Indiana Üniversitesi’nden Prof. Alvin Rosenfeld ile söyleşi -1

Prof. Alvin Rosenfeld’in, “İlerici Yahudi düşüncesi ve yeni antisemitizm” konulu makalesinin bir bölümünü geçtiğimiz hafta yayımlamıştık. Makalesinden ve çalışmalarından hareketle, kendisiyle gerçekleştirdiğim söyleşinin ilk bölümünü sütunlarımıza taşıyoruz

Perspektif
18 Mart 2009 Çarşamba

David Ojalvo


‘Antisemitizm küresel bir boyut kazandı’

“Tüm kötülüklerden Yahudiler sorumludur” II. Dünya Savaşı öncesindeki hezeyanı düşüncelerden biriydi. O zamanlar Yahudiler suları ve kanı, bugünse DNA’yı, atmosferi zehirlemekle, HIV’yi yaratmakla suçlanıyorlar. Temel motivasyon aynı gibi duruyor. Antisemitizm hakkında gerçekten “yeni” olan nedir?

Bugün bu olguyu inceleyen birçok kişi var, yeni bir düşmanlık açığa çıktı ve bu, yeni antisemitizm olarak adlandırılıyor. Akademisyenler arasında antisemitizm hakkında bir tartışma süregidiyor, “yeni mi değil mi”, diye. Bugünkü motivasyonların çoğu yeni değil; ama bazı istisnaları var. Zehirlenme, örneğin. Yahudiler uzun bir süre zehirlenmenin kaynağı olarak görüldüler. Yahudiler bozarlar. Ortaçağ’da atalarımız, kuyuları kirletmekle suçlandılar. Nazi döneminde kuyuları değil, kanı; çünkü Nazilerin düşünce temeli ırkçılık üzerindeydi. Bugün ise Yahudilere karşı birçok konuda hüküm giydiriliyor; atmosferi, DNA’yı etkilemek gibi... Ne anlıyoruz? Suçlamak hâlâ aynı, ama şartlar değişiyor. Bu doğrultuda motivasyon yeni değil, ama kullanılan lisan bir biçimde yeni.

Öncelikle, antisemitizmi yaymak konusunda yeniliğin teknolojide olduğunu düşünüyorum. Küreselleşme çağında yaşıyoruz. Eğer bir bilgisayarınız varsa, her şeye rahatlıkla erişebilirsiniz, buna birçok antisemit internet sitesi dahil. Eğer bu sitelere bakarsanız, Türkiye’den Çin’e antisemitizmle karşılaşabilirsiniz. Geçmişte antisemitizm daha bölgesel kalma eğilimindeydi. Fenomenlerden biri kürselleşme ve dolayısıyla, antisemitizmin küresel boyut kazanması.

İkincisi, geçmişte, uzun süreli deneyim göstermiştir ki, antisemitizmin kaynağı teolojik ve Hıristiyan’dı. Yüzyıllar boyunca Yahudiler zulüm gördü ve katledildi; çünkü belli başlı birtakım şeylerle suçlandık. İlki, Yahudiler Hıristiyanlara göre Tanrı’nın kendisini öldürdüler. Sürekli olarak bu konuda saldırıya uğradık. Bu çok kuvvetli bir ithamdı ve buna inanan çok fazla insan vardı. Ayrıca Yahudiler olarak İsa’yı Mesih’imiz olarak kabul etmedik. Bundan dolayı bize kızgınlık da oldu. Bu, yüzyıllar boyunca antisemitizmin kaynağıydı. 19. yüzyılda bu değişti. Eski ithamlar ve Hıristiyanların düşmanlığı zayıfladı ve bazı düşünceler eski gücünü kaybetmeye başladı. Halbuki antisemitizm, yeni ırkçı doktrinle yer değiştiriyordu. Geçmişte Yahudiler korkunç insanlar olarak görülseler de “Yahudi Sorunu”na bir çözüm hâlen vardı. Yahudiler din değiştirebilirdi. Birçok Yahudi din değiştirmek istemedi. Bazıları inandıklarından değil, bunun bir seçenek olmasından ötürü din değiştirdi. Irkçı düşünce çağına girdiğimizde ise seçenek yoktu. Hıristiyanlık dinine geçseniz bile, hâlâ Yahudi kanı taşıyor kabul ediliyordunuz.

Geçmişte bildiğiniz gibi Yahudiler sürgüne gönderiliyordu. Hıristiyanlar yüzyıllar boyunca bize dedi ki, “Aramızda sizi Yahudi olarak istemiyoruz. Din değiştirin ve sorun hallolur.” Sorun daha sonra hükümdarlarca derinleştirildi. “Artık sizi burada istemiyoruz, sizi kovuyoruz.” Sürgüne gitmek. Örneğin Türkiye’deki cemaat, İspanya ve Portekiz’den sürgün edildi. Çok zor olmakla birlikte bu da bir seçenekti. 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarına geldiğimizde ise, Holokost’a uzanan yolda hiçbir seçenek yoktu. “Aramızda Yahudiler olarak yaşamanızı, din değiştirmenizi istemiyoruz. Sizi uzaklaştırıyoruz ve yaşamanıza izin vermeyeceğiz.” Irkçı suçlamalar da ortadayken, Yahudilerin var oluşlarına bir karşıtlık vardı ve Nazi soykırımı, Holokost ile süreç sonuçlandı.

Birçoğumuz bu korkunç tablodan sonra, antisemitizmin son bulacağını düşünüyordu. Bu öyle bir skandaldı ki, 6 milyonun öldürülmesi göz önüne alındığında, insanlar kalplerinde iyi duygular taşımasa da  antisemitizmin toplum bazında açığa çıkmayacağına inanılıyordu. Ama yanıldık, çünkü bugün toplum bazında ve aldığı formlardan birisi de yeni, Holokost’a karşı. Milyonlarca Yahudinin imha edilmediği yetmiyormuş gibi, şimdi de bunu inkâr etmek veya küçümsemek isteyenler, hatta yeniden yapmak isteyenler var! İran’da Mahmud Ahmedinecad diye biri var; diyor ki, “Holokost bir mit” veya “Yahudiler tarafından yaratılan peri masalı.” Holokost’un tarihini çürütmek üzere her yıl bir konferans düzenliyor. Bazı radikal Müslümanlar ise katliamın varlığını tanıyorlar ve Hitler’den şikâyetçiler; çünkü Hitler daha ileri gidememişti ve onlar işi tamamlamaktan dolayı mutluluk duyacaklar. Bugünün antisemitizmindeki Holokost’un rolü yeni. Bu 1945’ten önce olamazdı, çünkü o zamanlar Holokost yoktu.

Bugün yeni olan etkenlerden biri de İsrail Devleti’ne karşı olan saldırılar. Bazı hassas tartışmalar anti-siyonizmin antisemitizm olarak anlaşıldığı üzerine kurulu. Bu konu üzerinde saatlerce durulabilir. Bana göre, tarihte bir dönem için anti-siyonist olup antisemit olunamayacağı bir dönem vardı. Devletin kurulması düşüncesine karşı olan birçok Yahudi vardı. Holokost ve 1948’de devletin kurulmasından sonra, bugün anti-siyonist olmak devletin son bulmasını istemek demektir. Bugün her 10 Yahudiden 4’ü İsrail’de yaşamaktadır. Daha net olmak gerekirse %41’i. Kişisel olarak, İsrail olmadan bir Yahudi geleceğini göremiyorum. Bugün kolektif olarak kendilerini anti-siyonist olarak tanımlayanlar, Yahudi geleceğinin olmamasını diliyorlar. Bu bireysel bazda sorun değil; ama kolektif bir tanımlama, sorun yaratıyor. Daha fazlasıyla Hamas ve Hizbullah tarafından İsrail’e şiddetli fiziksel saldırılar da söz konusu. Dışarıda ise bir retorik var. Gazze Savaşı sırasında sokaklardaki pankartları görmeli, insanların nasıl bağırdığını duymalısınız. Bunlar anti-İsrail değil, antisemitti. Taşıdıkları pankartta şu yazıyordu: “Hamas Hamas, Jews to the Gas (Hamas Hamas, Yahudiler gaza)” Bu noktada Yahudi veya İsrailli olmak birbirleriyle değiştirilebilir kavramlara dönüyor. Agresif tutum sadece İsrail’e karşı değil, sana ve bana da karşı. Bu, yeni.

Bugün yeni olan ve mücadelesi zor olan bir başka etken ise, geçmişte antisemitizm ağırlıklı olarak Hıristiyan dünyasında yer alıyordu. Müslümanlar arasında da Yahudilere karşı sert ve olumsuz tutumlar vardı. Bugünün antisemitizmi ise radikal İslam’dan geliyor. Cihat İslam’ından ve bu yeni.

Tony Judt, “Anti-siyonizm ve antisemitizm arasındaki bağ yeni kuruldu. Bu ikisi akıllarda o kadar karışacak ki, dünya antisemitizmin referansları ve Holokost, İsrail’in politik olarak savunma araçlarından biri olacak” diye yazıyor. Bu beyanatı, “ileri” bir Yahudi düşüncesi olarak kabul edebilir miyiz?

O ve arkadaşları, politik olarak ikna edebilmek için, “Evet. Bu ilerici bir düşünce” diyeceklerdir. Ben bunu reddediyorum. Bunu ilerici olarak görmüyorum; tersine, bu geri bir düşünce ve bir çeşit suçlama. Yahudilere karşı düşmanca bir itham. Yahudiler iyi nedenlerden ötürü İsrail’i desteklemeliler. Yine iyi nedenlerden ötürü antisemitizmin karşısında olmalılar. Bu iki kavram belli dönemlerde bir araya gelir, belli dönemlerde ayrılır. Anti-siyonizmi, antisemitizm olarak kabul edişimiz, İsrail’in varlığının sorgulanmasını istemeyişimizdendir. Bu kabul edilebilir değil. İsrail’in varlığı eleştirilebilecek bir konu değil. Tony Judt’un bu duruşundan geri çekildiğini düşünüyorum. Bu düşünce üzerinde durduğunu artık söylemiyor.

Hamas’la olan son savaş antisemit ve anti-İsrail tutumu güçlendirdi. Türkiye’de ve bazı Avrupa ülkelerinde antisemit olaylar oldu. Bu olayları yeni antisemitizmle ilişkilendirebilir miyiz?

Ben Türkiye’de değildim, dolayısıyla sokaktaki gösterileri görmedim. Ama insanların şoke olduğunu ve rahatsızlık duyduklarını biliyorum. Türkiye’deki olayları yaşamadığımdan bu konuda yorum yapmam doğru olmaz. Benim karşılaştığım gösteriler çok aşırı uçlardaydı. İlk sorunuzda ifade ettiğim gibi, taşınan pankartlar (hepsi değil, bazıları) Yahudiler hakkında korkunç şeyler söylüyordu. “Yahudiler gaza”, Hitler’e övgüler gibi. Kullanılan bu lisanı gördüğümde, bunun antisemit olduğunu biliyorum.