Yeni Başkan’ın elektronik posta kutusundan bir başka e-posta
Kime: [email protected]
Konu: İsrail-Filistin
Sayın Yeni Başkan, talep edildiği üzere, görevi devralmanızdan önce üzerinde kafa yormanız gereken büyük meselelerden bir tanesi hakkındaki düşüncelerimiz. İsrail-Filistin konusunda büyük bir stratejik karar almanız gerekir, üstelik kısa zamanda.
Büyük soru şudur: Bu anlaşmazlığı bitirmek mi istiyorsunuz yoksa bastırmak mı? Bitirmek istemek yönündeki argümanlar aşikârdır. Filistin meselesi diplomasimizi karıştırıyor: Müslüman müttefiklerimizden ne zaman bir yardım istesek bize İsrail’i atıyorlar. Çözülmediği sürece bu anlaşmazlık savaş üretiyor. Son yönetim 2006’daki İsrail-Hizbullah savaşında tökezlemişti. Lübnan’da ikinci bir raunt – veya Gazze’de küçük bir savaş veya İsrail’le İran ya da Suriye arasında büyük bir savaş – her an mümkündür.
Fakat sadece bastırmak istemek yönündeki argüman da güçlüdür. Bütün paketin peşinde koşan başkanlar zamanlarını yitirirler ve başarısız olurlar. Jimmy Carter Mısır’la barışı sağladı ama Filistinlilere bir şey getiremedi. Hillary, Bill’in dış siyasette her şeyden çok bu konuya zaman ayırdığını söyleyecektir ama o da başarısız oldu. O’nun [Bill Clinton’un] mazereti Arafat’ın kendisini enayi yerine koymasıydı (görevden ayrılırken Colin Powell’e tavsiyesi, “sakın o herife güvenme” olacaktı) ama şimdi Arafat sonrasında Filistinlilerin bir değil, iki adresleri var. Avrupalılar bize Hamas’ın, İsrail’i yok etmek diye satıcı ağzı yapmasına rağmen iki devletli bir anlaşmayla yaşayabileceklerini söylüyorlar. Ama Hamas’la görüşürsek Mahmut Abbas’ın altındaki sehpayı tekmelemiş oluruz. Şu an için o bizim dostumuzdur ve Filistinlilerin başkanıdır.
İsrail’ gelince, Ehud Olmert, Şubat’ta seçimleri kazanacak gibi görünen Binyamin Netanyahu ile karşılaştırıldığında, öten bir güvercin gibiydi. Netanyahu [Capitol] Hill’le can sıkıcı şekilde iyi oynuyor ve Abbas’in bir şey vermeye muktedir olmadığı ve Hamas’in İran’ın bir terör cephesi olduğu konusunda baskı yapıyor (bu arada İran’ı bombalamamızı istiyor).
Paketin tamamına el atmamaya karar verseniz de, paylaşılmış bir Kudüs ve 1967 öncesi sınırlarında bazı küçük düzenlemeler ile iki devletli bir çözüm istediğimizi İsrail’deki seçimlerden önce güçlü bir şekilde söylemekle bir şey kaybetmezsiniz. Oranları dile getirin. Netanyahu da yerleşim birimleri hakkında bizimle oyun oynamak için bir daha vize alamayacağını biliyordur. Sonra da, onurunuzu kurtarmış şekilde, bütün paketi bir kenara koymaya karar verebilirsiniz ve daha mütevazı bir şeyi deneyebilirsiniz - Golan Tepeleri havucunu sallandırarak Suriye’yi İran’dan ayırmak gibi. İsrail’in kendi güvenlik yetkilileri Suriye ile bir anlaşmayı istiyorlar.
Eğer Filistinlilerle de bir uzlaşı istiyorsanız buna erken başlamalıyız ve zaman tanımalıyız. Hillary arada mekik dokumak için fazla büyükse, size bağlı bir elçi atayarak 1) Arap dostlarımızın Hamas’ı tekrar Filistin birlik hükümetine sızdırmalarını ve 2) bir “Obama Planı”nın uluslararası mezatta satılmasını sağlayın. Bu plan aslında Bill Clinton’un 2000’de çizdiği “parametreler”den oluşacaktır ve elde edebileceğiniz satılabilir bir uzlaşıya sizi en çok yaklaştıran şey olacaktır. Hillary sizin bunu hem New York’ta, hem de Riyad’da satmanıza yardımcı olmalıdır. Ancak bundan sonra, İsraillilere ne tür bir baskı ve güvence karışımını uygulayabileceğinizi anladıktan sonra siz anlaşmayı bağlamak üzere devreye girebilirsiniz. Gerçek bir şeylerden vazgeçmeleri gerekenler onlardır (İsraillilerdir).
The Economist, 4 Aralık 2008
Çev: Dani Altaras