Likud, ‘Evimiz İsrail’ ile koalisyon anlaşmasına vardı

İsrail’deki seçimlerin ardından koalisyon kurma görevi verilen Likud Partisi lideri Binyamin Netanyahu, Evimiz İsrail Partisi ile koalisyon anlaşmasına vardı. Avigdor Lieberman, yeni koalisyonun Dışişleri Bakanı olacak

Dünya
18 Mart 2009 Çarşamba

Koalisyon kurma çalışmalarına hız veren Likud Partisi Lideri Binyamin Netanyahu, Pazar gece yarısına kadar süren görüşmelerin ardından Evimiz İsrail Partisi ile koalisyon konusunda anlaştı.  Evimiz İsrail Partisi Lideri Avigdor Lieberman’ın Dışişleri Bakanı olması beklenirken, aynı parti mensubu Yitzak Aharanovitch’in de İç Güvenlik Bakanı olacağı tahmin ediliyor.  İki parti arasında yapılan anlaşmaya göre Stas Misezhnikov’un da Turizm ve Uzi Landau’nun Ulusal Altyapı konularındaki sorumlu bakanlar olacağı belirtildi. 

Lieberman koalisyon şartı olarak Prof. Daniel Friedmann’ın Adalet Bakanı olarak kalmasını öne sürmüştü.  Yapılan görüşmelerin ardından Lieberman aynı göreve Yaakov Neeman’ın gelmesini kabul etti.  Seçim kampanyaları sırasında savunduğu bazı fikirlere rağmen yumuşayan Lieberman, sivil düğünler, Yahudi dinine geçme ve hükümet sistemindeki değişiklikler konusunda anlaşmaya vardı.  Netanyahu ile yaptığı anlaşmanın geniş bir hükümet için olmadığını vurgulayan Lieberman, vardıkları anlaşmaya bu konuyla ilgili de bir madde koydurttu; hükümetin genişlemesi halinde, yeni bir anlaşmaya gerek duyulabilecek.

Netanyahu’ya koalisyon kurması için verilen süre daralırken, ulusal birlik hükümeti kurma konusundaki spekülasyonlar hüküm sürüyordu.  Başbakan adayı Netanyahu’ya yakın kaynaklar, koalisyon kurma konusundaki görüşmelerini en geç gelecek haftaya kadar sonlandıracağını bildirdi. 

 

Dünya Lieberman’ı olumlu

karşılamıyor

Amerika ve Avrupalı yetkililer, İsrail Dışişleri Bakanı olarak atanan Evimiz İsrail lideri Avigdor Lieberman hakkında sessiz, ancak öngörüler oldukça olumsuz

Amerikalı ve Avrupalı yetkililer, Dışişleri Bakanlığı’na atanan Evimiz İsrail lideri Avigdor Lieberman hakkında yorum yapmayı reddediyor. Ancak perde arkasında, çok sayıda yetkili bu atamanın gerçekten gerekli olup olmadığını tartışırken, gazeteler de bu hamleyi açıkça eleştiriyor.

Washington’ın resmi duruşu, Barack Obama Yönetimi’nin, son hali ne olursa olsun İsrail Hükümeti’yle çalışacağı yönünde. Amerikalı yetkililer bunun ötesinde sessiz kalmayı tercih ederken, “Lieberman sorunu” basın açıklamaları ve forumlarda en çok sorulan soru haline geldi. Amerikan basını, Lieberman’ı oldukça olumsuz şekilde yansıtırken, kimi gazeteler “aşırı milliyetçi nefret söylemi” üzerinden kendisini Avusturya’nın Joerg Haider’i ve İran lideri Mahmud Ahmedinecad ile karşılaştırdı.

Amerikalı hiçbir yetkili atamayı açıkça kınamazken, bu seçimin Amerikan Yönetimi’ni Netanyahu Hükümeti’ne mesafeli durmaya iteceğine kesin gözüyle bakılıyor. Washington’ın, kamusal yüzü ırkçı olarak görülen bir hükümete yakınlık gösterdiği için kendisine yöneltilecek kınamalardan kaçınacağı düşünülüyor. Yaşanabilecek çatışmaların potansiyeli ise şimdiden görünür halde. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton bölgeye yaptığı ziyaret sırasında İsrail-Suriye ilişkilerini yeniden başlatmanın önemini vurgularken, Lieberman Suriye’nin İsrail karşıtı terörist örgütleri desteklediği sürece ülke lideri Başer Esad ile konuşmanın hiçbir anlamı olmadığını açıkça beyan etmişti.

Avrupalı yetkililer de sessizliklerini koruyor, ancak konu basında genişçe tartışılıyor. Fransız gazetesi Le Figaro, Lieberman’ı anti-diplomat olarak nitelerken, bölücü açıklamaları ve karşıt tavırlarıyla tehlikeli bir radikal imajı çizdiğini belirtti.

Arap dünyasından bu konuda herhangi bir resmi tepki gelmedi, ancak atamanın İsrail ile diplomatik ilişkilerini sürdüren Mısır ve Ürdün’de büyük huzursuzluk yaratacağı öngörülüyor. Yıllardır İsrail Dışişleri Bakanını ülkesine kabul etmeyen Ürdün açısından büyük bir değişiklik beklenmezken, geçmiş zamanlarda Lieberman’ı “ırkçı” ve “kaba” olarak niteleyen Mısırlı yetkililerin duruşunda daha görünür bir değişiklik olması olası görülüyor.