Tarihin gelmiş geçmiş en endüstriyel soykırımı olan Şoa, Yahudi olsun olmasın, herkesin doğru olarak bilmesi gereken bir süreci ifade eder. Şoa’yı doğru bilmek ise, onu “doğru” öğrenmekle mümkündür.
Hukuksal çerçevesi, teknolojik alt yapısı, ekonomik beklentileri, siyasi kararlılığı ile, “öncesiz” ve “tek” olma özelliğini taşıyan Holokost’u yeniden tanımlama çabaları, özellikle İsrail’in son Gazze operasyonlarından sonra ciddi bir şekilde arttı. Bir yandan, İkinci Dünya Savaşı esnasında, adeta savaştan bağımsız İkinci bir savaşşeklinde yürütülen Yahudi avını sıradanlaştırma gayretleri, öte yandan, katledilen 6 milyon insanın anısı üzerinden İsrail’i ve dünyanın birçok yerinde görüldüğü üzere, Yahudileri – en hafif deyimi ile – suçlama çabaları...
Savaşın her türlüsü kötüdür. Yitip giden değerlerin arkalarında bıraktıkları boşluk elbette ki kolay doldurulabilecek cinsten değildir. Ancak Holokost süreci, bir savaştan öte, kökten yok etme hırsı ile anlam bulan, tanımı sözcüklere sığamayacak kadar girift bir dönemdir. Üstünde, iyi ve titiz bir şekilde çalışılması gerekir…
Nürnberg yasaları ile hukuki zemine oturtulan ve Yahudilerin, sosyal yaşantıdan soyutlanmaları ile başlayan, toplu katledilmelerine kadar uzayan bu dönemi, ne kadar acı olsalar da, hiçbir savaşa benzetmemek gerekir. Ancak bu durum, Holokost’un sonuçlarından ders alınmasını engelleyici nitelikte değildir, şüphesiz.
İnsanlık benzer olayları, İkinci Dünya Savaşından sonra da yaşadı. Çin Hindi’nde, Afrika’da Tutsiler’le Hutu’lar arasındaki kıyımda, Bosna’da, Darfur’da, yüzbinlerce insan, etnik çatışmaların, nüfuz kavgalarının ortasında yaşamını yitirdi. Holokost’un kodu iyice çözülebilseydi, belki bu gibi katliamların önüne geçilebilirdi.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un, göreve geldikten hemen sonra, 14 Aralık 2006’da yaptığı konuşmada ifade ettikleri, Holokost’un verdiği mesajın önemini gösteriyor.
“Holokost gibi tarihsel olayları inkar etmek
Holokost, Yahudiliğin ve Yahudilerin kayıtsız şartsız yer yüzünden silinmesinin gayretiydi. Ancak, Yahudi olanı hedef alması, insanlığın geneli ile olan ilgisini azaltmamalı.
“Zahor – Hatırla !”
Torah’da defalarca karşımıza çıkan bu söz, Yahudi halkının ortak belleğine derin bir şekilde kazılmış Holokost’un unutulmamasını emretmektedir adeta...
Holokost’u konuşmak, anlamanın başlangıcıdır.
Holokost’u unutmamak, ondan doğru çıkarımları yapabilmenin ön şartıdır.
Bu fikirden yola çıkarak ŞALOM Holokost’un dördüncü sayısını siz okuyucularımızla paylaşmak, ve kollektif hafızamıza küçük de olsa bir çentik atmak istedik.
Yaşanmışların yaşanabilecekleri önlemesi dileği ile...