İran herkesi endişelendirmeli

Elda SEVEVİ Dünya
22 Ekim 2008 Çarşamba

Geçen haftalarda İran Devlet Başkanı Mahmud Ahmedinejad, New York’daki Birleşmiş Milletleri ziyaret etti. Kendisinden ülkesinin nükleer programı ile ilgili dürüst ve güncel bilgiler beklemeyin. İran şimdilerde nükleer silahlarla donanmış olmaya yaklaşıyor ve balistik hedefleme becerilerini geliştiriyor.

Bu gelişmeler bizim başkanlık seçimlerimizin gölgesinde kalabilir, fakat İran’ın sahip olduğu zorlayıcı durum tam anlamı ile gerçektir ve partizan bir tutumdan ibaret değildir. Farklı politik yaklaşımlarımız, farklı dünya görüşlerimiz olabilir, yine de ortak bir endişeyi paylaşıyoruz – İran’ın nükleer devlet olma yönündeki azmi. İran’ın nükleer devlet olma tutkusunun Amerika’nın karşı karşıya olduğu en önemli konulardan biri olduğuna inanıyoruz, çünkü en tutucu tahminler bile bize yakın zamanda nükleer silahlara sahip olabileceklerini belirtiyor.

Nükleer silahlanmış İran, İsrail, Türkiye, Irak, Afganistan, Hindistan ve Pakistan’ı da içine alan ve hâlihazırda tehlikeli olan bölgenin dengelerini bozacak ve Amerika’nın ulusal güvenliğine doğrudan bir tehdit unsuru olacaktır. Bu nedenle, İran’ın nükleer hırslarını, İran liderlerinin tavırlarını değiştirmelerine neden olacak ve nükleerleşerek kazanacaklarından daha fazla kaybedeceklerini anlamalarını sağlayacak bir yanıt vermek gerekmektedir.

Tahran, barışçıl enerji kullanımları için uranyum zenginleştirdiğini iddia ediyor. Bu iddialar güvenirlilik ve bilimin sınırlarını aşmaktadır. İran’ın uranyum zenginleştirmesi, bir enerji programının makul ihtiyaçlarından çok daha geniş kapsamlıdır. İran’ın nükleer tesislerine geçmişte yapılan denetimlerde, BM müfettişleri,  sadece nükleer silahlarda kullanılan ve barışçıl nükleer enerji programlarında kullanımı olmayan, nadir maddeler buldular. İran başkanının, dış enerji kaynakları veya özel yatırımcıların kendisine nükleer yakıt satma yönündeki tekliflerini sürekli olarak reddetmesi, nükleer programı ile enerji haricinde emelleri olduğunu ortaya koyuyor. Tahran’ın, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun (International Atomic Energy Agency, IAEA) nükleer programının sorun yaratan parçalarına yönelik sorularını yanıtlamayı sürekli olarak reddetmesi, saklayacak bir şeyleri olduğu kanısını destekliyor.

Tüm dünya haklı olarak, Tahran’ın nükleer enerjiye ihtiyaç duyduğu ve nükleer maddeleri kesinlikle barışçıl nedenlerle zenginleştirdiği açıklamalarından şüphe duyuyor. İran devasa ucuz petrol ve doğal gaz kaynaklarına sahip, öte yandan nükleer reaktör inşaatları ve nükleer yakıt döngüsünü mükemmelleştirme çabaları oldukça maliyetli. Yani İran’ın nükleer enerji için çalışmasının geçerli bir ekonomik nedeni yok.

İran, mevcut rejimleri zayıflatmak ve anlaşmazlıkları körüklemek için Hizbullah ve Hamas’ın da içinde bulunduğu terör organizasyonlarını barındıran, dünyanın ölümcül ve sorumsuz aktörü. Bombanın da desteği ile İran, terörü desteklemeye daha da çok meyilleşecek, müttefiklerimizi tehdit edecek ve Irak başkaldırısının en ölümcül bileşenlerine arka çıkacaktır.

Tahran’ın nükleer bomba geliştirmesi, dünyanın en hassas bölgesinde yeni ve ölümcül potansiyelli silahlar yarışının ‘başlangıç silahı’ olmasına hizmet edebilir. Birçok kişi, nükleer olması durumunda İran’ın komşularının da kendilerini bomba geliştirmeye mecbur hissedeceklerini düşünüyor.

Nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşması (Nuclear Non-Proliferation Treaty, NPT)  şartlarını açıkça ihlal etmeye devam eden İran, IAEA tarafından yönetilen teftişleri reddediyor ve birçok BM Güvenlik Konseyi söylem ve yasaklarını deliyor.

İranlı liderler İsrail Devleti’nin meşru olmadığını ve var olmaması gerektiğini belirtiyor. Başkan Ahmedinejad özellikle İsrail’in ‘haritadan silinmesi’ çağrısında bulunurken bir yandan da bu söylemini gerçekleştirecek silahları arıyor. Böyle bir davranış, İran’ı aykırı ülke durumuna sokuyor. Kimse nükleer silahlı bir İran’ın birdenbire uluslararası anlaşma şartlarına uyacağını, İsrail’in var olma hakkını tanıyacağını veya Arap-İsrail barış sürecine sekte vurma çabalarını durduracağını iddia edemez.

Sayın Ahmedinejad, dini ve etnik azınlıkları, kadınları, öğrencileri, işçi grupları ve homoseksüelleri baskı altına alan bir rejimin sözcüsüdür. Kendi halkına eziyet etmeye niyetli bir hükümetin, nükleer silahlarla donanınca ancak daha da tehlikeli olacağı düşünülebilinir. 

Son olarak, ekonomimiz artan petrol fiyatlarının ağırlığı ile sıkıntılar yaşamıştır. İran stratejik olarak, dünyaya enerji sağlama zincirinin merkez noktasında durmaktadır: Hürmüz Boğazı. Hiç kimse nükleer bir İran’ın, artmış gücünü petrol fiyatlarını etkilemek için kullanmaya çekineceğini veya petrolü ithal edenlerin parçalanmış ekonomileri üzerindeki yükü hafifletmek için çalışacağını da iddia edemez. 

Böyle bir tehdit ile karşı karşıya iken, Amerikalılar politik farklılıklarını bir kenara koymalı, nükleer silahlanmış İran’ın kabul edilemez olduğu mesajını açıkça ve bir bütün halinde vermelidir.

İşte bu yüzden dördümüz*, politik spektrumdaki diğer başka politika taraftarları ile birlikte Nükleer İran’a Karşı Birleşmiş (United Against Nuclear Iran) grubunu kurduk. Herkes nükleer-silahlı İran tehlikesini anlamalı ve birleşmiş Amerikan halkı itirazının gücünü harekete geçirmeli. Nükleer İran’a Karşı Birleşmiş çabasının bir parçası olarak, önümüzdeki aylarda Amerikan ve uluslararası halklara nükleer bir İran’a karşı birleşerek karşı çıkma bilgileri sunmayı umut ettiğimiz birçok programlar duyuracağız.

Savaş davullarını çalmayı amaçlamıyoruz. Tam tersine, Amerikan halkının İran rejiminin mevcut durumunu değiştirmesine yönelik birleşmiş desteğini göstererek müttefiklerimiz, BM ve diğerleri ile işbirliği içerisinde ABD’nin etkin politikaları için zemin çalışmasını oluşturmayı umuyoruz. Amerikan halkının bu büyük dış politika sınavında bir sesi olmalı ve biz ulusal ve uluslararası sosyal, ekonomik, politik ve diplomatik önlemler ile gerçek bir fark yaratabiliriz.

 

  • Richard Holbrooke (ABD eski BM Büyükelçisi), James Woolsey (CIA eski Direktörü), Dennis Ross (ABD eski Başkanı Clinton’un Özel Ortadoğu Koordinatörü), Mike Wallace (ABD’nin BM’de bulunan ‘reform yönetimi temsilcisi’).

Richard Holbrooke, Everyone needs to worry about Iran

The Wall Street Journal

22 Eylül 2008