İslam Toplumunda Yahudiler

“İslam Toplumunda Yahudiler” adlı kitapta, okuyucu, Abbasi ve Fatımi egemenliğindeki Yahudilerin yaşam biçimiyle, tarihin daha sonraki dönemlerinde Osmanlı/Türk egemenliği altına girdiğinden beri Türk/İslam coğrafyalarında yaşayan Yahudilerin ardılları olarak günümüz Türk Musevilerinin hâlâ kimi ortak toplumsal ve dinsel gelenekleri paylaştığını saptama olanağını bulacaktır.

Salom Kitap
2 Temmuz 2009 Perşembe
İslam Toplumunda Yahudiler” adıyla yayınlanan kitap, aslında İslam tarihi uzmanı Dr. Nuh Arslantaş’ın akademik çevrelere “Abbasi ve Fatımi Dönemi Yahudilerinde Hukuki, Dini ve Sosyal Hayat” başlığı altında sunduğu “Doktora Tezi”dir.

Oldukça hacimli ve konuyla ilgili ulaşabildiği her ayrıntıyı göz ardı etmeden kayda alma titizliğini gösterdiği bu çalışmasıyla Dr. Nuh Arslantaş, ülkelerinden sürgün edilerek dünyanın hemen her tarafına dağılan Yahudilerin, İslam fetihleri yayıldıkça yaşadıkları coğrafyaların Müslümanların hâkimiyetine girmesiyle oluşan beraber yaşama deneyimlerine ilişkin önemli tarihi veriler sunuyor.

Dr. Arslantaş daha önce Yüksek Lisans tezini de bu çalışmasına tarihsel bakımdan öncelik eden dönemle ilgili olarak; “Emeviler Döneminde Yahudiler” başlığı altında sunmuş ve bu tezini de yayınlamıştı. (Gökkubbe Yayınları - 2005)

 Bu iki tez birarada düşünüldüğünde, çalışmalarının “İslam Toplumunda Yahudiler” başlığını önemli ölçüde hak ettiğini söylemek bize göre yanlış olmayacaktır. 

Uzmanlık alanımız itibariyle bir tarihçi olmasak da; tarih biliminde yapılacak saptamaların mümkün olan en geniş coğrafyalar alanında, mümkün olduğu kadar uzun dönemler ölçeğinde ve elden geldiğince sosyal bilimlerin hemen her şubesinin de katılımıyla yapılabildiği oranda isabetli olabileceği görüşünü taşıyoruz.

Kuramsallaşmaları ve kurumsallaşmaları arasında yaklaşık yirmi yüzyıllık bir zaman aralığı bulunan bu iki Semitik ve Monoteist kültür; aynı zaman dilimi içinde biri Akdeniz’in en doğusundaki, diğeri de en batısındaki iki farklı geniş coğrafyada Müslüman hâkimiyetinde beraber yaşama kaderini paylaşmışlardır. Bu konuda her iki coğrafyayı dikkate alan, koşutçu yaklaşımlı ve hatta olanak oranında mukayeseli bir çalışma her türlü yorucu ve yıpratıcılığına karşın bir tarihçi için oldukça cezp edici ve belki de baştan çıkarıcı bir araştırma alanı olmalıydı, diye düşünüyoruz. Bu açıdan bakınca Dr. Nuh Arslantaş’ın bu çalışması özlemlerimizin Doğu Akdeniz coğrafyasıyla ilgili bölümüne büyük ölçüde ve maharetle yanıt getirmektedir. Buradaki maharetin sırrı bir yönüyle Dr. Arslantaş’ın bizim de bizzat tanığı olduğumuz titiz ve azimli çalışma karakterinde yatarken, bir başka yönüyle de bu alanda çalışma yapacak tarihçiler için çok önemli bir donanım olarak değerlendirilmesi gereken dillere vakıf olmasında yatıyor olmalıdır.

Gerçekten de, yararlandığı kaynakları belirtip bunları tahlil etmeye ayırdığı, kitabının giriş kısmındaki yaklaşık elli sayfalık bölüm, yukarıda sözünü etmeye çalıştığımız gibi araştırmadaki titizliğine tanıklık ederken, Arapça ve İngilizceye egemen olması yanında İbranca’ya da ileri ölçüde aşina olduğunu kanıtlar niteliktedir.

“İslam Toplumunda Yahudiler” sadece Rabenik Yahudileri değil, o dönemde bölgede hiç de azımsanmayacak bir nüfus sayısına ulaşmış bulunan Karai Yahudileri de paralel biçimde değerlendirmeye almayı ihmal etmeksizin ve girişten sonra konularını üç ana bölüme ayırarak incelemektedir:

İlk ana bölüm “Hukuki Hayat” başlığı altında Yahudilerin bulundukları ülkedeki egemen Müslüman yönetim karşısındaki yükümlülükleri ve kendilerine tanınan hakları tanımladıktan sonra alt başlıklar halinde cemaatin merkezi yönetimini ele almaktadır. Adli meseleler, kılık kıyafet düzenlemeleri, devlet bürokrasisinde yer alma ve mesihi hareketlerle isyanlar da yine çeşitli alt başlıklar halinde bu ana bölümde incelenmektedir.

İkinci ana bölüm “Sosyal Hayat” başlığı altında İslam şehirlerindeki Yahudilerin durumunu tanımladıktan sonra, birbirini tamamlayan doyurucu alt başlıklar halinde Yahudi Mahallelerini, mahalle mensuplarını, Yahudi ailesini ve aile içi yaşamı, ölüm ve cenazeyi, toplumsal gelenekleri ve Müslüman halkla birarada yaşamı örnekleriyle konu edinmektedir.

Üçüncü ana bölüm ise “Dini Hayat” başlığı altında ibadet hayatını, sinagogları, mezarlıkları, türbe ve ziyaretgâhlarla bayramları, bayram ve Şabat kutlamalarını, zaman içinde oluşmuş bulunan yöreye ilişkin dinsel gelenekleri yine çeşitli alt başlıklar halinde ayrıntılı bir şekilde incelemektedir.

Kitabın on sayfa kadar tutan sonuç bölümü de böylesi bilimsel tezlerde olması beklendiği gibi, kitaba ilişkin araştırmacının kişisel çıkarımlarını da barındırmakta olan bir özeti niteliğinde görünüyor.

Dr. Nuh Arslantaş yine böylesi bilimsel çalışmaların olmazsa olmaz öğesi dip notlara ek olarak, kitabının sonuna Yahudiliğe ilişkin kimi İbranca terimlerin açıklamalarını içeren bir lügatçe de eklemiş bulunuyor.   

Geniş bir bibliyografya ve indeksle de kitap tamamlanmış oluyor.

Dr. Nuh Arslantaş’ın bir İslam Tarihi uzmanı olması yanında, bu kitabı oluşturan araştırma yukarıda da belirttiğimiz gibi Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Anabilim Dalı’nda bir Doktora Tezi olarak sunulmuştur. Bu durumun doğal ve belki de zorunlu sonucu olarak metin içinde İslami bakış açısı ve İslam ölçütlü tanımlamalar oldukça belirgin bir biçimde görülmekteyse de, bu durumun çalışmanın bilimsel duyarlılık, tarafsızlık ve soğukkanlılık içinde oluşturulmasını olumsuz yönde etkilememiş bulunduğunu belirtmemiz gerekir.

Okuyucu Abbasi ve Fatımi egemenliğindeki Yahudilerin yaşam biçimiyle, tarihin daha sonraki dönemlerinde Osmanlı/Türk egemenliği altına girdiğinden beri Türk/İslam coğrafyalarında yaşayan Yahudilerin ardılları olarak günümüz Türk Musevilerinin hâlâ kimi ortak toplumsal ve dinsel gelenekleri paylaştığını saptama olanağını bulacaktır.

Nedir ki, hâlâ paylaşılan bu kimi ortak yaşam biçimlerinin ne ölçüde bu ülkede oluştuğuna ve/veya ne kadarının Akdeniz’in en batısında asırlarca Müslüman hâkimiyetinde yaşamış bulunan sürgün Sefarad’lar eliyle bu ülkeye taşınmış bulunduğuna ilişkin bir karara varabilmek için başkaca araştırmalara ihtiyaç var, diye düşünüyoruz.

Dr. Nuh Arslantaş’ın “İslam Toplumunda Yahudiler” kitabını, “kendisi için bilmek dürtüsünü benliğinde tutkuya dönüştürebilmiş” Şalom okurlarına saygıyla tavsiye ediyoruz

“İslam Topluluğunda Yahudiler”

Nuh Arslantaş

İz Yayıncılık, 688 sf

 

Yusuf ALTINTAŞ