İş dünyasının yeni nesli, Y KUŞAĞI

İş hayatında yeni dönem artık Y Kuşağının... Peki biz bu kuşağı tanıyor muyuz?

Eva ÇİTON Ekonomi
7 Ekim 2009 Çarşamba

Fütürist Sohbetler’le ilgili yazıda Cem Tarık Yüksel’in “Multitasking” yani aynı anda birkaç iş yapan (e-posta yazarken müzik dinleyen, TV seyreden ve MSN’de yazışan) kişiler için klasik eğitim sisteminin yeterli olmayacağını, eğitim sisteminin buna göre yeniden düzenlenmesi gerekliliği fikrinden bahsetmiştik. Bu yazı multitasking “Generation Y” yani Türkçe “Y Kuşağı” ile ilgili.

Geçtiğimiz haftalarda Linkedin adlı networking sitesinde kendilerini Y kuşağına ait hisseden bireylerin konuyla ilgili yorumlarını takip etme şansım oldu. Ne tesadüftür ki hemen üstüne e-posta kutuma “Generation Y’yi elde tutmak” adlı bir eğitim duyurusu düşüverdi. Tartışmaları okurken genç bireylerin “sonunda bizi de anlayan biri çıktı” tepkisini görüp, kuşakla ilgili iletilen yazıyı okuyunca “Yaşımız tutsun tutmasın, aramızda, iş hayatındaki hareket ve düşünce tarzıyla farkında olmadan Y kuşağından olanlar var mı?” sorusuna cevap almak için konuyu kendimce araştırıp paylaşmaya karar verdim.

Google’da yaptığım araştırma sonucu ağırlıklı olarak yabancı ve az da olsa Türkçe makalelere, bloglara ve mutlaka sizlerle paylaşmam gereken bir YouTube çalışmasına rastladım; http://www.youtube.com/watch?v=dGCJ46vyR9o

Bu yazılar ve araştırmalardan derlediğim özette yer alan Y kuşağı özelliklerinin bazıları bize uymuyor olabilir.

Yazılardan birine göre 1977- 1994 arasında doğanlar Y kuşağı olarak tanımlanırken, başka bir yazıda en geniş perspektife göre 1977- 2002 arasında doğanlar, daha dar bir perspektife göre ise 1978 – 1989 arasında doğanlar Y kuşağı olarak tanımlanıyor. Bu sonuncu perspektifin dayanak noktası; toplumun değişim hızı arttıkça, kuşaklar arası zaman çerçevesinin kısalıyor olması. Aynı yazıda X kuşağı için belirtilen zaman dilimi ise kabaca 1965 – 1976 yılları arası. Ekonomist Dergisi’ne göre bu aralık 1980- 2003 arası.

Amerika’da yapılan bir çalışmaya göre, Y kuşağı oradaki işgücünün en hızlı gelişen kesimini oluşturuyor ve son dört yılda sayılarının % 14’ten % 21’e artarak 32 milyona ulaştığı saptanmış. E-posta kutuma düşen “Y Kuşağını İşe Alma ve İşte Tutma Stratejileri” eğitimini 2 Ekim’de veren danışmanlık firmasına göre bu aralık 1980 – 2000 yılları arası olarak tanımlanmış ve Türkiye’de yaşayan 71.517.100 kişinin % 25’inin bu kuşağa ait olduğu belirtilmiş. Ekonomist Dergisi’ne göre bu kuşak, muhtemelen on yıl sonra yönetimde yer alacak.

Bu kuşak aşağıda sıralanan özellikler sebebiyle kendinden önceki kuşakla -yani X tipi yönetici- ile çatışma yaşıyor ve onları elde tutmak hiç kolay değil.

* Çok kanallı televizyon, internet ve teknolojiyle iç içe büyüdüler. Önceki kuşaklar, bir konuda görüşmek için yüz yüze veya mobil telefon görüşmesini tercih ederken, Y kuşağı teknolojiyle o kadar rahat ki sanal görüşmeyi tercih edebiliyor.

* Yokluğu neredeyse hiç yaşamamış olan bu kuşak, sabırlı olamıyor.

* Yüksek adaptasyon becerisi, eğlence, esneklik, özgürlük ve bireysel karar alma eğilimleriyle önceki kuşaklardan bir hayli farklılar.

* Kendine güven duyan, durumlara bireysel yaklaşım sergileyen, sadakat duygusu zayıf ve hıza düşkün bir kuşak.

* Kendilerine değer veriyorlar. Kendilerine inanan bir kuşak olarak iş değiştirmek konusunda sıkıntı duymuyorlar.

* Önceki kuşaklara göre daha çok şımartılmış, beslenmiş ve daha ilk adımlarını atarken bir sürü aktiviteyle programlanmışlar; yani hem yüksek performansları var hem de yüksek bakım gerektiriyorlar! Aralarında, ebeveynlerinin kendilerini karate, futbol, resim dersi gibi akla gelebilecek her konuda eğittiklerini ama sosyal becerilerden mahrum bıraktıklarını düşünenler var.

* Para için çalışma fikri onlara ters geliyor, özgür olabilmek adına kendi işlerini yapmak ve hemen bir ofis edinmek istiyorlar.

* İş hayatında hem kendilerinden hem de işverenlerinden beklentileri yüksek. İşe başladıkları ilk gün önemli etki yaratmak istedikleri için hemen sorumluluk almak istiyorlar. Diğer çalışanlardan daha hızlı ve daha iyi çalışmayı hedefliyorlar. Hedef odaklı oldukları için görev üstlenme konusunda kendilerini geliştirebilmek amacıyla zorlayıcı bitiş tarihleri olan küçük hedefler istiyorlar. Adil, direkt ve kendi profesyonel gelişimleriyle ilgilenen yöneticiler istiyorlar.

* Kariyer ve gelişimleri için her türlü talepte bulunmaktan çekinmiyorlar, bu yüzden çok hızlı iş değiştiriyorlar.

* Bu bireyler nerdeyse kendi ebeveynleri yaşında insanlarla çalışıyorlar. Sürekli öğrenmeye açık bir kuşak olarak, yaratıcı mücadele alanları arayışı içindeler ve öğrenmek adına meslektaşlarını geniş birer kaynak olarak görüyorlar.

* Statüye karşı mücadele etmekten korkmuyorlar, tersine buna istekliler.

* Bağımsız ve teknoloji konusunda becerikli oldukları için, yaratıcılığın ve bağımsız düşünmenin pozitif karşılandığı ortamlar onlara cazip geliyor.

* Kendilerinden önceki kuşaklarda finansal güvensizliği, işten çıkarılmaları ve dot.com fiyaskosunu yaşadıkları için tasarruf konusunda daha becerikliler ve emeklilik planları gibi yan haklar, onlar için işyeri seçimi konusunda önemli bir kıstas.

* Özellikle 9/ 11 yaşandıktan sonra hayatın kısa olduğunun farkındalar, bu yüzden hayata daha çok önem veriyorlar. Aile ve iş yaşantısını dengelemekten yanalar. Bu yüzden uzaktan çalışma, yarı zamanlı çalışma ve özellikler devreye çocuk girdiğinde geçici olarak işi bırakma gibi esnek koşulları olan işleri tercih ediyorlar.

* Enron ve Arthur Andersen skandallarına tanık oldukları için işyerine sadakat konusuna şüpheyle yaklaşıyorlar ve bir işyerinde çok uzun zaman çalışmayı beklemiyorlar.

* Bazıları, şirketlerin giyim politikalarını modası geçmiş buluyor.

* İş hayatında hâlâ popüler yönetim stili olan geleneksel emir komuta ve kontrol tipine tepki vermiyorlar. Ebeveynlerini sorgulayarak büyümüş olan bu kuşak işverenlerini de sorguluyor. Susmayı bilmedikleri için 50 yaşındaki “Yap, hemen şimdi yap” diyen yönetici stilini deli ediyor ve çatışıyorlar. Geçmiş kuşakların aksine, Y kuşağı sürekli geribildirim alarak ve öğretmenleri, koçları ve ebeveynlerince onay görerek büyüdükleri için patronlarıyla düzenli iletişim kuramadıklarında kendilerini kaybolmuş hissedip, kızıyorlar.

* Önceki kuşaklarda şirket hedefleri ve menfaatleri için gözü kapalı çalışan bir çalışan profili mevcuttu, Y kuşağı ise bireysel kariyer hedeflerinin gerçekleşmesini şirketinkinden öncelikli görüyor.

Listeyi okudunuz… Sizler kendinizi hangi kuşağa ait hissediyorsunuz?

Gelecek Yazı; Firmalar Y kuşağını elde nasıl tutacaklar?