“Diva”lı ve bandoneon’lu akşamlar...

Nisan ayı 30 “çeker” - aşağıda ise size 18 ayrı dinletiden söz ediyorum - ve daha çok yerimiz olsaydı, bu sayı rahatlıkla 30’a, “ayıp olmayacaksa” ondan daha fazlaya çıkabilir..!!

-
1 Nisan 2009 Çarşamba

Geçen ay size Beyoğlu’nun zengin kültürel çeşitliliğinden söz etmiştim, değerli “nitelik...”severler – ne var ki, Kadıköy/Moda ekseni de artık bu tür güzel bir çeşitlilikten geri kalmıyor... Kendinize bir Cumartesi gününü ayırın ve buraları keşfedin derim – tiyatroları, değişik restoranları, sahaflarıyla... Bakın, geçenlerde bir çırpıda neler “kazandık”: Eski bir sinemadan pırıl pırıl bir opera binasına dönüştürülmüş Süreyya’da saat 16’da Franz Lehar’ın o son derece melodik “Şen Dul” opereti – artık (bence gereğinden) çok popüler olmuş tenor Hakan Aysev ile muhteşem sesi / çok düzgün fiziği ile soprano Peyman Dorkan’ın başrollerinde – sezon sürdükçe muhakkak gidin(ve bana dua edin)iz...! Ardından, yemek hakkındaki yorumlarına çok değer verdiğimiz iki arkadaşımızın önermiş olduğu, Moda Cad. Sarrafali Sok. No.7’deki “Fauna”da erken bir akşam yemeği yiyelim dedik. Anlatacaklarım bu sütunlara sığmaz – tek iletmek istediğim, buranın beş masalı küçük bir mekânın olduğu, Ankara SBF mezunu sahibi İbrahim Tuna’nın, zeytinyağlılar hariç listedeki tüm yemekleri siparişi aldıktan sonra neredeyse önünüzde pişirdiği, tüm malzemeleri özel yerlerden getirttiği, yediğimiz cevizli/parmesanlı roka salatası, beş peynirli ravioli ve fesleğenli, domatesli fettucine’lerin, İstanbul’un en şık/sosyetik/pahalı restoranlarından çok daha lezzetli olduğudur – fiyatları da oldukça makul... Efendim, daha sonra “Fauna”nın hemen yanıbaşında bulunduğu Kadıköy çarşısındaki sahaflarda, ancak taşıyabildiğimiz kadar kitap aldık ve soluğu, rıhtımdaki İBB Şehir Tiyatrosu’nda bulduk, geçen gün Lions Halk Jürisi’nin yılın “en başarılı yapım” ödülünü almış olan, G.G.Marquez’den uyarlanmış “Kırmızı Pazartesi” oyununu izlemek için. Yaşımız birazcık daha uygun olsaydı, geldiğimiz yöne geri dönüp, ara sokaklardaki canlı müzik lokallerine, örneğin her gece değişik bir müzik türü sunan Gitarcafe’de soluğu bulacaktık – ancak bu kadar “outing” ile yetinip 23:00 vapuruyla “Avrupa”ya dönüverdik, bu tür bir “Asya seferleri”ni ileride yinelemek düşüncesiyle...

Cemal Reşid Rey Konser Salonu...

Önümüzdeki Nisan ayında ise sanatseverlerin yüreklerini hemen her gece “nitelik”li  biçimde çarptıracak onlarca etkinlik var - nereden başlasak ki, bu denli büyük buzuldağının ucunu irdelemeye? Cemal Reşid Rey Konser Salonu, gene “patlattı bombalarını” – işte size bunların sadece birkaçı: Buradaki resitalleri her zaman dolup taşan Fazıl Say, 19/4’de bu kez çok özel bir konsere hazırlanıyor – “özel” diyorum, zira dünyaca ünlü keman virtüozü ve devlet sanatçısı Ayla Erduran, Türk Keman Okulu’nun uluslararası temsilcilerinden Cihat Aşkın,  bandoneonist Tolga Salman, bariton Güvenç Dağüstün, viyolonsel sanatçısı Çağ Erçağ ve tiyatro/ses sanatçısı Zuhal Olcay, Say’ın sayın konukları olarak karşımıza gelecek... 8/4’de ise batı sanat müziği dünyasının üretken ve çok yönlü keman sanatçısı Dmitry Sitkovetsky, Rengim Gökmen yönetimindeki CRR İstanbul Senfoni Orkestrası ile sahnede – programları ise henüz belli değil... Ayın sonuna doğru, 29/4’de Martin Panteleev yönetimindeki Amsterdam Concertgebouw Chamber Orchestra, Vesko Eschkenazy’ye Mozart’ın o muhteşem 5.Keman Konçertosu’nda eşlik edecek; çalınacak diğer yapıtlar ise Haydn, Schubert ve Elgar’dan... – Caz müziği konusunda CRR-KS, gerçek bir “diva”yı konuk ediyor, 21/4 akşamı: Karajan ve Barenboim gibi şeflerin yönetiminde, çok önemli orkestraların eşliğinde, dünyanın en ünlü salonlarında sayısız kez rol almış bir operatik soprano olmanın yanı sıra, aranan bir konser solisti ve yetkin bir caz şarkıcısı olan Barbara Hendricks bu konserinde, Marcus Lindgren Quartet ile birlikte, D.Ellington, C.Basie, Billy Holliday ve daha nice bestecilerin caz standartlarını yorumlayacak, kendine özgü stiliyle... Eylül 2008’de “Barbara Sings the Blues” adıyla yayınladığı albümün Avrupa turnesinin İstanbul ayağında Hendricks’i kesinlikle kaçırmayın (26.00-17.00TL bilet ederleriyle bu çapta bir sanatçıyı dinlemek özel bir ayrıcalıktır!). – Dünya müziklerine gelince, bu sütunlara sık sık getirdiğim değerli dostum, akordeon sanatçısı Muammer Ketencoğlu, 4/4 akşamı dört ayrı ses sanatçısıyla birlikte “Balkanların Her Yanından Halk Şarkıları” sunacak. 10-11/4 akşamları,  Avrupa’nın yegâne otantik tango orkestrası olan Band-O-Neon, şarkıcı, dansçı ve müzisyenleriyle Arjantin tangosunun tüm dönemlerini tanıtacak bizlere...  Ondan bir hafta sonra, 18/4 akşamı, dünyanın en prestijli festival ve sahnelerinde flamenkoyu ve İspanya’yı temsil eden, “En Değerli Dansçı” ödüllü Antonio Marquez ve topluluğu sahneyi flamenko ateşi ile yakacak! – CRR-KS, Türk müziğinin iki seçkin dinletisine de değinmek istiyorum, son olarak: 12/4 Pazar sabahı saat 11:30’da (çocukluğumdaki Şan Sineması konserlerini anımsadım!) Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu ile solistler Münip Utandı, Şehnaz Rizeli ve Bekir Ünlüataer’ın sunacakları “110. Doğum Yıldönümünde Münir Nureddin Selçuk” konseri ile Yansımalar topluluğundan Ali Şenol Filiz’in “yıllardır hayalini kurduğu bir düş” olan ve 39 sanatçı ile birlikte kotardığı, “bir nefeste, bir gönülde birleşmesinin maddi ve manevi ahengini” yaşatacak “Kırk Ney Bir Nefes” dinletisi (24/4).

Bankalar ve borular...

30/4 akşamı, gene CRR-KS’nda (ve bir akşam önce Caddebostan Kültür Merkezi’nde) Akbank Oda Orkestrası “İki Kere İki” başlıklı söyleşi/dinletiyi sunuyor: Joseph Haydn’ın ölümünün 200., İsviçreli Ernest Bloch’unkinin 50. yıllarının anılacağı bu konserde, Benyamin Sönmez’den Haydn’ın iki viyolonsel konçertosunu, ayrıca orkestradan Bloch’un iki Konçerto Grossu’sunu, Şef Cem Mansur’dan ise konser öncesi bu iki önemli besteci hakkında nice ilginç ayrıntılar dinleyebileceksiniz…

Gelelim, gene bu sütunlardaki diğer bir “baş tacımız” olan Borusan Filarmoni Orkestrası’na... 15/4 (CKM) ve 16/4 (Lütfü Kırdar KS) akşamları, yeni daimi şefleri Sascha Goetzel’in eşliğinde piyano sanatçısı Freddy Kempf’den, Çaykovski’nin o görkemli 1.No.lu Piyano Konçertosunu dinleyeceğiz ve ardından, orkestranın bu ay kendisine ayırdığı bu dev bestecinin 5. Senfonisini – bundan daha iyi bir program olamaz, herhalde..!

Bitti mi? Daha bitmediii..!! İş-Sanat’ın konserlerini geçmeden, bu köşe kapanır mı hiç..?! Efendim, kentimizin bu en donanımlı konser salonunda da bir “diva”yı dinleyeceğiz, 15/4 akşamı: Buğulu ve tarihin sayfaları arasından kopup gelen sesi, gizemli güzelliği ve karizması ile yirmi yılı aşkın süredir attığı her adım ve başarısı tartışmasız çalışmalarıyla yaşayan bir efsane olan, benim şahsen Brecht/Weill yorumcusu olarak “bayıldığım” Ute Lemper geliyor! “Cats”ten “All That Jazz”e, “Peter Pan”den “Mavi Melek”e rolleri, Marlene Dietrich ve Edith Piaf’ın şarkılarına kattığı yaşam, rol aldığı filmlerdeki karakterlere getirdiği renk ve derinlikle dört dörtlük bir sanatçı olan Lemper’in kulaklara kazınan sesi, İstanbulluların unutulmazları arasına girecek – bu dinletiyi de sakın kaçırmayın..! – Batı Sanat müziğinde 11/4 aşkamı dünyaca ünlü Bruckner Senfoni Orkestrası’ndan Beethoven’den Leonore Uvertürü ile oldukça az çalınan 2.Senfonisi ve Renaud/Gautier Capuçon Kardeşler’in yorumuyla Brahms’ın Keman ve Viyolonsel için İkili Konçerto’sunu dinleyeceğiz – ayrıca 9/4’de Hayndn/Mendelssohn/Brahms’lı Tokyo Yaylı Çalgılar Dörtlüsü ile 21/4’de Schubert/Mahler/Brahms’lı Basel Oda Orkestrası’nı.

Son olarak (biliyorum – yerim kalmıyor..!), “caz kulüpte dinlenir” diyen Nardis’de üç ilginç dinletiyi anımsatmak isterim kısaca: “Piatango” grubu (bandoneon, keman, viyola, viyolonsel, piyano, bas, vurmalılar), modern Arjantin tangosunun yaratıcısı ünlü besteci Astor Piazzolla’nın eserlerinin yanı sıra, Etnik Tango ve Türk Tangolarından da örneklerin yer aldığı repertuarını 28/4’de bir “caz” kulübünde (!) sunacak; Selim Benba dostumuzun kurucusu olduğu “Spin” grubunu 21/4 akşamı aynı yerde dinleyebilirsiniz – ve bence Türkiye’nin (halen!) en iyi caz vokalisti Sibel Köse ve Dörtlüsü ile bol “jazz standards” içeren bir akşam geçirmek istiyorsanız, 11/4 Cumartesi saat 22:30’da Nardis’e geliniz – biz (gene) orada olacağız..!!