Kavramlar yarışıyor, İsrail seçime gidiyor

Politik arena değişirken, İsrail kimi seçmeye hazırlanıyor? Onlarınki birbirine tamamen benzeyen partilerin yarışı değil. Önemli konularda ak ve kara diyenlerin çarpışması. Sonuçta her zamanki gibi herkes belli bir oranda Knesset’te temsil edilecek. Ama çoğunluk kim olacak henüz kestirmek mümkün değil

Elda SEVEVİ Diğer
7 Ocak 2009 Çarşamba

Arap-Yahudi partisi Hadaş Genel Sekreteri Ayman Auda devletin Yahudi sembollere sahip olması gerekliliğini kabul ediyor, ama Arap sembollerin de olması gerektiğini düşünüyor. Fikirleri İslami hareketten farklı. Solun bu şekilde devam etmesi durumunda yok olabileceğini düşünüyor.

Öte yandan araştırmalar lider iki partinin yarışını ortaya koyuyor. Bay ‘Değişti mi acaba Netanyahu’  Bayan ‘Uygun mudur sizce Tzipi Livni’ye karşı. Hadaş için hedef şimdilik dört iskemle

Knesset seçimlerine kısa bir süre kala, Arap-Yahudi partisi Hadaş yerel seçimlerden büyük bir güç alarak ilerliyor. Adaylarının on beş yerel konseyi kazanmalarının yanı sıra, ulusal marş ve bayrağa saygısızlıkla suçlanan Knesset solcu üyesi Dov Khenin bile İsraillilerin kalesi Tel Aviv’de büyük bir başarı kazandı. Hadaş Genel Sekreteri Ayman Auda eskiye oranla İsrail halkının daha açık görüşlü olmaya başladığını düşünüyor.

‘Tarihi savaşlar, bizim gibi “Arap-Yahudi el ele” yolunu seçenlerin sonunda kazandığını ortaya koyuyor’ diyor. Auda, ideal yaklaşımın Knesset seçimlerine iki listeyle girmek olacağını düşünüyor. Birinin merkezinde Hadaş ile vatansever, gelişimci, sosyal, diğerinin merkezinde İslami hareket, vatanseverlik ve gelenekçi düşünce. Bu iki liste ile Arap seçmenin nasıl bir toplum arayışı içinde olduğunu belirleyeceğini düşünüyor: aydın ve ilerici mi yoksa gelenekçi mi? Auda, Hadaş’ın sol parti Tarabut’un da katılımı ile Knesset’te dört iskemle kazanmasını bekliyor. ‘Sol sarsıldığı zaman, biz tek gerçek alternatif olarak ortaya çıkıyoruz’ diyor.  Auda Arap partiler arasında temel düşünce farklılıkları olduğunu dile getiriyor. Birleşmiş Arap Listesi Ta’al partisi ve Knesset üyesi Abas Zkoor’un Filistinlilerin sorunları hakkında konuşmamaları gerektiğini savunduğunu, Hadaş’ın ise bu konuyu masaya yatırmayı hakkı ve görevi olarak gördüğünü vurguluyor. İslami hareket için, Auda, hem sosyal hem de kadınların statüsü açısından ciddi yaklaşım farklılıkları olduğunu belirtiyor.

Yahudiler farklı bir hikâye anlatırdı

34 yaşındaki Auda, Hadaş üyeleri tarafından yıllardır hareketsiz duran parti ofislerini canlandıran ve bir devrim gerçekleştirmeyi başaran kişi olarak görülüyor. Geçtiğimiz ay Auda, partinin 67 ofisinin tamamını ziyaret etti ve partinin tüm üyelerinin gerçek anlamda yanlarında olduğunu ortaya koydu.

Hayfa’da doğan ve Hadaş’ı destekleyen bir ailenin yanında büyüyen Auda sınıfta, öğrenci konseyinde ve şehir konseyinde aktif rol aldı. Büyüdüğü evin seçimler sırasında nasıl bir Hadaş merkezine döndüğünü hatırlıyor ve ekliyor ‘İnsanın içine doğduğu bazı şeyler vardır. Ben çok küçük yaştan politika soludum’

Birlikte yaşanan bir şehirde büyüyen bir insan olarak, daha küçük yaştan tek bir doğru olmadığı gerçeğini öğrendiğini belirtiyor. Beraber futbol oynadığı Yahudi çocuklar, 1956 ve 1973 savaşlarını nasıl kazandıklarını anlatırken, diğer yandan Auda kendilerinin kazandığını bildiğini söylüyor. "Her zaman kendime neden benim bildiğimden farklı detaylar bildiklerini ve hikâyeyi neden benim bildiğimden farklı anlattıklarını sormuşumdur. İşte bu yüzden Hadaş’a katılmaya karar verdim. Burada konumuz Yahudilere karşı Araplar değil. Biz birlikte yaşamanın bir yolunu arıyoruz ve bunun karmaşık olduğu bir sır değil. Şu anda Hayfa’da bir kafede oturup Arapça konuşsak kimse bize dönüp bakmaz. Burada çoğunlukla Aşkenaz Yahudileri oturuyor ve bizi kabul ediyorlar. Doğulu etnik gruplardan gelenler bizden uzak durmayı tercih ediyor. Fakat her şey bir eşitliğe ulaşıyor. Mahallemizde hamal mı olmak istiyorsun? İş veririz fazlasını istemeyiz şeklinde davranıyorlar.’ ‘Arapların da farklı olduğunu düşünmüyorum. Büyükbabam ve arkadaşları Abdül Nasır’ı dinler, ellerini keyifle ovuşturur, kazanmasını isterler, ertesi gün Yahudilerin yanına gidip ‘Çalışmak istiyoruz’ derlerdi’ Auda şu andaki durumun tek suçlusunun ‘işgal’ olduğunu düşünüyor

Hadaş’ın hiçbir zaman hükümetin bir parçası olma şansının olmadığını söylüyor.  Daha önceki yıllarda bu fikri biraz daha ileri götüren Ayman Auda, Hizbullah’ın İsrail’li Arapların düşmanı olmadığını, asıl düşmanın ‘İsrail işgali’ olduğunu belirtmişti. İşgal olarak nitelendirdiği -yerleşimin sona ermesinin- bir barış ve iyimserlik ortamı yaratacağını, birlikte yaşam ve ekonomik refahın da bu his ile geleceğini düşünüyor. Her şey bir yana iki halkın sıcaklık ve birlikte yaşamı aradığını düşünüyorum diyor. Sayısal olarak bir azınlığı temsil etse de, İsrail topraklarına ait olduğunu hissediyor. "Sokaklarda, bayrakta veya marşta Yahudi öğelerin olması ile ilgili sorunum yok, fakat sadece Yahudi olmamalı. Devletin yapısı iki halkı da temsil etmeli." 

Avukat olan Auda, 2000 yılında polis çatışmasında ölen Asil Asala’nın kardeşi ile evli. Eşinin ailesi asla Hadaş üyesi olmamış, aile yemekleri sert tartışmalara sahne oluyor. "Kendi aramızdaki farklılıklara saygım var ve inanın bana karımın seçimlerde hangi partiye oy verdiğini bilmiyorum" diyor.

İsrail’in politik haritasını analiz ederken, açık bir tablo ortaya koyuyor. İşçi Partisi ve merkez partilerin gerçek barış veya iyimserlik için bir alternatif ortaya koyamadıklarını düşünüyor. ‘Barış sürecine âşık oldular, barışın kendisine değil’ sözleriyle düşüncesini vurguluyor. Sağın, tam olarak ne istediğini bildiğini, net bir tonda kendini ifade ettiğini, bu nedenle de giderek güçlendiğini belirtiyor. ‘Sol uyanıp açık bir yolda ilerleyemiyor –sonunda yok olacak. İnsanlar ne sunduğunu bilen partilerin arayışı içerisindeler, sallantıda olan bir parti istemiyorlar’. Auda gelecek seçimlerden sonra İsrail’in zayıf ve tehlikeli bir hükümete sahip olacağını, iki yıl içinde İsrail’in tekrar seçime gideceğini düşünüyor.Bay ‘değişti mi acaba’ 

Bayan ‘uygun mudur’a karşı

Arap-Yahudi partileri fikirlerini ortaya koyarken, Likud ve Kadima arasındaki yarışı iki büyük soru işareti ile ifade etmek mümkün. Bay ‘Değişti mi acaba’  Bayan ‘uygun mudur’a karşı. Seçmenlerin 10 Şubat’ta karşı karşıya kalacakları dilemma budur aslında. Sorular aynı zamanda iki partinin farklı seçim stratejilerini de ortaya koyuyor.

Araştırmalar, Tzipi Livni’nin daha çok karakter açısından sorgulandığını vurguluyor. Livni, Netanyahu’nun güvenlik ve ekonomi konusunda daha bilgili algılanması ile yarışacak gibi gözüküyor.  Güçlü yanlarından faydalanabilmek için, Livni’nin kendisini vurgulaması, Netanyahu’nun ise geçmişteki görevlerini ve tecrübesini ön plana çıkarması gerekecek.

Livni’nin kampanya posterleri ‘Ülke için ne iyi?’ sloganını taşırken, aslında diğer aday bu ülkenin ihtiyaç duyduğu yönetici değil mesajını veriyor. Kendisinin başbakanlığa uygunluğuna yönelik soru işaretlerini ise Livni şu andaki devlet bakanlığı ve lider görevlerini ön plana çıkartarak yanıtlamaya çalışıyor.  Filistinliler ile müzakereye destek, yeni gelen Obama yönetimine uyumlu bir geçiş sağlayacak iken, karşıt görüşteki Netanyahu’nun ABD Başkanı ile çatışma içine girebileceği düşünülüyor.

Netanyahu ise kampanyanın başlangıcından itibaren rakibi yokmuş gibi davrandı. Livni’yi kendi liginde görmedi bir başka deyişle.  Finans Bakanlığında işleri halleden reformist imajını ve Gazze’den çekilmenin Aşkelon’a füzeler yağdıracağı yönündeki öngörülü açıklamalarını da arkasına alarak pozisyonunu güçlendirdi, diplomasi, ekonomi, eğitim ve kanun ile ilgili planlarını açıkladı. Sorunlu karakter yapısı ile ilgili gelebilecek soruları bertaraf etmek için Netanyahu yeniden Likud’a dönen iki çok yakın çalışma arkadaşlarını öne sürüyor: Dan Meridor ve Benny Begin. Netanyahu’ya çok yakın ve geçmişte onun davranışları nedeni ile ayrılmış bu iki parti yöneticisinin geri dönüşü gerçekten değişti mesajını pekiştiriyor. Her şey bir yana, Netanyahu’nun nasıl olduğunu onlardan daha iyi kim bilebilir ki?

Adaylar sürekli ‘değişim’i vurguluyorlar. Söylemler özellikle ABD Başkanı Barack Obama’nın değişimin sembolu haline gelerek Beyaz Saray’a yükselmesi ile daha da arttı. Fakat hem Livni hem de Netanyahu bu söylemlerini halka satmakta zorlanacak gibi gözüküyorlar.

Netanyahu olgunlaştı, Ariel Şaron ve Ehud Olmert’ten diğer politikacılara da ilgi göstermesi gerektiğini öğrendi, onları dinlemeye vakit ayırması gerektiğini fark etti.  Davranışını yumuşattı, fakat aynı cümleleri kullanmaya devam ediyor. Anlaşılan, değişen tek şey -halkın onu dinleme arzusu- ilgi çekiyor. Yeni bir şey sunmamasına rağmen, aynı dersi yeni bir öğretmenle tekrar okumaya hazır bir öğrenci gibi algılanıyor ve bu durum seçmenin hoşuna gidiyor.

Livni öte yandan, aile geleneğine karşı durmayı başararak, ‘Ürdün nehrinin iki kıyısı da bizim’ söyleminden, ‘Filistinliler ile toprağı paylaşmaya hazırız’ fikrini destekler konuma geldi. Fakat başbakanlık için adaylığı ve bakan olarak görevine devam edecek olması değişimden çok şu andaki durumun sürekliliğini temsil ediyor. Kendini Olmert’ten uzak tutmaya çalışsa da, Kadima’nın Knesset adayları mevcut kişilerden oluşuyor, devrimci yeni bir gruptan değil. Bu gerçek Livni’nin taze kan söylemlerini çıkmaza sokan önemli bir nokta.

Partilerin kaderlerinin birbirlerine bağlı olduğu gerçeğine dayanarak, seçim günü yaklaştıkça soru işaretlerinin ünlemlere dönüşeceği kestirmek mümkün. Tartışma; Livni’nin kamuoyuna ‘Netanyahu kimdir’ hatırlatmaları ile Netanyahu’nun ‘Livni, yozlaşmış, başarısız Kadima çetesinin üzerindeki beyaz örtüdür sadece’ söylemleri etrafında odaklanacak gibi gözüküyor. Gelecek günler sertleşen söylemlere ve yoldan çıkmış iddialara sahne olabilir. Sonuçta kamuoyuna Netanyahu’nun değişmediğini veya Livni’nin yeterli uygunluğa sahip olmadığını bir tek onların söylemleri ispatlayabilir. Tabloya eklenen Gazze operasyonlarına yaklaşımlar da kamuoyunu etkileyecek önemli noktalar arasında. Şu ana kadar tüm partiler güvenlik önceliklerine ve operasyona tam destek verir konumdalar.

Mevcut şartlar altında kazanan, kampanyasını disiplin içinde yöneten, susmayı bilen ve problemli kişileri partisinden uzak tutabilen olacaktır. Kampanya yöneticileri ve imaj danışmanlarının işi, rakip ne kadar saldırsa da, adayları sakin tutmayı başarmak olacak gibi gözüküyor.