OKUR MEKTUBU/ İvo Molinas'a cevap

İvo Molinas’ın 27 Mayıs tarihli “Gençler neden umutsuz” başlıklı başyazısına gelen mektubu yayınlıyoruz

Toplum
3 Haziran 2009 Çarşamba

GENÇLER NEDEN UMUTSUZ?

Gençler neden umutsuzdur? Peşinden koşturup bir türlü yakalayamadıkları hayallerinden dolayı mı?  Sadece başarılı olanın  kazanıp  kabul görüldüğü  global dünyanın şartlarının getirdiklerinden dolayı mı? Başarısız gençler hayatta istediğini bulamamış, koşturmaktan yorulmuş en çok umutsuz olanlar. Başarı bazen imkan dahilinde mümkün olan bir şeydir, imkanları kısıtlı bir gencin başarısızlığı kaçınılmazdır. Sonuç olarak hayattaki bütün başarısızlıklar umutsuzluğu ve mutsuzluğu doğurur.

  Peki, başarılı olan gençlerin umutsuzluğu neden?

Başarılı olan gençler de umutsuz ve mutsuz. Onların mutsuzlukları neden peki? Hayallerine kavuşmuşlar; istediklerini elde edip, hayatlarında başarı sağlamışlar, ailevi imkânlarını kullanıp en iyi okullarda okumuşlar; belki daha da ötesini yapıp yurt dışında eğitim alma şansları olmuş, iyi işleri olup iyi yerlere gelmişler. “Öteki” yaşıtlarından daha şanslı bu gençlerin umutsuz ve mutsuz oluşlarının en büyük etkeni maneviyatsız bir ortamda büyüyüp  maneviyatına destek olacak kimsenin yanlarında olmamaları ve özgürlüklerinin sınırlarını belirleyecek erdeme sahip olmamaları  olabilir mi?

 Maneviyat, kişinin ruhunda oluşan huzurun doyumun ta kendisidir. Peki, maneviyata bizi ne götürür, onu nerede aramalıyız?

  Din gençlerin maneviyatını güçlendirecek en büyük etkendir. Dinsiz maneviyat mümkün değildir. Hükümlerle dolu din gençlere nasıl sevdirilmelidir? 

  Din moderniteyle örtüştürülüp gençlerin anlayacakları dilde sunulmalıdır Yani din olgusu doğru bir biçimde algılanmalıdır. Buna en önemli örnek Yahudi cemaatidir.

 Yahudi cemaatinin bugünkü geldiği konuma şöyle bir baktığımızda Yahudi gençliğinin kendi geleneklerinden uzaklaşıp, bir hiçsizleşmeye doğru yol aldığını görmekteyiz. Geleneklerinden kopuş, Yahudi dininin getirdiklerinden uzaklaşma belki de yer yer küçümseme,  Yahudilikteki bazı kuralların ve hükümlerin moderniteye uymayıp çakışması gençleri çelişkiye düşürüp, dinin getirdiği manevi iklimden uzaklaştırma halinin en büyük etkenidir. Bu sadece Yahudilikte olan bir durum değildir; genel olarak üç büyük semavi dinlere baktığımızda da durum bundan pek farksız sayılmaz.

Neticey-i kelam; Umutsuz gençleri geleneklerden kopmadan din ile tanıştırıp geleneklerinde yatan manevi atmosferin tanınması için büyük bir çaba sarf edilmelidir. Bu sayede gençlerin maneviyatının güçlenmesiyle, onların çağımızın getirdiği umutsuzluk ve mutsuzluk hastalığından kurtarıp yeni başarılara huzurlu, mutlu bir şekilde imza atmaları sağlanılmalıdır. Dinsiz maneviyatın mümkün olunamayacağı her fırsatta gençlere tekrarlanmalıdır. Unutmamalıyız ki, umut dolu gençler yarınlarımızın teminatıdır.

Ayşegül ŞEN