“Üç Kitaplı Kentler” Sergisi

Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Kudüs ve Kutsal Topraklar’ı betimleyen, Sadrazam Kıbrıslı Kamil Paşa’ya ait albümdeki 111 fotoğraftan oluşuyor. Sergi 19 Ekim’e kadar gezilebilecek

8 Ekim 2008 Çarşamba

“Üç Kitaplı Kentler: 19. Yüzyıl Fotoğraflarında Kudüs ve Kutsal Topraklar” başlıklı sergideki fotoğraflar, hem Kudüs ve çevresinin tarihsel yapılarını, 19. yüzyıl modernleşmesinin bölge mimarisindeki etkilerini yansıtmakta. Bir kısmı Garabed Kirikoryan tarafından çekilen bu görüntülerde “Kutsal Topraklar”ın zaman içinde geçirdiği dönüşümü izlemek mümkün.

Gayrimüslim Hastaneleri ve Mektepleri

19. yüzyılın ikinci yarısında çeşitli Gayrimüslim cemaatlerce (Katolik, Protestan, Yahudi) inşa edilen yapılardan Kudüs’teki Rotschild Yahudi Hastanesi, Kız Protestan Mektebi, Erkek Protestan Mektebi, Fransız Erkek Mektebi, Fransız Hastanesi, ayrıca Yafa’daki Fransız Hastanesi ile İngiliz Mektebi’nde, Ampir, Neo-Rönesans ve Neo-Gotik üsluplarından derlenmiş çeşitli mimari öğeler dönemin zevkine uygun biçimde yan yana kullanılmıştır.

Yahudi Sanayi Mektebi ise, iki katlı k‚gir kitlesine saplanan ahşap çıkma ve balkonlarıyla yerel konut mimarlığını çağrıştırır. Yafa civarında Neter adına Yahudi Ziraat Mektebi, dönemi için modern sayılabilecek beşik çatılı k‚gir yapılardan oluşmaktadır.

Osmanlı Döneminde Filistin’de Fotoğraf

Dini inançlar, fotoğrafa yönelik yerli–yerel tutumları tabii ki etkiledi. 19. yüzyılın ortalarında Kudüs’teki en büyük iki cemaat olan Yahudilerle Müslümanlar, tasvir yasağı gelenekleriyle bilinirler. Yüzyılın sonlarına kadar iki cemaatten de bir fotoğrafçı çıkmamıştı. Ne kadar sınırlı olursa olsun, bir fotoğraf pazarı vardı. Yöre halkı içinde fotoğrafla ilk uğraşanların önemli bir bölümünü Hıristiyanlar oluşturuyordu: Bir yanda Ermeniler, öte yanda Hıristiyan olmuş Yahudiler. Bu olgu, erken dönem fotoğrafçılığı üzerinde dinin etkisiyle ilgili başlangıçtaki varsayımımı destekliyordu.

Kudüs Müftüsü Sadeddin Alemi: ‘Putperestlik, devri geçmiş bir hasımdı; kimse tasvirlere tapmıyordu, bu yüzden de fotoğrafı yasaklamanın herhangi bir anlamı yoktu.’ demişti.

1921’de Kutsal Topraklar’ın Başhahamı olacak olan Haham Avraham Yitzhak Hacohen Kook, yeni kurulan Kudüs Bezalel Sanat Akademisi yönetim kuruluna yazdığı 1906 tarihli bir metinde, tam insan bedeninin heykelini yapmanın Yahudi kültür mirasının yasakladığı tek sanat türü olduğunu belirtiyordu.

Erken dönem yerel fotoğrafçılar

İngiliz Misyoner Derneği’yle bağlantıları olan iki Yahudi dönme –Mendel John Diness ile Peter Bergheim– Garabedyan ve Krikoryan’la yaklaşık aynı sıralarda fotoğrafçılığa başladılar. Daha sonra, belki de 19. yüzyıl sonlarının en iyi yerel fotoğrafçısı olan Charles Alexander Hornstein’ı yetiştirdi. Yerel fotoğrafçılıkta önemli bir gelişme, 1890’lı yıllarda Arap ve Yahudi fotoğrafçıların sahneye çıkmasıydı. Liman şehri Yafa’da, Davud Sabunci ile Leon Katz mesleğe adım attılar. Kudüs’te, Garabed Krikoryan örneğine uyarak, Halil Raad ile Yeşayahu Raffaloviç bağımsız stüdyolar açtılar.

Artık Yahudi fotoğrafçıların Kutsal Kitap’ı kendi açılarından yorumlamalarının zamanı gelmişti. Genel olarak, yeni Yahudi–Siyonist yerleşimleri üzerinde yoğunlaştılar; bunlar, Kutsal Kitap’ın Yahudi yorumunu –Bir Halkın Kendi Topraklarına Geri Dönüşü– temsil ediyordu. Albüm, Yahudi-Avrupalı vakıfların yerel Yahudi halkı için kurduğu okulları ve hastaneleri de içerir. Manzara fotoğraflarının olmayışı daha kolay anlaşılabilir: Bir Müslüman için Kutsal Kitap’la bağlantılı manzaraların bir anlamı yoktu. Ve belki de, sonuçta, K‚mil Paşa yalnızca “kendi” Filistin’inin, gurur duyabileceği ve sevgiyle y‚d edeceği bir Filistin’in fotoğraf kayıtlarına sahip olmayı arzuluyordu.

Biraz da Chagall....

Suna ve İnan Kıraç Vakfı’nın sanat alanındaki etkinlik programları için belirledikleri stratejilerin önemli bir bölümü, dünya sanatının büyük ustalarının yapıtlarının Türkiye’ye getirilmesi sanat kulvarlarının kilometre taşlarından olan Chagall’ı getirtiyorlar. Bu bağlamda Kudüs Müzesi’ndeki lito, suluboya, yağlıboya ve baskıları önümüzdeki yılın ilk ayında Pera Müzesi’nde sanatseverlerle buluşturacağız. İşte merakla beklenen sergi hakkında küçük bir ipucu...