/Yeni dünyada buluşan renkler Kuzey Amerika Yahudileri -1

Yahudilerin kendilerini nerede ‘evlerinde’ gibi duyumsamalarına izin verilmişse orada, ülkelerinin toplumsal yaşamına ve kültürüne olağanüstü katkılarda bulunan Yahudi bireyleri hep varolmuştur. Bu katkılar, bir Yahudi olarak değil, ait oldukları geniş toplumun sadece bir üyesi olarak gerçekleşmekte.

Sara YANAROCAK Kavram
17 Haziran 2009 Çarşamba

Amerika Yahudiliği, özelliğini Yahudi yaratıcılığının ve bilgisinin güç merkezi olan Doğu Avrupa’dan miras almıştır. Ancak Doğu Avrupa Yahudileri, Amerikan Yahudiliğinin ayırıcı damgası olan zenginlik ve kendine güvene hiçbir zaman sahip olmamıştır.

ABD örneği, Avrupa Yahudilerini uzun süre şaşırtan özümlenme ve yabancılaşma için güçlü bir karşı denge öğesidir. Hemen hemen başlangıçtan beri özgün ve eşit olan Amerikan Yahudileri, gerçekten kendilerinin olduğunu iddia ettikleri bir ülkenin otantik ve ayrılmaz bir parçası olarak aynı zamanda güçlü bir Yahudi kimliği ve bağlılığı duygusu da yaşamışlardır. Onları Amerika oluşturmuş ve buna karşılık onlar da Amerika’yı oluşturmuşlardır. Amerikan yaşamında Yahudilerin katkıda bulunmadığı bir alan nadirdir, yine aynı çerçevede, Amerika’daki Yahudi yaşamının Amerikan damgası taşımayan çok az yanı vardır.

“Bizim halkımızın çoğunluğu azınlık gruplarından (dinsel vaya ırksal azınlıklardan) oluşmuştur. Bileşimin çeşitliliği, Amerika’nın gücü ve zenginliğidir. Bu bir eritme potası değil, bir orkestradır. 1954’te bir “Yahudi İnsan Hakları Toplantısı”nda konuşan öncü bir Yahudi siyasetçinin bu pembe yargısı, Amerikan Yahudi deneyiminin başarısının anahtarıdır. Amerika’da bir azınlığın ayrıkçılık ya da yıkıcılık ettiğinden kuşkulanmaksızın, kendisi olabilme özgürlüğü vardır. Bu yönüyle dünya ülkeleri arasında eşsiz bir yere sahiptir. Amerika’nın uzun zamandan beri Yahudi göçü için en beğenilen ülke olması, şaşırtıcı değildir. Sayısal olarak, Amerika Yahudileri dünyadaki en büyük topluluğu oluşturmaktadır. Amerika’nın yetkin konumu, bütün dünya Yahudileri’nde onlara özel rol vermektedir.

ABD’deki Yahudi nüfusu için güvenilir rakamlar yoktur. Tüm nüfus hakkındaki tahminler 6 ile 6,5 milyon arasında değişmektedir. Ama tüm Yahudi nüfusunun aşağı yukarı 2 milyonunun New York kentinin metropolitan bölgesinde, yine bir yarım milyonun Los Angeles’in metropolitan bölgesinde yaşadığı görülmektedir. Yahudi nüfusun yarısından çoğunun bütün Amerikan nüfusunun yüzde yirmisinin de yaşadığı görülmektedir.

Yahudiler ABD’de tüm nüfusun yüzde 2,6’sını oluşturmaktadır. Ancak bazı eyaletlerde bu oran çok daha yüksektir. New Jersey’de ve Colombia bölgesinde, yüzde 6, New York Federe Devleti’nde yüzde 12’nin üzerinde, New York kentinde oran yüzde 16, Manhanttan da ise yüzde 20’dir.

Amerika, Yahudi göçü alan başlıca ülke olmaya devam etmektedir. Son yıllarda çoğunluk İsrail’den, Sovyetler Birliği’nden ve İran’dan gelmiştir. Ama Amerikan Yahudileri’nin çoğunluğu bu ülkede doğmuştur. Ölüm ve doğum oranlarını ise göç dengelemektedir. Bu arada dıştan evlenmeye doğru bir eğilim, ancak Yahudi olmayan eşlerin Museviliğe dönmesi ve birçok karma evliliklerden doğan çocukların Yahudi olarak yetiştirilmesiyle dengelenmektedir.

Amerika’daki ilk sinagog binası, 1730’de New York’ta yapılmıştır; ancak buradaki Yahudi yerleşmesinin kökleri, 1654’te, Brezilya’nın Portekizliler tarafından yeniden alınması üzerine oradan kaçan 23 Yahudi mültecisinin Saint Charles isimli bir gemiyle New Amsterdam (New York) limanına gelmesine kadar gider. Devrime değin tüm ülkede 1500 ila 3000 Yahudi vardı. Bunların çoğu Sefarad olup çok iyi bütünleşmişler ve mütevazi bir zenginliğe erişmişlerdir. Daha o zamandan vatandaşlık hakları vardı. Ancak devrimci anayasalarda Kilise ile Devlet işlerinin ayrılmasıyla, Hıristiyan olmayanların kamu işlerinde çalışmasını yasaklayan sınır yasaları kaldırılmıştı. 19. yüzyıl boyunca birçok Yahudi Kongrede, yargı ve diplomasi hizmetlerinde yer aldı.

New York: Göçmenlik deneyimi

Yahudi göçmenlerin ilk yerleştikleri alan, Manhattan Adası’nın en güney ucudur. Rusya’dan gelen göçmenler trenle ve vapurla, uzun, insanın sağını solunu şaşırtan ve kâbus gibi yolculuktan sonra, bir de göçmen kabul etme yetkilililerinin amansız sınavını göğüslemek zorundaydılar. Makineli tüfek gibi sorular, sağlık yoklamaları, dil güçlükleri ve tam bir karışıklık. Bunların hepsi Ellis Adası’nda yapılırdı.

Bundan sonra herşey iyi giderse, Doğu Yakası biraz şansla herhangi bir işi, paylaşılmış bir oda, belki çoktan kaybedilmiş bir dostla veya eski memleketten bir akraba ile karşılaşma… Bir zamanlar aşağı doğu yakası, birbuçuk milyon nüfusla, tamamen Yahudi idi. Şimdi Yahudilerin yerini çoğunlukla diğer göçmenler aldı.

devam edecek...