Müzikle geçmişten geleceğe...

İstanbul 2008 Yahudi Kültürü Avrupa Günü için tasarlanmış bir müzikal söyleşi, üç hafta sonra Kudüs’te gerçekleşecek evrensel bir etkinlik dizisi temellerinin gene İstanbul’da atılmış olduğunu anımsatıyor...

-
3 Eylül 2008 Çarşamba

“Kıvırcık saçlı genç adam sahneye geliyor, bir taburede yer alıp yaka mikrofonunu düzeltiyor ve konuşmaya başlıyor. Birden müzikle doluyor salon, soyut biçimde olsa da – çeşitli akımlar, yapıtlar, onların oluşmasını sağlayan etkenler, besteciler arasındaki karşılıklı etkileşimler, anekdotlar... Bilgileniyoruz, az sonra dinleyeceğimiz müzikler hakkında. Yarım saat kadar anlatıyor, her ay belirli bir konu etrafına odaklaşan somut müzik programına başlamadan. Onu, çocukken emdikleri çikolata tüpü gibi sıkmak istiyor izleyiciler, daha fazla bilgi aktarması için...” (“nitelik...”, 20 Kasım 2004) – İşte, şefi bulunduğu Akbank Oda Orkestrası’nın aylık dinletilerinin başında canlı bir müzik ansiklopedisi gibi bizlere batı sanat müziğini değişik bir yaklaşım ile sevdiren Cem Mansur, Yahudi Kültürü Avrupa Günü’nde bu kez bizleri en çok ilgilendiren bir konu ile karşımızda...

2008’de bir söyleşi...

 

7 Eylül Pazar günü Galata’da yer alacak olan bu etkinliklerin düzenleme komitesinden gelen teklifi, bir yandan Ulusal Gençlik Orkestrası ile düzenlediği Almanya konserler dizisi, beri yandan 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti müzik koordinasyonu çalışmalarının arasında kabul eden Cem kardeşim ile “Yahudi Kimliğinin Diaspora’da Müzikle İfadesi” konusunda söyleşeceğiz. Öte yandan, değineceğimiz konuların salt anlatıdan sanatsal yoruma da uzanmasını sağlamak üzere, aramıza önemli bir müzik adamı daha katılıyor: Ülkemizin önde gelen keman virtüözlerinden Cihat Aşkın.

Sevgili Cihat ile bundan sekiz yıl önce bir “Şalom” röportajında tanıştım: İsrail’li keman yapımcısı ve restoratörü Amnon Weinstein’ın çağrısıyla 1999 yılından başlamak üzere Batı Galile’deki Keshet Eilon’daki Mastercourse’unda sürdürdüğü keman eğitmenliği ve bu aletin Yahudi müziğindeki özel rolü hakkında söyleşirken, yıllar sürecek bir işbirliği dostluğuna ilk adımı attığımızın  farkında değildik..! Oysa ki, bu görüşmemizde kendisinin ortaya attığı bir proje, önce Türkiye’de ve ardından başka ülkelerde oldukça büyük yankı uyandıracaktı: Daha sonra yakından tanıma fırsatını bulacağım Weinstein’ın o sıralarda hazırlamış olduğu “Holokost’tan Kurtulan Kemanlar” konulu sunumunu anlatırken, Cihat Aşkın “Amnon’u İstanbul’a çağıralım – ben de, Yad Vashem Müzesi’nden beraberinde getireceği kemanlar ile bir resital vereyim!” demişti. Bu geniş ufuklu müzik adamının, hiç bir maddi karşılık gözetmeksizin yaptığı öneri, 2001 Soykırımı Anma Haftası çerçevesinde NŞKM’nde sunduğumuz “Kemanlar – Soykırımın Sessiz Tanıkları” etkinliğine dönüştü... Ancak, bundan öte sevgili Cihat ile Yahudi kültürü konusunda daha nice çalışmalarımız da oldu: I.B.Singer’in Schneidertempel’de düzenlediğimiz bir kitap tanıtımında çaldığı Joseph Achron’un “Hebrew Melody”si, Aşkenaz Sinagogu Holokost Anma Töreni’nde üst galeriden seslendirdiği “Schindler’s List” teması, diğer bir yılın Soykırımı Anma Haftası’nda, UÖMO oditoryumunda sevgili Jerfi Aji’nin eşliğinde yorumladığı Bloch’un “Baal Shem” Süiti ve yayımlamış olduğumuz Çağdaş Sefarad Şiirleri Antolojisi’nin bir seçkisine yapmış olduğu besteler gibi...  

Umarım ki, bu iki önemli sanatçımızın değineceği konular, kayıttan ve canlı olarak sunulacak yapıtlar, bizleri İtalyan Sinagogu’nda dinleyecek olan müzikseverlerin ilgisini çeker, beğenisini kazanır... Sohbetimiz daha çok “doğaçlama” yolu ile oluşacaksa da, gerek Cem, gerekse Cihat kardeşlerimin Yahudi müziği hakkındaki bilgi ve deneyimleri, nice değişik, belki de ilk kez irdelenecek konuları ortaya çıkaracaktır. Ne gibi mi? Örneğin, Cem’in işaret ettiği, Amerikan bestecileri arasında yerel caz müziğine çok yakın yapıtlar verenlerin, salt Yahudi oldukları (Gershwin, Bernstein ve Copland) gibi...  Bir yandan Leonhard Bernstein’in öğrencisi olmuş, yorumcu ve tarihçi Cem Mansur, beri yandan her yıl İsrail’de onlarca Yahudi müzisyen ile birlikte çalışan, virtüöz ve besteci Cihat Aşkın bakalım bizlere neler anlatacak/çalacak...

 

... ve evrensel bir etkinliğin

2001’de atılan temeli

 

Efendim – yukarıda “önce Türkiye’de, daha sonra ise başka ülkelerde oldukça büyük yankı uyandıracak...” diye tanımladığım projeye ise burada ayrıca değinmeden edemiyorum – nedenine gelince (ve bunu aslında büyük bir gurur ile burada belirtmeliyim), bundan üç hafta sonra Kudüs’ün tarihi şehir surlarının dibinde yer alacak olağanüstü anlamlı bir müzikli etkinliğin ilk temelinin bizim Neve Şalom Kültür Merkezi’nde atılmış olmasıdır..!!! Şöyle ki, keman yapımcı ustası Amnon Weinstein’in halk önünde ilk kez NŞKM’nde sunduğu “Soykırım Kemanları” öyküleri ve Cihat Aşkın dostumuzun bu tarihi kemanlar ile gene ilk kez bu mekânda vermiş olduğu bir resital, şimdi İsrail’in 60. kuruluş yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde yineleniyor.

24 Eylül tarihinde İsrail’in önde gelen genç orkestra şeflerinden Olmer Wellber’in yöneteceği “İstanbul Philarmonia” ve “Raanana Symphony” orkestraları, Shlomo Mintz, Cihat Aşkın ve Yair Dallal’ın kemanları ile birlikte Kudüs şehir duvarlarından yankılanacak. Programın müzik bölümünde Mendelssohn’un Op.64 Keman Konçertosu ve Ravel’in Çigan Fantezisi’nin yanısıra, “Avinu Malkeinu” duası ezgilerinin üzerine yapılmış özel senfonik bir beste yer alıyor. Etkinliğin sözel bölümünde ise Amnon Weinstein, 2001 yılında ilk kez bizlere anlattığı öyküleri dile getirecek – küçük bir çocuğun ve ailesinin yaşamını kurtaran bir kemanın öyküsünü, İsrail’in bir banka kasasında onyıllarca saklanan kemanın öyküsünü, ve Nazi Karargâhını havaya uçuran patlayıcılarının kapıdan girmesini sağlayan Mottele’nin kemanının öyküsünü ve daha nicelerini...

“Violins Of Hope” adı altında sunulan bu dev gösteri, İsrail’in önde gelen müzik prodüktörlerinden Benjamin Boret’in bir yapımı olup, aynı anda 3000 izleyiciye yönelmektedir. İlgi duyanlar,  http://www.violinsofhope.org/ web sitesinden daha ayrıntılı bilgi edinip yer ayırtabilir.

Türkiye’den sonra büyük bir yapım olarak geçtiğimiz yıl ilk kez Paris’te “Des violons pour la vie” (“Yaşam için kemanlar”) adıyla sunulmuş olan bu etkinlik, dünyanın diğer büyük kentlerinde de sahnelenecektir. Projenin evrensel amacı, savaş ve soykırımın yıkıntılarından kurtulabilmiş sanat elçileri olan kemanların, tarihsel bir kentte insanlığa seslenip daha iyi dünyalara umut aşılamalarına yöneliktir...

İşte, gittikçe genişleyen dairelerden bir örnek, değerli “nitelik...”severler: Amnon ve Cihat’ın 2001 yılında Şişhane Büyük Hendek Sokak’daki alçak gönüllü salona attıkları bir kum taneciğinden yayılan dalgalar, Fransa’dan sonra bugün Kudüs’e ulaştı ve “umut” dolu yolculuğunu sürdürüyor...