Fantastik komedi

Sürekli alkol tüketen, çöplükte yatıp kalkan, teke gibi kokan, kadınlara kötü davranan, bakımsız, sefilleri oynayan, hayatı kaymış Hancock tipik bir anti-kahraman. Doğaüstü güçlerini düşüncesizce kullandığı için çevresine faydadan çokzarar veren, halk tarafından sevilmeyen Hancock’un imajını, halkla ilişkiler uzmanı düzeltebilecek midir? Beklentileri yüksek tutmamak kaydıyla bu filmden keyif alabilirsiniz

Viktor APALAÇİ
16 Temmuz 2008 Çarşamba

Özgün konusuyla aksiyon ile komedi türlerini harmanlayan “Hancock’ tipik bir yaz eğlenceliği ...

“Hancock”, yarattığı hoş durumlarla izleyici oyalayan, karizmatik ve sevilen oyunculardan güç alan, türleri karıştıran, içinde barındırdığı mizahla benimsenmiş temalarla dalgasını geçen, izlendikten sonra hemen unutulan, yaz eğlenceliği filmlerine iyi örnek.

Kötülere karşı mücadele ederek insanlığa hizmet eden, Süperman, Batman, Örümcek Adam gibi, Hollywood’un temel karakterleri süper kahramanların maceralarını anlatan üstün yapımların gişe başarıları garantilidir.

“Hancock” bildiğimiz süper kahraman tarifine uymuyor. Sürekli alkol tüketen, çöplüklerde yatıp kalkan, teke gibi kokan, yoldan geçen kadınların popolarını elleyen, bakımsız, sefilleri oynayan, hayatı kaymış Hancock tam bir anti-kahramandır.

Sinirlidir, küfürbazdır, alaycıdır, sakardır, ayyaştır, alkoliktir, asosyaldir. Doğaüstü güçlerini kullanınca füze gibi havalanır, jetten hızlı uçar, trenlere omuz atıp, raydan çıkarır, kurşun geçirmeyen bedeni ile topa tüfeğe karşı direnir. Ancak bu gücünü düşüncesizce kullandığı için, yardıma koştuğu zamanlarda, çevresine faydadan çok zarar verir.

Yeteneklerini konuşturduğu, filmin açılış sekansında, soyguncuların bankada rehin tuttuğu rehineleri kurtardığını, ancak sakarlığı ve ölçüsüzlüğüyle geride büyük bir hasar bıraktığını görürüz.

Süpermanlığa soyunan sivri dilli ve sevimsiz Hancock’un, yardım ederken masum insanlara zarar verdiğine, yaşadığı Los Angeles halkının tepkisini ve öfkesini çektiğine tanık oluyoruz.

 

CHARLİZE THERON

HATIRINA İZLENİR

Süperkahramanların karizmasını yerle bir eden, hiç arkadaşı olmayan, kadınlarla ilişki kuramayan, halkı umursamayan Hancock, (Will Smith) bir halkla ilişkiler uzmanı olan Ray’ı (Jason Bateman) ölümden kurtarmasıyla hayatı değişir.

Ray, kurtarıcısının kamuoyu nezdinde iyi bir imaja sahip olması için, bütün hünerini ortaya koyar. Güzel ve seksi karısı Mary (Charlize Theron) Hancock’tan hoşlanmadığını belli etmesine rağmen, Ray’e destek verir.

İnsanlara kendini affettirmenin zor olacağını gören Hancock teslim olur ve hapse girer. Polise kök söktüren 3 azılı katille başa çıkması için kendisinden yardım istenir, başarılı olunca halkın gözünden yeniden değer kazanmaya başlar. Hapisten çıkınca Mary ile yakın bir ilişkiye girmesiyle olaylar başka bir kuluvara girer.

Mary’nin Ray’le evlenmeden önceki hayatı açığa çıkınca film sürprizli bir dönemece dalar. Bu sürpriz Charlize Theron bu sulu filmde ne arıyor diyenlere cevap olur. Karizmatik aktris filmin ikinci yarısını tek başına sürükler.

Süperman filmlerini hicveden senaryoyu, yönetmen Peter Berg düzgün bir sinematografiyle perdeye aktarmış. Komediyle aksiyon türlerini kaynaştıran filmde başarı fantastik komedi filmlerinin aranan aktörü Will Smith’ten beklenmiş.

Filmin özgün senaryosu, modern toplumlarda halkla ilişkilerin önemine ve yapay kahraman yaratma arzusuna dikkati çekiyor. Mesajını iletmede fazla becerikli davranmasa da, “Hancock” beklentileri yüksek tutmamak kaydıyla, hoşça vakit geçirtebilecek bir yaz eğlenceliği.