İsrail’in Gazze’de uyguladığı askeri harekât bir terör müdür değil midir?
İsrail’in Gazze’de giriştiği operasyonun gerekçesi şu anda Filistin’de hükümeti elinde tutan Hamas’ın İsrail’e yönelik bombalama eylemleridir.
Hamas’ın yaptıkları terör müdür değil midir? Hamas’ın, Gazze’den İsrail’e yolladığı füzelerin, bombalamaların gerekçesi ise İsrail’in uzunca bir süredir Gazze’ye uyguladığı ambargodur.
İsrail’in yaptığı bir devlet terörüdür. Hamas’ın yaptığı da örgüt terörüdür. Her ikisinin gerekçesi de kendi halkını korumak, onların huzur içinde yaşamasını sağlamaktır.
Ortada bir tablo var: İsrail’in uyguladığı devlet terörü şimdiye kadar Filistin’den İsrail’e yönelen terör eylemlerini engelleyemediği gibi, Filistin içinde şiddet yanlısı eğilimi güçlendirdi.
Aynı tahlili Filistin tarafı için de yapabiliriz. Hamas’ın İsrail’e yönelik uyguladığı terör eylemleri İsrail’in çözüme yatkın bir hale gelmesini sağlamak yerine İsrail içindeki ‘şahin’leri güçlendirdi.
***
İki taraf arasında bir eşit ilişki var mı? Tabii ki yok. Çünkü İsrail, başta ABD olmak üzere Batı’nın desteğini arkasına aldığı gibi, büyük mali olanaklarıyla ve devlet egemenliğiyle Filistinliler üzerinde bir hegemonyaya sahip.
İsrail, istemediği zaman Filistinlilerin yaşadığı bölgeleri tamamen abluka altına alabiliyor, istediği an Filistinlilerin dünyayla ilişkisini kesebiliyor. Nitekim, uzun süreden beri Gazze’ye uyguladığı ambargo nede-niyle bu bölge büyük bir yokluk ve çaresizlik içinde.
Bu nedenle İsrail ile Filistinliler arasındaki ilişkide üstünlük ve ezicilik İsraillilerin elinde. Bu üstünlüğü İsrail’i yöneten güçler acımasız şekilde kullandılar. Filistinlileri dünyadan tecrit ettiler, kötü yaşam koşullarına mahkûm ettiler.
Bu nedenle sorunun çözümünde önce Filistinlilerin yaşadığı kötü koşulları yaratan İsrail’in Filistinlileri çoğunluğunu ikna edecek olumlu adımları atması gerekiyor. Bunu Hamas’ın uyguladığı şiddete rağmen yapması gerekiyor.
Hamas’ın Filistinliler üzerinde bu kadar etkili olmasına yol açan en büyük neden başta İsrail olmak üzere Batı’nın Filistin’de yaşanan drama seyirci kalması ve bu halkı çözümsüzlüğe mahkûm etmesidir.
***
İsrail’in şu anda sürdürdüğü kara harekatını en iyi anlayacak durumda olan biziz. İsrail, Hamas’ı, bu yolla toptan susturmayı hedefliyor. Bu mümkün mü? Bunu mümkün kılacak tek yol Gazze’yi toptan Filistinlilerden arındırmaktır. Aslında bu yol da denendi. Filistinliler birçok kez toptan yerlerinden yurtlarından sökülüp atıldılar.
Hâlâ yersiz yurtsuz hayata tutunmaya çalışan milyonlarca Filistinli Ortadoğu’nun birçok bölgesine yayılmış durumdalar. İsrail’in onları yurtsuzlaştırarak ne elde ettiğini yaşadığımız 60 yıl içinde defalarca test etme imkânını bulduk. Sonuç ortada.
Hamas, Filistinli gruplar içinde, tarihi olarak en yenilerden ve en şiddet yanlısı olanlardan birisi olarak adım adım güçlendi ve çoğunluğu elde etti.
İki yıl kadar önce uzun bir gezi yaptığımız İsrail’de bu ülkeyi yöneten anlayışın Hamas-El Fetih gerginliğindeki tutumlarına tanık olduk. Onlar Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas(Ebu Mazen)’ı ciddiye almaz bir tutum içindeydiler. ‘Onun bir etkisi yok ki’ diyorlardı.
Halbuki El-Fetih’in Filistinliler içindeki gücünün zayıflamasının koşullarını, El-Fetih’i yok etmeye çalışan İsrailliler hazırlamışlardı. Onları etkisiz hale getirdikten sonra dünyaya dönüp, ‘Bakın karşımızda terörist bir örgüt olan Hamas var’ diyorlar ve kendi şiddet siyasetlerine gerekçe gösteriyorlardı. Şimdi de bunu yapıyorlar.
Terör nereden gelirse gelsin, insanlığa zarar veriyor. Terör, hangi kutsal gerekçeye dayanırsa dayansın, vahşet ve acımasızlık üretiyor.
Dünyanın güçlüleri büyük ölçüde İsrail’in Filistinlilere uyguladığı ‘devlet terörü’nü görmezden gelmeyi tercih ediyorlar. Buna İslam dünyası haklı olarak öfke duyuyor ve tepki gösteriyor.
Ancak İslam dünyasının da din adına yapılan ve masum insanları hedef alan şiddete ve teröre karşı durması gerekmiyor mu? Son olaylar nedeniyle bazı İslamcı çevrelerde yükselen geleneksel Yahudi düşmanlığı dikkat çekici...
Kimsenin teröristi birbirinden daha iyi değildir...
Oral ÇALIŞLAR
Radikal, 6 Ocak 2009
