Dünya piyasalarında hareketli günler

Rafi OJALVO Ekonomi
8 Ekim 2008 Çarşamba

Bayram tatili sebebiyle geçen hafta yazılarıma ara vermek durumunda kaldım. Geçtiğimiz iki hafta piyasalar açısından oldukça önemli olmakla birlikte ileri vadelerde bizim ne kadar dalgalı bir ortamla karşı karşıya olabileceğimizi de gözler önüne serdi. Son iki haftayı özetlemek ve bütün gelişmeleri bu yazıya sığdırmak imkansız. Dolayısıyla bu yazımda bazı önemli noktalara değinmekle yetineceğim. Önümüzdeki hafta yaşanacak gelişmelere bağlı olarak uzun vadede karlı olabilecek pozisyonların alınabileceği kanaatindeyim.

Piyasalarda karışıklık geçtiğimiz Pazartesi Beyaz Saray’ın 700 milyar dolarlık kurtarma planını onaylamaması ile başladı ve kredi sıkışıklığı yüzünden önemli Avrupa bankalarının zor durumda kalmasıyla devam etti. Buna karşın Cuma günü bazı değişiklikler yapılarak aynı paket Amerikan hükümeti tarafından tekrar oylandı ve piyasalarda yaşanan gelişmelerin de etkisiyle kabul edildi. Ancak piyasalar geçtiğimiz haftalarda yaşanan ve kredi krizini sonlandırmak için atılan bu önemli adıma olumlu tepki vermedi. ABD hazinesinin hedefi  bankaların şu anda elinde bulunan ve hiçbir kurumun satın almak istememesinden dolayı değeri bulunmayan aktifler olarak nitelendirilen kalitesiz mortgage bonolarını alarak piyasaya likidite enjekte etmek. Şu anda donan kredi piyasalarında bankaların birbirlerine ve kısa vade fonlama ihtiyacı olan diğer şirketlere kredi verebilmesi için bu sistem işe yarayabilir gibi gözüküyor. Peki o zaman piyasalar bu gelişmeye niye olumlu tepki vermedi? Biraz da bu işi yatırımcı açısından düşünüp bu soruyu cevaplamaya çalışalım. Yatırımcılar son bir yıldır kötü durumda olmadığını iddia eden firmaların tek tek battığına şahit oluyor. Bununla birlikte geçen sene itibariyle ABD ekonomisinin diğer ekonomileri eskisi kadar etkilemeyeceğini düşünen insanlar bulunmaktaydı fakat son haftalarda batan Avrupa bankaları ve yavaşlayan dünya ekonomisi bunun gerçek olmadığını gözler önüne serdi. Sonuç olarak yaşanan gelişmelere bakıldığında yatırımcıların şirketlere ve ülke ekonomilerine güveninin oldukça sarsıldığını söyleyebiliriz.

Yatırımcıların son olarak duyduğu ve okuduğu gelişme de bu planın piyasa için bir ilaç olacağı. Bence kredi krizinin ne demek olduğunu bilen herkes piyasaya likidite vermenin olumlu olduğu konusunda hem fikir fakat şu anda borç vermek istemeyen bankaların bu parayı aldıktan sonra nasıl bir strateji izleyeceğini kimse bilmiyor. Dolayısıyla piyasa oyuncuları artık dereyi görmeden paçaları sıvamak istemiyor. Eğer bu tasarı beklendiği gibi bankaların birbirlerine, şirketlere ve şahıslara kredi vermesine olanak tanıyacak olursa işte o zaman piyasalar bu gelişmeye olumlu tepki verecektir. Bununla birlikte piyasalardaki bir başka şüphe de devletin bu parayı gerçekten verimli bir şekilde kullanıp kullanamayacağı konusunda. Şu an bilinen ABD vergi mükelleflerinin parasının Hazine Bakanı tarafından istenildiği şekilde kullanılabileceği ama bu şeklin ne olduğu konusunda piyasaların henüz bir fikri yok. Gerçekten değeri olan mortgage bonolarının olmayandan nasıl ayırt edilip alınacağı konusu hala netlik kazanmış değil. Bu gelişmeyi de çok yakından takip etmek ve piyasaların vereceği tepkiyi görmek gerektiği inancındayım. Bu gelişmeler dışında 700 milyar dolarlık planın kabul edildiği gün açıklanan ABD tarım dışı istihdam rakamları beklenenin bir hayli altındaydı. Bu veri ABD reel ekonomisinin ne kadar zor durumda olduğunu gözler önüne seriyor. Piyasalar da buna bağlı olarak Cuma günü daha etkisi belli olmayan bir kurtarma paketi yerine bu datanın olumsuzluğuna tepki gösterdi ve bence doğru olanı yaptı.

Son yazılarımda yurt dışı gelişmelerin öneminden ötürü Türkiye hakkında gelişmelere fazla yer veremiyorum. Buna rağmen kısaca değinmek gerekirse Türkiye bankacılık sisteminin sağlamlığı ve beklemediğim şekilde tekrar gerileyen emtia fiyatları sebebiyle diğer gelişmekte olan ülkelere göre IMKB ve YTL şimdilik daha sağlam gözüküyor. Buna rağmen kredi krizinin devam etmesi durumunda nakit ihtiyacı doğacak fonların Türkiye’den hızlı bir şekilde çıkması kaçınılmaz olacaktır. Ayrıca YTL’nin yüksek faizi ve Eylül ayı enflasyon oranının beklenenden iyi gelmesi yerel para birimimizi göreceli olarak diğer gelişmekte olan para birimlerine karşı çekici kılmaya devam edecektir. İyi bayramlar.