Sevgili İzmir Beni Tanı

İzmir Yahudi cemaati üyelerinden Sara Pardo “Sevgili İzmir Beni Tanı, Dünden Yarına İzmir Yahudileri” kitabıyla bu yıl İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği ‘Tarihe Saygı Yerel Koruma Ödülleri’nden biri olan ‘Tarihsel Çevre ve Kültür Varlıklarını Koruma’ dalında ödüle layık görüldü. İzmir ziyaretim sırasında Sara Pardo ile görüşmesem olmazdı…

Ester YANNİER Toplum 0 yorum
14 Ocak 2009 Çarşamba

1940 İzmir doğumlu olan Sara Pardo’nun annesi İzmir kökenli, babası ise 1922’de babası Manisa’dan İzmir’e göç etmiş ve burada evlenmiş. Pardo, dört kardeşin en küçüğü. Amerikan Kız Koleji’nde okurken Jaki Pardo ile  nişanlanan yazar, mezun olunca da hemen evlenmiş. Bir erkek bir kız çocuğu, üç torunu  var… 

1961 yılında oğlunum doğumunun hemen sonrasında, sigortacılık işi yapan Jaki Pardo, eşine turizm işi yapacaklarını açıklamış.

Hikayenin devamını Sara Pardo şöyle aktarıyor: “O yıllarda turizmcilik, hiç gelişmemişti. Ne yapacağını sorduğumda; “Buraya yakın Kuşadası diye bir yer varmış oraya bir gemi gelecekmiş, ben de acenteliği yapacağım. Yanaştıracağım vesaire…” dedi. Kuşadası’nın yerini dahi bilmiyoruz… Haritadan bulduk, gittik baktık, ne iskele var ne servis verebilecek bir yer. Oğlum dokuz aylıkken bir arkadaşım rehberlik kurslarına yazılacağını söyledi ve bana da teklif etti. Önce aklım yatmadıysa da beraber gittik. Arkadaşımın sayesinde eğitim aldım. 1962 yılından beri de rehberim. Yani İzmir’in en eski rehberlerinden biriyim diyebilirim. 40 sene hiç durmadan vapurlarla gelen turistlere rehberlik yaptım. İngilizce ve İspanyolca biliyorum. 2000 yılında çalışma hayatımı sonlandırdım. Araştırmacı ruhu var bende… Rehberken de öyleydim. Tarihi, sanatı, insanları çok severim… Çok güzel dostluklar kurduk. İzmir turizm camiasında, bizi anne baba gibi bilirler… Bıraktığımız zaman çok üzüldüler.  1992’de 500 yıl kutlamaları olacağı zaman, benim ve rehber arkadaşlarımın buradaki sinagoglardan varlıklarından, hatta yerlerinden bile haberimiz yoktu. O denli bilgisizdik. Araştırma amaçlı bir çok kitap okurken, önce  Tora okumam gerektiğine inandım. O yıllarda günümüzde  yıkık olan birçok sinagog ayaktaydı, onları ziyaret ettim. Bunları yaparken  de edindiğim bilgileri hep yazdım. Akabinde konuya ilgi duyan arkadaşlarıma seminerler vermeye başladım. “Sevgili İzmir Beni Tanı” kitabımdan önce araştırmalarım sırasında edindiğim bilgileri içeren ancak basılmamış bir kitabım daha var.

 Rehberliği bıraktıktan sonra yapmayı hedeflediğim projelerimden bir tanesi olan  eski Kemeraltı’nı anlatan bir kitap yazmak düşüncemi hayata geçirmek istedim.  Kemeraltı’nı çok güzel gezdirir, çok güzel anlatırım. O işin ustasıyım, her vaktim olduğunda tüm kenar köşe mahalle gezerim. İzmir Yahudilerini anlatabileceğim  “Sevgili İzmir Beni Tanı  Dünden Yarın İzmir Yahudileri”  kitabıma öncelik tanıdım. Yazarken bir çok kaynak kitaba başvurdum,  hayli yorucu bir çalışma olduysa da beni çok mutlu eden bir sonuç ortaya çıktı. Amacım İzmir Yahudilerini merak edenlerin tüm bilgileri kompakt bir şekilde bulacakları bir kitap hazırlamaktı. En iyi  kağıda, en güzel fotoğraflarla, her haliyle en mükemmeli vermek istedim. Her ailede bulunması gereken arşiv niteliğinde bir kitap. İlk baskısı tükendi, şimdi İngilizce tercümesi yapılıyor. Kitabımı Yusuf Tuvi ve İzzet Keribar’ın  resimleriyle zenginleştirdim.

Kitabın hazırlanması ne kadar sürdü?

Yaklaşık iki yılımı aldı. Bütün malzeme el yazısıyla elimdeydi ancak teknolojiyle aram iyi değil. Bilgisayar ortamında geçmesi süresi de zaman kaybına neden oldu.

Başlıktan başlayalım neden “Sevgili İzmir”?

Çünkü İzmir’i çok seviyorum. Benim için İzmir gibi başka bir şehir daha yok.   Müslüman’ı, Hıristiyan’ı ve Yahudi’si ile İzmir bizi tanısın, hissiyatımızla, bağlılığımızla... “Sevgili  İzmir” çünkü  şehre karşı sevgimi de aktarmak istedim. Kitabımın ayrıca bir turizm rehberi tadında da olmasını istiyordum. İzmir hak etmediği kadar geri kaldı, şehrimin gelişmesini istiyorum. “Yazmakla ne olacak?” dememek lazım, insanlar bir uyanışta... Kitabım çok kapı açtı. Örneğin; World Monument Found tarafından Havra Sokak’ta bulunan, tevası ortada olan sinagogların dünya mirası olarak kabul edilmesi, küçük bir bağışta bulunması da cemaati harekete geçirdi, restorasyonları böylelikle hayata geçirildi. Her hafta yurt dışından gelen gemilerdeki turistler bu mekanları geziyorlar.

Burada Prag’daki gibi dört sinagog bitişik. Burada bir müze yapabilirsek çok güzel olur.

Okurlar kitapta ne bulacaklar?

Kitapta kısaca Türkiye Yahudilerini anlattıktan sonra, İzmir’i anlattım. Sentez yaptım. Müziğimizi, yemeklerimizi, giysilerimizi, kültür mirası sinagoglarımız, hastane ve en sonda da kitaplarımız ve gazetecilik. Bulduğum her şeyi sıraladım. En sonda da günümüz İzmir Cemaati’ni yazdım, birkaç tane de fotoğraf koydum. Bugünkü cemaati anlatmam bir başlangıç olmasını dilediğimi de ifade ettim. Birileri bunu sürdürsün istiyorum. Dünden yarına getirdim. Yarın ne olacak belki Yahudi Cemaati kalmayacak.

 Bu nedenle de “Dünden Yarına İzmir Cemaati” diye başlık kullandım…

İzmir Belediyesi’nce düzenlenen yarışmaya nasıl katıldınız?

Yaz aylarında İzmir Belediyesi’nce yazarları cesaretlendirmek için verdiği ödülle ilgili bir haber okudum. Önce, İzmir Yahudi Cemaati olarak köklü bir cemaat olarak  sesimizi duyurmayı; bireylerin cemaatimizle gurur duymalarını istedim; en son da kitabımı atfettiğim çocuklarım ve torunlarımın gurur duymalarını istedim.

Yarının İzmir Cemaati’ni nasıl görüyorsunuz?

Çok acıklı… Herkes gelecekte İzmir Yahudi Cemaati’nin olmayacağını söylüyor. Bir çok genç İzmir’den ayrılıyor.

Sara Pardo ile çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Anlatacak o denli derin bilgisi var ki dinlerken de büyük bir keyif alıyorsunuz. Öncelikle  “Sevgili İzmir Beni Tanı, Dünden Yarına İzmir Yahudileri” kitabını edinin, sonra da yolunuz İzmir’e düşerse cemaatle irtibata geçin,  Sevgili İzmir’i bir de ondan dinleyin…

1 Yorum