“İyi” müzik ve çirkin bir saldırı

Şubat ayında da nice güzel dinletiler ve değişik, çok yönlü, kısacası: “nitelik”li bir albüm bekliyor bizi...

-
4 Şubat 2009 Çarşamba

Geçtiğimiz ayın son on gününe kümeleşen nice kaçırılmaması gereken etkinliğe gidemedik, ne yazık ki – ne çığ gibi üzerimize gelen tiyatro galalarına, ne Rachlin/Golan’ın Beethoven sonatlarına ne de Akbank Oda’nın caz’a göz kırpan veya Borusan Filarmoni’nin opera dinletilerine – Paquito d’Rivera’nin konseri de cabası... Umarım, bu köşede tümüne değindiğim bu eşi değeri zor bulunan dinletilerin bir bölümüne siz gidebildiniz, değerli “nitelik...” arayıcıları – gün içinde yaşadığımız “gaflet ve delalet”ten birazcık da kurtulabilmek için...

Konser salonlarımızdan...

Öte yandan, Şubat ayında da bir kaç güzel dinleti bekliyor bizi... Kendi kişisel görüşüme göre, bunların en görkemlisi, 18 ve 19/2 akşamları (Caddebostan KM ve Lütfü Kırdar KS’nda) Borusan Filarmoni’nin Beethoven ve Korsakov konseridir. Yeni şefleri Sascha Goetzel’in yönetiminde, “Corolian” Uvertürü’nün ardından, bu dev bestecinin bence zirve yapıtlarından “Üçlü Konçerto”nun tadına varacağız – genç yeteneklerimiz Emre Elivar (piyano) ve Atilla Aldemir (keman) ile İngiliz dindaşımız, dünya çapındaki viyolonsel sanatçısı Natalie Clein tarafınca... Nikolay Rimski-Korsakov’un o doyum olmaz “Şehrazat” senfonik süitini ise bazılarınız TV’deki “1001 Gece” dizisinden anımsayabilir – işte, şimdi karşınıza aslı geliyor..!!!

Bu konserden tam bir hafta sonra, 25 ve 26/2’de (CKM ve bu kez CRR-KS’nda) Cem Mansur yönetimindeki Akbank Oda Orkestrası’nı dinleyebilirsiniz... “Her konserin bir öyküsü var” dizisinde bu kez “Boyama Kitabı” adı altında, görsel sanatlar ve müziğin karşılıklı etkileşimi hakkında konuşacak Cem kardeşimiz, konser başlamadan... Ardından İngiliz besteci Frederick Delius’un “İki Suluboya”sı, Benjamin Britten’in yeni keşfedilen gençlik eseri “İki Portre” ve Fransız müziğinin zerafet ustası Jean Françaix’nin, büyük ressam Renoir’ın çocuk resimlerinden esinlenen müziğini dinleyeceğiz. Günümüzün en etkileyici keman virtüozlarından, konuk Alexander Markov ise, C.W. Gluck, B.Marcello, T.Vitali ile “keman şeytanları” Sarasate ve Paganini’nin yapıtlarından seçmeler sunacak...

“Keman” demişken, bu aletin genç virtüozlarından, Hollandalı Clara Leurs, sevgili Evin İlyasoğlu’nun B.Ü. Albert Long Hall’da düzenlediği klasik müzik konserleri çerçevesinde 25/2 akşamı, Ender Sakpınar yönetimindeki Novi Sad Oda Orkestrası’nın eşliğinde Vivaldi ile Astor Piazzola’nın “4 Mevsim” konçertolarını “Sekiz Mevsim” adı altında sunuyor – kentimizin akustiği en iyi konser salonuna (belki de ilk kez) gitmeniz için güzel bir fırsat… (bilgi için: www.evinilyasoglu.com/)

“İyi haber alan kaynaklar”dan öğrendiğim kadarıyla, CRR Konser Salonu Şubat’ın ikinci yarısında tekrar “çalışmaya” başlayacakmış – birazcık sabır, ve şimdilik İş-Sanat’a devam, değerli “nitelik…”severler! Bilmem, 4 Şubat Yo-Yo Ma resitali için biletleriniz var mıydı; ben gidemedim… Bu Cumartesi akşamı ise Prag Filarmoni Orkestrası’ndan Mendelssohn (“Die schöne Melusine” ve 4.Senfoni) ile Brahms’ın Keman Konçerto’sunu dinleyebilirsiniz. Aynı yerde gençler için 12/2’de Bonnie Tyler, 26/2’de ise Bad Plus caz grubu yer alıyor – çocuklarınıza ise batı sanat müziğini sevdirmek isterseniz, 22/2 Pazar saat 15’de sevilgen tiyatro sanatçısı Mehmet Ali Alabora ile piyanist Emir Gamsızoğlu’nu dinlemeye gidin: “Klasik müzik deyince aklınıza ilk ne geliyor? Bizim aklımıza muhabbet geliyor, güzel zaman geçirmek geliyor, eğlence geliyor. Çünkü biz yıllardır klasik müzik sayesinde çok eğlendik. Bu eğlencemizi Türkiye’nin birçok yerindeki arkadaşlarımızla da paylaştık… Şimdi sizleri de klasik müzikle keyifli zaman geçirmeye davet ediyoruz. Birlikte müzik dinlemeye, sohbet etmeye, müzisyen arkadaşlarımızla tanışmaya çağırıyoruz.” Ben de derim ki, siz de çocuklarınızı, torunlarınızı alın, katılın bu birlikteliğe..!

Bir albüm ve bir saldırı…

Yeni bir albüm çıkıyor!! Hem de, iki yıldır beklediğim bir albüm! Bu köşeyi benimle bir süredir paylaşıyorsanız, sizin de yabancı olmadığınız – ve sizin de seveceğinizi umduğum bir albüm;  belki de konusunda bir ilk..! İsrailli perküsyon sanatçısı Yinon Muallem’i, bundan yedi yıl önce İstanbul’a geldiğinden bu yana izlerim – daha 24 Ekim akşamı Yapı Kredi Kültür Merkezi Sermet Çifter Salonu’nda “Ortadoğu’dan Vurmalı Çalgılar” başlıklı söyleşi/dinletisinden başlamak üzere, bugüne dek değişik formasyonlardaki çalışma ve albümlerini Şalom okuyucularına tanıtmıştım... Bundan öte, bakın 3 Ağustos 2005 tarihinde burada ne yazmışım: “Yaz gecelerinde, en çok sevdiğiniz kişi ile diyelim baş başa balkonda oturuyorsunuz... Sıcak ve yorucu bir günün ardından, kulağınızı ve ruhunuzu okşayan bir müzik dinlemek geliyor içinizden. Ne çalsanız? İşte, ülkemizin ender ve dünyanın sayılı arp sanatçılarından Şirin Pancaroğlu’nun özenle hazırlayıp piyasaya yeni çıkardığı son albümü “Barokarp”ı, sadece böyle geceler için değil, bu güzel müzik aletini usta ellerden dinlemek isteyen her müziksevere candan-gönülden öneririm...” İşte, benim gibi bu sanatçının bir albümünü dinlemiş olan Yinon, bir gün ders verdiği Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuarı’ndaki odasının kapısını “çat” diye vurur ve birlikte müzik yapmayı önerir! Şirin ise eskiden beri perküsyon ile çalmayı düşündüğünden, bu sıradışı buluşmayı deneyimlemek istedi – ve bu ilginç işbirliği başladı... Pancaroğlu/Muallem ikilisini bundan neredeyse üç yıl önce CRR-KS’ndaki bir konserlerinde dinlediğimde, hemen bir albüm çalışmasına girmelerini önermiştim – ve işte bu yapım şimdi elimize geliyor, 12 Şubat günü yapılacak tanıtım dinletisi ile piyasaya çıkacak... “Telveten” adının da çok yakıştığı albümde, barok yapıtlardan Arjantin tangosu ve İspanyol klasik müziğine; Muallem’in özgün bestelerinden Türk halk ezgileri ve Azeri müziğine kadar uzanan geniş bir yelpazedeki farklı türlerden seçilmiş zengin bir repertuvar bulacaksınız... Bir yandan çağdaş İspanyol besteci Isaac Albéniz’in “Malaguena”sı, beri yandan 18. yüzyılda yaşamış vatandaşı Mateo Antonio Pérez de Albéniz’in (size – gene TV’den! – hiç yabancı gelmeyecek) Re Majör Sonatı, derken Anadolu menşeli zaman ötesi “Kervan” ve “Efsaneyim” ezgileri ile Yinon’un “Minör Çeşitlemeleri” – dahası, “Life is Beautiful” filminin Nicola Piovani imzalı, hem tatlı hem de acıklı teması... Bu köşeyi zevkle okuyan herkes, bu albümü beğenecektir – bundan hiç kuşkum yok..!!

Son olarak ise, hiç beğenmeyeceğiniz bir konuya parmak basmak durumundayım... Daha çok magazin türü haberler yazan Aykut Işıklar, geçenlerde “Bugün” gazetesindeki köşesinde tiyatro sanatçısı Nedim Saban’a, ağırlıklı olarak dini/etnik kökenini hedef alan, son derece çirkin bazı itham ve yakıştırmalarda bulunmuş. Bu “talihsiz”den çok öte yazıyı burada alıntılamak istemiyorum – ancak şunu sevinerek belirtebiliyorum ki, gerek tiyatro, gerekse erkin basın çevreleri çok geçmeden Saban’ın arkasında yer aldığını çeşitli bildiri ve beyanlarda dile getirdi. “Cumhuriyet”deki köşesinde Zeynep Oral şöyle diyor, örneğin:  “Yine tiyatroya ilişkin bir olay, bu kez başka bir meslek alanında densizliği, cehaleti, pespayeliği, aşağılığı ortaya koyuyordu. Ne acı ki, o meslek alanı, benim mesleğim, gazetecilik alanıydı. Nedim Saban’ın tiyatro sanatına verdiği sonsuz emeği, çabayı çok iyi biliyorum. Bir gazetenin magazin yazarı onun yahudi oluşunu gündeme getirerek, tam bir ırkçılık örneği sergilerken, aslında Nedim Saban’ı değil, kendisini aşağılıyordu.”

Üyesi bulunduğum Tiyatro Eleştirmenleri Birliği, Işıklar’ı Basın Konseyi’nde şikâyet etmiş, başka kuruluşlar ise Işıklar’ın özür dilemesini talep etmiştir. Bu arada, nice oyunlarını zevkle izlediğimiz ve “Perde Aralığından” okurlarına da yabancı olmayan değerli yazar Tuncer Cücenoğlu, “Nedim Saban’a yapılan ırkcı saldırıyı kınamak icin” asağıdaki bildiriyi hazırlayıp e-posta ile tüm dostlarına gönderdi: “Biz aşağıda imzası olanlar, tiyatro sanatçısı Nedim Saban ile ilgili olarak Bugün gazetesi yazarı Aykut Işıklar’ın 16 Ocak günkü köşesinde yayımladığı tam anlamıyla ırkçılık kokan yazısını şiddetle kınıyor; bu konuda Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Türkiye Merkezi’nin bildirilerindeki görüşe tam anlamıyla katılıyor; anılan Birliğin ilgili kurumlar nezdindeki şikâyetlerini desteklerken, TC vatandaşı olan hiç kimsenin etnik kökeninden dolayı aşağılanamayacağı cihetle, anılan magazin yazarını tüm ulustan özür dilemeye davet ediyoruz.”  

Her alanda “nitelik...”e düşkün olan değerli okurlarımızdan bu bildirinin altına imzasını koymak isteyen varsa, [email protected] veya [email protected] adreslerine teyid e-postası gönderebilirler...