Kem göze, hastalığa KIRMIZI İP

Bugün etrafımıza şöyle bir baktığımızda, birçok Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman’ın sol bileğinde kırmızı yünden, ince bir ip görüyoruz. Eski zamanlardan beri bu ipin, insanları kem gözden, hastalıktan koruduğuna inanılıyor. Peki, bu ipin anlamını ve temsil ettiklerini biliyor musunuz?

Nazlı DOENYAS Yaşam
10 Haziran 2009 Çarşamba

Kabalistlerin eski zamanlardan beri taktığı, Kudüs’te Ağlama Duvarı’na gidenlere bağış karşılığı takılan ve günümüzde Madonna ile bir moda akımına dönüşen “kırmızı ip”, yüzyıllardır insanlara umut vermeye devam ediyor.

Kırmızı ipin kökü, aslında Hollywood’un, Yahudi mistik öğretisi Kabala’yı keşfettiği 1984’den çok daha eskilere, beş bin yıl kadar öncesine dayanıyor.

Araştırmalar, Kabala, Alaha veya Tora’da kırmızı iple ilgili yazılı bir belge bulunmadığını gösterse de, bu geleneğin, Kabalistler tarafından başlatıldığı bilinmekte. Kabalistler, Kutsal Rahel’in ilahi gücünün onları koruyup, nazar, hastalık gibi negatif güçleri uzak tutması amacıyla, kırmızı ipi sol bileklerine, bir dua eşliğinde, yedi kere düğümleyerek takıyor. Bu ip, herhangi bir ip değil. Kutsal Rahel’in Betlehem’de yol kenarındaki mezarının etrafına yedi kere sarılmış, kırmızı, yün bir ip. Büyük miktarlarda, mezarın etrafına yedi kere dolanan ipler, daha sonra, bilek boyunda kesilerek paketlenip tüm dünyaya dağıtılıyor. 

Neden Rahel?

Tora’da yazıldığı üzere, Yaakov, annesi Rebeka’nın yardımıyla, gözleri iyi seçemeyen babası Yitshak’tan hileyle, ağabeyi Esav’ ın berahasını alınca, Esav, küçük kardeşini öldürmeye ant içmişti. Bu planı öğrenen Rebeka, hemen Yaakov’u Haran’da yaşayan ağabeyi Lavan’ın yanına yollamıştı. Yaakov, orada Lavan’ın kızı Rahel’e âşık olmuş ve onunla evlenebilmek için Lavan’ın yanında yedi yıl çalışmayı kabul etmişti. Yedi yılın sonunda, Lavan, düğün çadırına Rahel yerine diğer kızı Lea’yı yollamış ve bu şekilde Yaakov, Rahel’i hak etmek için yedi yıl daha çalışmak zorunda kalmıştı. Bize çok büyük bir haksızlık gibi görünen bu durum, Yahudi geleneklerinin öğretilerine göre, aslında Rahel’in kendi tercihi olmuştu. Çünkü yıllardır Lavan’ın dalaverelerine karşı hazırlıklı olan Yaakov ve Rahel, düğün çadırının karanlığında birbirlerini tanıyabilmek için sadece kendilerinin bildiği işaretler kararlaştırmışlardı. İlk yedi yılın sonunda, düğün günü geldiğinde, Rahel, babasının kendisinin yerine ablası Lea’yı alıp düğün çadırına götürdüğünü görünce, hiç düşünmeden bu gizli işaretleri Lea’ya vermişti. Kendi mutluluğu pahasına, ablasını, gerçek kimliği ortaya çıkınca düşeceği aşağılanmadan kurtarmıştı. Sevdiği erkeği ablasının kollarında görüp kahrolmasına, Lea arka arkaya erkek evlat doğururken kendisi hiç çocuk sahibi olmamasına ve bunun için Yaakov tarafından inceden inceye suçlanmasına rağmen, Tanrı’ya olan inancını hiç kaybetmeyip dua etmeye devam etmiş; bunun sonucunda, o çok arzu ettiği çocuklarına kavuşmuştu.

Rahel’in,  ablasının güzel kısmetini kıskanmadığı gibi, etrafımızdakilerin de bizim başarılarımızı kıskanmaması, çocuksuz olanların Rahel gibi çocuğa kavuşması, Rahel çektiği ızdıraptan kurtulması gibi, hasta olanların da hastalıklarından kurtulması, Rahel’in çocuklarını kötülüklerden koruyup savunduğu gibi, bizleri de koruması için Rahel’in enerjisiyle yüklü olan kırmızı ip, vücudun ‘alıcı’ tarafı olan sol bileğe bağlanıyor.

Neden kırmızı?

Kırmızı, aslında Yahudi tarihinde birçok kez karşılaştığımız bir renk.

İbranice karşılığı ‘adom’  kelimesi,‘adama-toprak’ ‘dam-kan’ ile ‘adam-insanoğlu’ kelimeleri arasındaki bağlantıyla, insan ve Tanrı arasındaki benzersiz ilişkiyi simgeliyor. Ayrıca, yüzümüzün utandığımız andaki rengi olan kırmızı, bize ‘teşuva’(pişmanlık) yapıp, Tanrı’ya yakınlaşmamız gerektiğini, günahlarımız her ne kadar kırmızıysa da, Tanrı’ya yaklaşma yolunda kendimizi ilerleterek, onları kar gibi beyaz hale getirebileceğimizi hatırlatıyor.

‹srailo€ullar› da, kapılarını, kestikleri kurban kanı ile işaretleyip kendilerini Mısırlılar’ın başına gelen felaketlerden, bu kırmızı işaretle uzak tutup behorlarını korumuşlardı. Eretz-Yisrael’e varıldıktan sonra zaptedilen ilk şehir olan Yeriho’da, Yahudi casuslara yardım eden Rahav’ın evi de, dışına bağlanan kırmızı bir bez sayesinde askerlerin yıkımından kurtulmuştu.

Neden yedi düğüm ve neden sol bilek?

Yahudilikte yedi rakamına pek çok yerde rastlıyoruz. Özellikle, Tanrı’nın dünyayı yedi günde yaratması, yedinci günün, haftanın ‘inci’si Şabat olarak kutsanması, geleneksel Yahudi düğününde gelinin damada yedi kere sarılması gibi daha da çoğaltılabilecek örnekler, bu rakamın önemini vurguluyor.

Sol taraf ise, vücudumuzun ‘alıcı’ tarafını simgeliyor. Ayrıca, isteklerimiz ve hırslarımızın kaynağı, kalbimiz de sol tarafta olduğu için, ipi sol bileğe takmak, kişiye, devamlı olarak kontrol etmesi gereken dürtülerini hatırlatıyor.

Kırmızı İp'i doğru bağlamak

İnanışa göre, kırmızı yün ipler, Rahel’in mezarına yedi kere dolanırken, Tanrı’dan destek ve korunma istenen ‘Ana B’Koach’ ve insan vücudunun işleyişinin mükemmelliği için şükredilen Asher Yatzar duası okunuyor. Bu şekilde hazır olan kırmızı ip, bileğe, kişiye bir başkası, tercihen onu seven biri tarafından yedi düğüm atarak bağlanıyor. Düğümler atılırken bileğinde ip olan kişi içinden, başkaları hakkında kötü düşünmekten ve konuşmaktan vazgeçmeye niyet ettiğini söylüyor. Bağlayan kişi de, başkalarının kem göz yaymasını engelleyen ‘Ben Porat’ duasını okuyarak, ritüeli bitiriyor.

Neden Kırmızı İp bağlIyoruz?

Eski dönemlerden beri, kırmızı ip, nazardan, hastalıklardan korunmak ve iyileşmek, Rahel Ana’nın koruyucu enerjisini almak ve dileklerin gerçekleşmesi için kullanılıyor. Burada akla takılan konu, Tora’da çok net olarak,  putlara ve başka tanrılara tapmanın yasak olması, kehanet, büyücülük, batıl inanç tarzı uygulamalardan uzak durmamız gerektiğinin de açıkça belirtilmesi. Kırmızı yün bir ip bağlamak, ‘batıl inanç’ sayılıyor mu?

Bu konuda hâlâ kesin bir fikir birliğine varılmış değil. Ortaçağ’da yaşamış bazı Yahudi bilim adamları, Talmud’da tam olarak belirtilmediği için, kırmızı ipin yasak sayılmayacağını, bunun karşıtı olarak başka bir kesim de, daha kısıtlayıcı bir görüş ile bütün bu sahte alışkanlıklardan uzak durmamız gerektiğini savunuyor. Öte yandan 13.yy’da Haham Solomon İbn Adret, bu bilimsel olmayan adetlerin, işe yaramadıkları ispatlanmadığı sürece, tedavi ve önleyici amaçlı kullanılmasında bir sakınca görmedi. Maymonides ise bu uygulamaların iyileştirici gücü ispatlanana kadar geçerli sayılmayacağını söylese de, eğer bu uygulamanın yapılmaması, insanda rahatsızlık ve huzursuzluk yaratıyorsa, izin verilebileceğini kabul etti.17.yy’da Haham Yair Bachrach ise, geçerliliğini yıllar içinde kanıtlamış ve artık Yahudi kültürünün bir parçası sayılan alışkanlıkları yasaklamanın doğru olmadığını savundu.

Günümüzde bunların yanında, nereden geldiği şüpheli kırmızı iplerin, ticari amaçlarla kullanılması ve bu yolla insanların inançlarından faydalanıp haksız kazanç elde etmeleri de eleştiriliyor.