Yahudilerin huzur içinde yaşadığı ülke: Hindistan

Kültüründen gelen sükûnetle, farklı özellik ve karakterlerin doğal olarak birbirine karışıp kaynaştığı Hindistan, yüzyıllardır Yahudilere sevgiyle kucak açıyor. Dünyanın çeşitli yerlerinden gelip ülkeye yerleşen Yahudiler, iki bin yıldır, Hindistan’ın yapısından gelen herhangi bir antisemit tavırdan uzak, güvenli bir yaşam sürüyor.

Nazlı DOENYAS Diğer
1 Temmuz 2009 Çarşamba

Bugün, altı bini aşan nüfusuyla, Hint Yahudileri; İsrail, Rusya ve İran’dan sonra, dördüncü büyük Asya Yahudi Cemaati’ni oluşturuyor.  Çoğunlukla Mumbai’de yerleşip çoğalan Yahudiler, ayrıca Kalküta, Ernakulam, Kerala(Cochin), Pune, Delhi ve Maharashtra’da da (Batı Hindistan’ın bir bölümü) ikamet ediyor. Tarih içinde Hindistan’da kendi yapısından gelen hiçbir antisemit hareket görülmemesine rağmen, XVI. yüzyılın başında Emeviler,  sonra Portekizliler ve Engizisyon’un Goa’daki koloni yönetimi,  Hint Yahudilerini hedef aldı. Yerleşim yerleri yıkılan, sinagogları tahrip edilen cemaatin, bugüne ışık tutabilecek tarihi belgeleri de bu saldırılar sonucu yok oldu.

Yahudiler, hem Hint prensleri ve İngiliz yönetimi sırasında, hem de bağımsızlığına kavuştuktan sonra, ülkede sanayi, askeriye ve hükümette önemli mevkilerde görev aldılar. Yirminci yüzyılın ortalarında Yahudi nüfusu otuz binlerde olan Hindistan,1948’den itibaren, daha iyi iş imkânları umuduyla, yeni kurulan İsrail’e toplu göçlere sahne oldu.

Kayıtlara göre, Hindistan’ın zengin ruhani yapısını oluşturan Hint dinleri dışında, ülkeye giren ilk din Yahudilik. Ülkenin Yahudi nüfusu, farklı kökenleri ile değişik özellikler taşıyan ve birbirinden kopuk yaşayan cemaatlerden oluşuyor…

İsrailoğulları

İsrail toprakları ve güneybatı Ürdün’den gelen yedi aile, 2100 yıl önce, Mumbai’ın güneyindeki bir deniz kazası sonucu ülkeye ayak bastı. Aileler zamanla çoğaldı ve yöresel dil (Marathi), kıyafet ve yemekleri benimseyerek yerel halkla bütünleşti. Mumbai ve Konkan Kıyısı’nda yerleşen ve yağ üretimi yapan cemaat, XII. yüzyılda Maimonides’in kardeşi, tüccar David Rahabi tarafından keşfedildi. Rahabi, bu cemaatin bazı Yahudi geleneklerini uyguladığını ve bayramlarını kutladığını gördüğünde çok şaşırdı. Büyük ve köklü ailelerden üç erkek seçerek, onlara tüm Talmud öğreterek, Yahudilerin dini ve sosyal lideri olarak yetiştirdi. Bu şekilde Yahudilikleri tekrar hayata geçirilen İsrailoğulları’nın, Musa Peygamberin kardeşi Harun’un soyundan gelen Kohen’lerin kökeninden oldukları iddiaları, 2002 yılında yapılan DNA testiyle doğrulandı.

İsrailoğulları, sadece büyük çoğunluğunun yaşadığı Mumbai’da değil, Hindistan genelinde, icra ettikleri sanatlar, meslekler ve hükümet hizmetlerinde ön plana çıktılar. Cemaat ve sinagogları, Ahmedabad, Pune, Alibag ve Mumbai şehirlerinde yer alan İsrailoğulları’nın büyük çoğunluğu, yeni iş imkânları için, 1950 ve 1960’larda, İsrail’e göç edince, günümüzdeki nüfusu dört binin altına indi.

Cochin Yahudileri Cochiniler

Bu cemaat, bazı kaynaklara göre, 2500 yıl önce ticaret için, başka kaynaklara göre ise, M.Ö. 70 yılında Kudüs’teki Kutsal Tapınak’ın (Bet Amigdaş), Romalı kumandan Titüs tarafından yıkılmasından sonra kaçıp, Hindistan’a geldi. Ülkeye gelince öncelikle Malabar Kıyısı’nda Cranganore (Kodungallur)’a yerleşen Yahudiler, XVI. yüzyılda, Emeviler, daha sonra bölgede egemenlik kurmak isteyen Hollandalılar ve Portekizlilerin arasında kaldı. Katolik olmayanlara karşı şiddetli bir ırkçı tutum sergileyen Portekizlilerden çekinen cemaat, çatışmada Hollandalıların tarafını tuttu ve daha rahat yaşama imkânı olan Cochin’e (Kerala) yerleşti. Cemaate adını veren Cochin şehrinde ziraat, baharat ticareti, gemi inşası ve askeriyede görev alan Yahudiler, en yüksek refah düzeyine, kendilerini dinlerinde serbest bırakan Hollanda’lılar döneminde sahip oldular.

1948’de İsrail Devleti’nin kurulmasından sonra, cemaatin çoğunluğu toplu bir göçle İsrail’e yerleşti. Bugün Cochin ve yakınlarında en fazla on iki kadar Yahudi aile bulunuyor.

Bağdat Yahudileri Bağdatlılar

Kimi kaynaklar, Bağdat Yahudilerinin Mumbai’a ayak basmalarını VI. yüzyıl olarak, kimi kaynaklar da XIX. yüzyıl olarak belirtiyor. Bu cemaat, isminin belirttiği gibi sadece Irak’tan değil, Afganistan, Yemen, Suriye, İran ve Türkiye’den gelen ve Mumbai’a yerleşen Yahudilerden oluşuyor.

1832’de Bağdatlı varlıklı bir tüccar olan David Sassoon’un Mumbai’a göç etmesi, peşinden başka birçok kişiyi de teşvik ederek, Mumbai’yı canlı bir ticaret merkezi haline getirdi. Kısa zamanda büyüyen cemaat, şehrin en yüksek gelirli kesimini oluşturdu. Bağdat Yahudileri; Mumbai, Kalküta ve Pune şehirlerinde okullar, hastaneler, kütüphaneler, sinagoglar, limanlar ve fabrikalar yaptırdı. Günümüzde hala faaliyet gösteren Sassoon Limanı ve Sassoon Kütüphanesi, Sassoon ailesinin bıraktığı eserler arasında yer alır. Cemaatin genç nesilleri, hint keneviri ve çay ticaretinde başarılı oldular. Bunun yanında, önce Goa ve Pencap valisi, sonra da Şandigar’ın yöneticisi konumuna yükselen Korgeneral Jacob PVSM (Askerlik Onur ödülü sahibi) gibi, askeriyede de önemli hizmetler verdiler. Parlak zamanlarında sayıları 5000’e ulaşan Bağdat Yahudileri, İngiltere, Avustralya ve Kanada’ya göçlerden sonra, günümüzde yaklaşık 200 kişilik bir cemaat olarak yaşamını sürdürüyor.

Menaşeoğulları Manipur Yahudileri

Kuzeydoğu Hindistan’ın Mizoram ve Manipur şehirlerinde, dokuz bin kadar olduğu sanılan halk, Menaşe Kabilesi soyundan geldiklerini söyleyerek, 1970’lerde Yahudi din kurallarını uygulamaya başladı. Ataları, Asurlular tarafından ülkelerinden sürülüp, köle edilmeye başlayınca kaçmayı başarıp, önce Çin’e, oradan Hindistan’a geldiklerini söyleyen Menaşeoğulları, Çinlilerin fiziksel özelliklerini taşır. Bu cemaat, Yahudilerin 10 kayıp kabilesini araştıran Haham Eliyahu Avichail tarafından Menaşeoğulları olarak onaylandı. Efsanevi Kuki-Mizo Ata’sı, Manmasi’nin, aslında Yusuf peygamberin oğlu Menaşe ile aynı kişi olduğu anlaşılınca, cemaat, İsrail Devleti tarafından da,’Kayıp Kabile’ olarak kabul edildi ve Menaşeoğulları, yavaş yavaş Ortodoks Yahudiliğe geçerek, asıl memleketleri olan İsrail’e göç etmeye başladı.

Hindistan’da Cemaatlerarası Kapalı İlişkiler

Hindistan’daki Yahudi cemaatlerinin her biri kendi çerçevesi içinde, diğer Yahudi cemaatlerine bile kapalı bir yaşam sürüyor. Cemaatler birbirlerine ‘yabancı’ muamelesi yapıyor. Cemaatlerarası gerginlik, geçmiş zamanlarda günlük hayatı derinden etkiledi. Özellikle İsrailoğulları ve Bağdat Yahudileri arasında var olan yoğun ayırımcılık günümüzde ise etkisini kaybetti. Ortadoğu’dan gelen ve Arap Kültürü’nün özelliklerini taşıyan ‘Bağdatlılar’, Yahudi kurallarını katı şekilde takip eden bir kesim. Dinin gereklerini daha esnek bir şekilde yerine getiren İsrailoğulları ise, Bağdatlılar tarafından ‘mundar’ kabul ediliyor. Bu ayırımcılık neticesinde Bağdatlılar, İsrailoğulları ile evlenmiyor, sinagoglarında onlara kutsal Sefer Tora’ları taşıtmıyor, Şofar’ı üflemelerine izin vermiyor, hatta dua için gereken on kişiden (minyan) bile saymıyor.

Yoğun göçlerle sayıları devamlı azalan cemaatler, gün geçtikçe kendi içlerinde evlenmekte zorlanmaya başladılar. Bunun neticesinde zamana ayak uydurarak, 20.yy ortalarında birbirini kabul etmeye başladılar. Birlikte dua etmeye, birbiriyle evlenmeye, sinagoglarında görev almaya başladılar.

Hindistan Yahudileri günümüzde İbrani takvimini takip ediyor,  bayramlarda ve neşeli günlerde, özel törenler düzenliyor.

Eski zamanlardan beri herhangi bir antisemit hareketle karşılaşmadan barış içinde yaşayan Yahudiler, yüzyıllardan sonra, 2008 yılının Kasım ayında, Mumbai’da oteller, lokantalar, tren istasyonu ile Nariman Evi’ndeki Yahudi Merkezi’ne düzenlenen terör saldırıları sonucu şoka uğradı. Dünya milletlerinin kınadığı saldırılarda 171 kişi hayatını kaybetti. Bu talihsiz olayın günlük hayatı engellemesine izin vermeyen Yahudi cemaatleri, güvenlik önlemleri çerçevesinde faaliyetlerine devam ediyor.

Bunun yanı sıra, geçtiğimiz yıllarda ekonomik şartlar ve yeni iş imkânları hevesiyle değişik ülkelere göç eden Yahudilere karşı, günümüz gençliği, Hindistan’da kalmayı tercih ediyor. Kalkınma hızı Çin’den sonra gelen Hindistan, 2007’de, ABD’nin dört katı, İsrail’in de iki katı olan % dokuz büyüme hızıyla dünyayı şaşırtmaya devam ediyor.