Son mektuplar, veda mektupları...

Kültür
6 Mayıs 2009 Çarşamba

Bu mektupların kimi tren vagonlarından atıldı. Kimi toplama kamplarının gizli köşelerinde ortaya çıkarıldı.  Kimi de Hıristiyan komşuları tarafından korundu.

Polonya’daki Pustkow temerküz kampından bir Yahudi erkek “Bu kamp bir yok etme mekanı. Sarhoş askerler her gece barakamıza girip bizleri tahta sopalarla dövüyorlar. Bedenim aldığım darbelerden simsiyah oldu. Adeta yanmış odun rengi… Bir ekmek kırıntısı bulmak için mücadele ediyoruz. Hepinize veda ediyorum, sevgili annem, sevgili babam, kız kardeş ve erkek kardeşlerim. Ve ağlıyorum” diye yazdı. Mektubu bir şekilde ailesine ulaşabileceği umuduyla dikenli tellerden dışarı fırlattı. Bu mektubu bulan civardaki çiftçiler, gencin ailesine teslim ettiler.   Raya Lubetzky’nin kız kardeşi Riva’ya yazdığı diğer bir mektupta; “Rivale, bir gün buluşacağız. Eğer buluşamazsak bir zamanlar bir babamız ve bir erkek kardeşimiz olduğunu hiç unutma. Ve aynı kader bizi bekliyor.”

Sergilenen mektupların çoğu arşivci Yossi Shavit tarafından keşfedildi. Onun amacı bu tüyler ürpertici kanıtlardan bir albüm oluşturmaktı.

Mektupların çoğunda benzer bir hüzün ve umutsuzluk var. Mektupların yazarları genelde her şeyin kendisi için bittiğinin, acı sona doğru ilerlediğinin bilinciyle akrabalarına sevdiklerine veda etmekteler.

Sergilenen koleksiyon ayrıca Efi Arnold ile yakın arkadaşı Hans Horowitz’in 1944 yılında Bergen-Belsen kampında Almanca lisanında tuttukları günlüğü de içermekte. Efi ve Hans ölü bedenleri yakmakla sorumluydular. Onlar bu deneyimlerini kaleme aldıkları sayfaları kamptaki büyük bir kayanın altında gizlediler.