Memleketimden İnsan Manzaraları Fotoğraf Sergisi ve İzzet Keribar

İstanbul un en ilginç sanat galerilerinden Beyoğlu İstiklal Caddesi Mısır Apartmanında bulunan CASA DELL’ARTE , 23 Temmuz’da “Memleketimden İnsan Manzaraları “ başlıklı İzzet Keribar’ın Siyah Beyaz fotoğraflarına ev sahipliği yapıyor. 16 Ağustosa kadar sürecek olan sergi değerli Fotoğraf Sanatçımız İzzet Keribar’ın adeta bir Retrospektifi gibi kabul edilebilir.Yaklaşık yirmi yılın özgün çalışmalarının bir arada Siyah Beyaz olarak sunulduğu bu ilginç sergiyi kendi ağzından dinleyelim.

6 Ağustos 2008 Çarşamba

Rubi ASA

Size fotograf nedir, sizin için ne ifade eder, fotoğrafa ilginiz nasıl başladı, gibi sorular sormak istemiyorum. Sizi hepimiz; yıllardır çektiğiniz fotoğraflarla izliyor, başarılarınızı ,aldığınız ödülleri ve fotoğraf sanatına hem sanatçı kimliğiniz hem eğitmen yönünüzle kattıklarınızla çok iyi tanıyoruz. Bu açıdan size öncelikle “Neden Siyah Beyaz ? ” diye sormak istiyorum...

Niye olmasın! diyorum. Günümüzde fotoğraf teknolojisi artık o kadar gelişti ve kolay ulaşılabilir hale geldi ki, herkesin rahatlıkla ve çok kolay çekeceği bir şekle dönüştü ve paylaşılabilir oldu. Digital teknoloji hemen herkesin her an fotoğraf çekmesi için cep telefonlarına bile girdi. Fakat bir fotoğraf sanatçısı için bu sanat kişisel bir gelişim sürecidir. Şimdiye kadar bu süreci hep renkli çektiğim fotoğraflar ve hazırladığım portfolyolarla sürdürdüm. Ama özellikle yurt dışında sanatçının kalitesi ve bu sanata katkısı ancak Siyah Beyaz yapıtlarının niteliği ile değerlendirilebiliniyor.Bunun için nerdeyse 20 senedir çektiğim fotoğraflarımdan derlediğim ve Siyah Beyaz anlatıma uygun olacaklarla hazırladığım bu sergi bir retrospektiv olarak da değerlendirilebilinir.

Sergilediğiniz bu fotoğrafların  bir kısmını birçok kez ama renkli olarak görmüş ve hafızama not etmiştim, şimdi bunları siyah beyaz olarak izlemek hele bu her şeyi ile beyaz galerinin içinde tümünü algılamaya çalışmak bana farklı bir haz verdi. Fotoğraf teknolojisinin bu denli gelişmesi sanatçıya daha özgür bir çalışma ortamını fotoğraf çekilirken ve sonrası ile sağladığı konusunda ne düşünüyorsunuz?

Fotoğrafı Siyah Beyaz çekmiş olmak, onun baskısını birebir laboratuar ortamında yani karanlık odada uzun çabalarla bir kimyager titizliğinde ortaya çıkartmayı gerektirirdi. Bu hem çok büyük bir çabanın yanısıra zamanı kullanmak, hem de, fotoğraf çekmeye ayırabileceğiniz süreyi yok etmek demekti.Fotoğrafa böyle başlamak eşiniz varsa ayrılık sebebi bile olabilir. Ben hem evliydim hem vaktim daha çok fotoğraf çekmek için kısıtlıydı. Bu açıdan renkliyi bu güne dek sürdürdüm. Artık digital teknoloji fotoğrafçıya bu kolaylığı sağlıyor. Hem siyah beyazı düşünerek fotoğrafı çektiğiniz gibi, renkli fotoğrafı da bir çok elektronik yazılım programıyla (Adobe, light room) gibi istediğiniz tonlamalarda yaptığınız çalışmalarla siyah beyaz lezzetinde sunabiliyorsunuz. Bu benim ilk tecrübem oldu, gerek profesyonel meslektaşlarımdan gerek fotoğraf meraklısı amatörlerden aldığım tepkiler serginin çok başarılı bulunduğu yönünde olduğudur.

Bu başarınıza bende yürekten katılıyorum.Bunca yıllık çalışmalarınızda hem Anolog hem digital teknolojiyi yaşadınız sizce bir fotoğraf sanatçısı olarak arada ne gibi farklar var?

Digital teknolojinin fotoğraf teknolojisine katkıları sonrası bile uzun süre analog çekimini yani film diapozitif kullanarak fotoğraf çekimini sürdürdüm. Ama gerçek şu ki, gelişen kameralar sensörler günümüzde artık kimyasal bir reaksyon sonucu renk alan filmler ve banyolarla elde edilen fotoğraf görüntülerinden insanları uzaklaştırdı. Bunu yadsımaya gerek bile yok çünkü artık film yok, buna ihtiyaç da yok hafıza kartları bunun yerine geçti çekiyorsunuz birdaha çekiyorsunuz display’de beğenene ya da hatalarınızı yok edene kadar çekiyorsunuz ve paylaşıyorsunuz. Film olmadığı gibi  bunu banyo edecek belki E6 banyosu bile bulunmayacak, hem ekonomik yönü hem zaman yönü bu teknoloji ile yeni ufuklar açtı.

Fotoğrafçılık yönünüz olduğu kadar insanı bir belgeselci hassasiyetinde yansıttığınız fotoğraflarınızı ve bu yöndeki çalışmalarınızı hayranlıkla izliyorum. Bunu nasıl başarıyorsunuz?

Fotoğrafı yaşamın bir yansıması ve bütününün parçaları gibi görüyorum, bir puzzle’ın parçaları gibi. İnsan, çevresinden yaşadığı bölüştüğü, çalıştığı ortamından ve o ortamın kendisine katkılarından soyutlanamaz, bunu bir fotoğrafik anlatım biçimi içinde sunmak estetiğin ışığın ve dengenin armonisinde yansıtmak ve belgelemek demektir. Bu bir andır ve bu da fotoğrafçının sanatına ve evrensel varoluşuna karşı sorumluluğu demektir.

Son olarak sormak istediğim; İstanbul ve Anadolu Sinagoglarının belgelenmesi yönünde bir çalışmanız olduğunu biliyorum ,bu çalışmanın da günümüzde bilinen, kullanılan ya da kullanılmayan sinagogların dokümantasyonu şeklinde olduğudur. Bu konuda kısaca bir bilgi verir misiniz?

Bu çalışmaya yaklaşık dört yıl önce başlanmış ve henüz ancak tamamlanmış çok uzun soluklu bir çalışma olmuştur. Gözlem Yayıncılığın talebi doğrultusunda ortaya atılmış bu proje muhtelif sponsorlarında destekleri alınarak hazırlanmıştır. İstanbul ve Anadolu’da bulunan tüm sinagoglarımız tek tek ele alınarak fotoğraflanmış, bazılarına defalarca gidilerek çalışma tamamlanmıştır. Hatta kapakta kullanmayı düşündüğüm bir fotoğrafın tekrar çekimi için yarın birkez daha bir fotoğraf için İzmir’e gideceğim. Bu çalışma aynı zamanda bir ekip çalışmasının sonucudur. Fotoğrafların çekimlerinde benim görevimin yanı sıra grafik dizaynda Joel İmamoğlu, metin yazılarında da Naim Güleryüz bulundular. Artık bu gerçekten uzun çabalar gerektiren projeyi tamamlamış bulunuyoruz ve ekim ayı içinde de bir sergi eşliğinde kitabın tanıtımının yapılmasını ve satışını planladık.

Bu güzel sohbetinize teşekkür etmeden eylül ayı içinde Lizbon da düzenlenecek olan Türk günü kapsamında  “Lizbon –İstanbul Fotoğrafları” serginiz hakkında bilgi verebilirmisiniz?

22 Eylül tarihinde Portekiz’de düzenlenecek olan Türk günü için Lizbon şehri ile İstanbul şehri fotoğraflarını bir sergi ortamında sunmayı planlıyoruz. Bu şehirlerin ortak yanlarını vurgulayan ortak tarihlerini geleneklerini insanını bir arada kucaklayacak bir sergi olacak.Büyükelçilik nezdinde düzenlenen etkinlik bir ay boyunca sürecek.