Bebeklerde 1-2 Yaş Arası

Bebekliğimizden itibaren başlayan keşif ve merak hissi bizi ömrümüz boyunca rahat bırakmaz. Özellikle de annelerimizin başına dert olmuş olan keşfetme isteği şimdi bizleri de çok dikkatli olmaya itiyor. Yeni anneler gözlerini ufaklıklardan ayırmamalı...

Yaşam
20 Ağustos 2008 Çarşamba

Lüset ROMANO

On İki - On Sekizinci Aylar:

Yerden eğilerek bir nesne almasını istiyorsanız ondan oyuncaklarını toplama konusunda yardım isteyebilirsiniz. Birlikte oyuncaklarını toplayarak ona örnek model olun.

- Ayakta dururken bir şey almak için dengesini kaybetmeden eğilebilir. Ama tabii bazı çocuklar daha tamamen ayakta duramayabilir de. Bu, bebeğin kas gelişimi ile ilgilidir.

- Basit ev işlerini taklit edebilir.

- Kalem kullanarak karalama yapabilir. Ama bundan emin olmak için önce kalemi bebeğinize verip ağzına götürüp götürmediğinden emin olun. Mesela 16 aylık kızım hala evde ne kadar kalem varsa ağzına götürüp yemeye çalışıyor. Sorulduğunda bedeninin bir parçasını gösterebilir.

- Yardım ile merdiven iner, çıkar.

- Koşar, ancak hala düşer. Hatta bazen 17 aylık olana kadar tamamen yürümeyen bebekler de yok değil. Artık bu aydan itibaren hala yürümeye başlamamışsa doktora gitmekte yarar var.

- Normal sandalyeye inip çıkabilir. Benimki gibi yerinde durmayan bir çocuğunuz varsa adalarda şezlonglara da tırmanabilir.

- Birçok küpten bir kule oluşturabilir.

- Konuştuğundan çok daha fazlasını anlar. Elli kadar sözcük dağarcığı vardır. (Genelde)Benim kızımda konuşma olarak 8 kelimeden fazlası yok, yani çocuktan çocuğa değişiklik gösterir konuşma kapasitesi ve sözcük dağarcığı.

- Kendinden büyük çocuklarla oynar,ama kendi yaşıtlarıyla çok fazla ilgilenmez.

Çocuğunuza karalama yapması için kağıt ve zehirli olmayan boya kalemi verin. Yaptığı karalamalar için çocuğunuzu sözel ifadelerle ödüllendirin. Bu, onlara motivasyon sağlayacaktır ve hep daha iyisini yapmaya çalışacaklardır.

On Sekiz – Yirmi dört Aylar:

Evin içerisinde bulunan ve çocuğunuzun her gün karşılaştığı nesnelerin adını sürekli tekrar ederseniz, çocuğunuz çevresindeki nesneleri tanımış olacaktır. Aynı şekilde oyuncaklarla oynarken, su içirirken her şeyin ismini söyleyin.

 

- Yardımsız merdiven çıkabilir.

- İki farklı nesne arasından isteneni seçebilir.

- Bildik yüzleri fotoğraftan tanıyabilir.

- Oyuncağı çekerek yürür.

- Tek ayak üzerinde 1 saniye durabilir.

- Hamurdan top yapabilir. Artık her şeyi ağzına götürme olayı bitmiştir.( Genelde)

- Yaşına uygun olan legoları takıp çıkartabilir.

- Ellerini yıkar,kurular.

- Adını söyler.

- Üç ve daha fazla sözcüklü cümleler kurabilir.

- Üç tekerlekli bisiklete binebilir, fakat pedal çeviremez.

- Tuvalet ihtiyacını söylemeye başlayabilir.

 

Çocuğunuz yürümeye başladığı andan itibaren almanız gereken çok önemli bir karar var: Eviniz derli toplu bir ev mi olsun, yoksa çocuğunuzun rahat gezdiği, oynadığı, keşifler yaptığı çocuk evi mi olsun? Eğer düzenli bir insansanız sizin evinizde hakim olan kelimeler: “yapma,hayır,dokunma”lar olacaktır. Maalesef çocuğunuz bu ihtarla büyüyecektir.

Çocuğunuz yürümeye başlayana kadar, çevreyi tanıma girişimleri sınırlıydı. Ama yürümeye başladıktan sonra evin her köşesine gitmeye ve yeni keşiflerde bulunmaya başlar. Evin her deliğine girecek, her yerini karıştıracak, kıracak, dökecek, dağıtacak, çekmeceleri karıştıracak (Bu konuda en güzel çözüm,ona özel sadece oyuncaklardan oluşan bir çekmece hazırlamak olacaktır). Hatta bir üst çekmeceye çıkabilmek için alt çekmeceyi merdiven olarak kullanacaktır. Bu girişimlerde bulunması, çevresini bir kaşif gibi incelemesi fakat bu incelemelerini sadece gözleriyle değil, ellerini, ayaklarını, ağzını yani bütün bedenini kullanarak yapması onun; duygusal, fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişim alanlarını olumlu yönde etkiler.

Bu yüzden, en güzeli, evinizi bir bakıma çocuk evine dönüştürün. Ama tabii bir sürü tehlike unsurunu da ortadan kaldırmak gerekir. Yapmamız gereken çok basit bazı şeyler var:

 

- Çocukların ulaşabildiği yerlerde makas, jilet, bıçak, çatal gibi kesici şeyleri asla bırakmamalıyız.

- Deterjan, çamaşır suyu gibi zehirli sıvıları da yerlerde bırakmamalıyız.

- Elektrik prizleri güvenlikli olmalıdır.

- Ayakkabı dolabındaki boyalar ortalıkta durmamalıdır. Çocuklar onların kapağını açıp afiyetle yalamadan önce yukarılara kaldırmakta yarar var.

- Yerlerde çivi, bozuk para, pil, iğne gibi ufak cisimler olmamalı.

- Yerlerde su dolu kova bırakılmamalı. Hele ki içinde deterjanlı su bulunuyorsa.

Evdeki tehlikeler saymakla bitmez, o kadar çok tehlike unsuru var ki aklınız hayaliniz durur.

Kısaca çok dikkatli ve uyanık olmak gerekiyor. Çocuğunun için tehlikeli olan şeylere dokunmamasını istediğiniz zaman ona sadece “yapma, dokunma, hayır” demeyin. Niçin dokunmaması gerektiğini anlayabileceği bir dil ile anlatın. Kısa ve özlü cümleler kullanarak nedenlerini anlatmaya çalışın.Eğer anlamamış ise veya hala ısrar ediyorsa ilgisini başka bir yöne çekerek tehlike unsurundan uzaklaşmasını sağlayın.

Bebeklikten çıkmamış olan bu çağdaki çocuğunuza asla vurmayın. Kasıtlı olarak bir kötülük yapmayacağından dolayı çocuğunuzu cezalandırırken yaşına ve gelişim dönemine dikkat edin.

Verdiğiniz ceza eğer yaşına uygun değilse, çocuğunuzun bir daha hiçbir girişimde bulunmadığını fark edersiniz ve birçok şey eksik kalmış olabilir, pasif, kendine güvensiz bir kişi yetiştirmiş olursunuz. Çocuğunuzu çok fazla sınırlandırmazken sizin için önemli olan sınırları çizin. Bunun dışında çocuğunuzu rahat bırakın. Ancak sizin kurallarınızı çiğnediğinde bu durumdan memnun olmadığınızı anlamasını sağlayın.