Arapsaçı’nı bir de GKD oyuncularından izleyin!

Göztepe Kültür Derneği tiyatro oyuncuları, bu sene de iddialı bir yapımla seyircinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Ünlü İngiliz yazar Ray Cooney’in Arapsaçı (Out of Order) adlı eserini sahneleyecek olan oyuncular, performanslarıyla profesyonelleri aratmayacak gibi gözüküyor

Tuna SAYLAĞ Toplum
18 Şubat 2009 Çarşamba

İki perdelik bir komedi olan Arapsaçı’nı geçtiğimiz senelerde oyuncu olarak seyrettiğimiz Hayati Bahar yönetiyor. Oyunda başlıca rolleri; Yusuf Adoni, Beto Çakon, Murat Eskinazi, Nensi Molho, Nena Güner, Nedim Suri, Leon Menda, Çiçek Menda, Diana Gabay ve Betsy Mitrani paylaşıyorlar. Oyunla ilgili görüşlerini almak üzere GKD tiyatro genel koordinatörü Donna Kasuto, yönetmen Hayati Bahar ve baş rol oyuncularından Beto Çakon ile bir araya geldik.

Senelerden sonra ilk kez hazır bir oyunla seyircinin karşısında olacaksınız; bu değişikliğe nasıl karar verdiniz? 

D.K: Her sene özgün oyunlar yazıyor ve sahneliyoruz. Tabii ki, övgünün yanında eleştiri de alıyoruz. Bu sene Hayati ile bunları değerlendirmeye karar verdik. Yapılan en önemli tenkit, oyunlarımızda Türkçenin yanı sıra Judeo-Espanyol’u da kullanmamız ile ilgiliydi. Dili anlamadıkları için özellikle gençlerden gelen bir şikayetti. Bunun üzerine  hazır bir oyun sahnelemeye karar verdik. Böylece hem herkes anlar hem de değişik bir tat vermiş oluruz, dedik. Bu arada kalemimiz de dinlenir. Haldun Dormen’den bir kaç oyun yollamasını rica ettik ve aralarından Arapsaçı’nı seçtik. Eserin orijinal adı “Out of Order”. Oyunun finali yoktu. Haldun Dormen’e danışınca her tiyatro topluluğunun kendi tercih ettiği bir “son” sahnelediğini öğrendik; biz de farklı bir finalle oyunu bitiriyoruz.

H.B: Arapsaçı, Türkiye’de farklı adlarla ( Karmakarışık), değişik topluluklar tarafından sahnelenmiş bir oyun. Haldun Dormen’den sonra sanırım iki yıl kadar önce Donkişot Tiyatro tarafından oynandı, başrolde de Ali Sunal vardı. 15 sene önce dernekte Ray Cooney’in buna benzer, hatta şimdikinin devamı olan bir oyunu oynamıştık. Metni okuyunca aşina olduğumuz tiplemeler çok net olarak karşımıza çıktı zaten. Ancak bazılarında, birkaç değişiklik yaptık. Oyun, İngiltere’de Margareth Thatcher döneminde geçiyor; biz onu herhangi bir zaman, ülke ve bakan olarak değiştirdik. Ray Cooney’in tüm oyunları gibi Arapsaçı da tam bir vodvil. Sahne trafiğinin çok yoğun olduğu, durum komedisi olarak adlandırdığımız yani sözlerden çok komedinin act’ta (oyunculuk) olduğu bir eser; çok zor bir oyun. Çok şükür ki, oyuncu arkadaşlarımız oldukça tecrübeli, bu da oyunun nispeten daha rahat çıkmasını sağlıyor. Aslında seyirci ile daha erken buluşmayı planlamıştık ama herkesçe malum şartlar yüzünden biraz geciktik.  İnşallah 21 Şubat akşamı ilk defa perdelerimizi açacağız. Tüm oyuncu arkadaşlarımız haftada dört gece prova yaparak ciddi anlamda zaman ayırıp özveride bulunuyorlar.

Sizi genelde oyuncu olarak görmeye alışığız; oyunu yönetmeye nasıl karar verdiniz?

H.B: Geçen seneye kadar oyuncuydum; bu sene de Beto’nun oynayacağı rolü aslında kendim için düşünmüştüm. Ama sonradan baktım öylesine zor bir oyun ki, yönetmen olarak sürekli dışardan izlemem gerekiyor. Oynadığınız zaman birçok şeyin farkına varamıyorsunuz. Hem yönetmek, hem sürekli sahne üzerinde olmak ki, şimdi Beto’nun üstelendiği George Pidgon rolü aşağı yukarı devamlı sahnede, çok zor. Öyle bir rolde sahneyi gözlemem, oyuncuları tartmam imkansız. Bu yüzden rolü Beto Çakon’a teklif ettik. Benden daha iyi oynadığı da kesin. Böylece hem işim biraz daha kolaylaştı hem de Beto’nun oyuna katkısını sağlamış olduk.

D.K: Arkadaşlarımız, gerçekten çok profesyonel bir oyun çıkartıyorlar. Bazıları yine diyebilir ki, “bu oyunları zaten dışarıdaki tiyatrolarda izleyebiliyoruz”. Hayır, aynı şey değil. Bir kere GKD oyuncularının yorumu farklı. Ayrıca buraya gelen seyirciler çoktandır görmedikleri dostlarıyla, akrabalarıyla karşılaşabiliyorlar ve böylesine sıcak bir atmosferde oyun seyretmek bir ayrıcalık.

H.B: Ben de şunu söylemek isterim. Daha önce bu oyunu Haldun Dormen ve Metin Serezli’den izleyenler varsa gelip bu oyunu mutlaka seyretmelerini ve aynı rollerde oynayan Beto Çakon ile Yusuf Adoni’nin performanslarını onlarınkiyle karşılaştırmalarını isterim. Her zaman söylüyorum; biz amatör bir tiyatro topluluğuyuz ama olaya amatörce yaklaşmıyoruz. Zaten bütün oyuncuların haftada dört gece işlerinden çıkıp gece yarısına kadar çalışmaları amatörce bir yaklaşım olamaz. İşin parasal boyutunu görmezsek bu, profesyonelce yapılan bir olay. O yüzden çok iddialıyım; gelsinler, seyretsinler ve karşılaştırsınlar!

Biraz da oyuncu seçiminden söz edelim

H.B: Çok zor bir oyun olduğu için işin biraz kolayına kaçtım. Kesinlikle bana zorluk çıkarmayacak,  dilimden anlayabilecek,  dillerinden anlayabileceğim oyuncuları seçtim. Genelde böyle yapmam ama bu sefer her rol için doğrudan kişilere gittim. Başka türlüsü, yani tiyatro lisanından anlayan böyle bir oyuncu kadrom olmasaydı, bu oyunu bir senede de çıkaramazdık.

Kaç kişi oynuyor ve kısaca konudan söz eder misiniz?

H.B: On oyuncumuz var. Bir bakanın karısını aldatmaya çalışma hikayesi…Genelde bütün vodvillerde olduğu gibi, kimin eli kimin cebinde belli değil. Bir giriş çıkıştır gider, her şey bir trafik olayıdır. Bir durum komedisi; arkadaşlarım rollerini çok iyi yorumluyorlar, bu yüzden de çok rahatım. Bu oyunun bir riski daha var; bugüne kadar yazdığımız özgün oyunlarda kişiler bir anlamda kendilerini oynuyorlardı. Ama şimdi bir değişim söz konusu. Bana kalırsa tiyatronun asıl amacı olan şey bu oyunda var. Arkadaşlar oyun sırasında tam anlamıyla o kişi oluyorlar.  Metine bağlı kalmaları gerektiğinden ciddi bir ezber çalışması gerektiriyor ve kesinlikle doğaçlama yapılmıyor.

Baş rol oyuncularından Beto Çakon’un düşüncelerini alalım…

Bu oyun 15 sene evvel oynadığımız yine aynı yazara ait Otel Paradiso’nun devamı ya da, öncesi olabilecek bir oyun. O oyundan iki kişi varız şu anda. Orada da aynı rolü üstlenmiştim. Bakan rolünde ise Yusuf Adoni vardı. O zaman oyunu bir profesyonel yönetmişti. Şimdi çıkacak oyun da eşdeğer bir şekilde yönetilip, eşdeğer bir şekilde oynanıyor. Güzel ve iyi oynanmış bir oyun; umarım herkes eğlenir ve derneklerde faaliyetsiz geçen bir dönemden sonra, seyirci arzuladığımız ilgiyi gösterir.

Son söz…

D.K: Her yıl  gelen seyirci kitlesi bellidir. Genelde Judeo-Espanyol’u bilen, orta yaş kitlesine hitap ederiz. Ama bu sene bu oyunla gençlerimizi de bekliyoruz. Baştan sona anlayabilecekleri Türkçe bir oyun! Gelsinler, çok beğeneceklerinden eminim.