezonluk bir abonman almak isteyenler için... 15 Ekim açılış konserinde ise Şef Sascha Goetzel yönetiminde Norveçli konuk Soprano Solveig Kringelborn, Mozart operalarından aryalar sunacak; ayrıca Schubert’in o güzelim Rosamunde Bale Müziği ile Brahms’ın 4.Senfonisi’ni dinleyebilirsiniz.

İş Sanat ise, 10. yılını kutladığı bu sezonda bir yıldızlar yağmuruna tutacak bizleri! 8 Kasım tarihli açılış konserinde, kolundan bir rahatsızlık geçirmesinin ardından keman kariyerine ara vermek zorunda kalmış olan Maxim Vengerov’un yöneteceği Borusan Filarmoni Orkestrası, Beethoven’in Egmont Uvertürü ile 5.Senfonisi’nin arasında, 5.Piyano Konçertosu’nu da dinleyebileceğiz, daha birkaç yıl önce Schneidertempel’de konuk ettiğimiz ünlü piyanistimiz Muhiddin Dürrüoğlu’ndan. Sezon içinde ise Schlomo Mintz, Yo-Yo Ma, Vladimir Ashkenazy ve İdil Biret ile Suna Kan gibi Batı Sanat Müziği solistleri, Wayne Shorter, Dave Brubeck ve Hank Jonesgibi cazcılar ile ülkemizde pek sevilen Pink Martini ile BuenaVista Social Club gibi topluluklar var – kulaklarınıza kısmet ve kesenize bereket…!