Bir fotoğraf, bin kelimeye bedeldir…

Bugünkü röportajım Afrika’dan Amerika’ya çeşitli ülkeleri gezip, fotoğraf aşkını gerçeğe dönüştüren yetenekli fotoğraf sanatçısı Verda Aner ile. Verda, çok yönlüğün getirdiği deneyimi, fotoğraf ve çevre sevgisini ilk sergisine de yansıtmış. Gelirinin tamamını Türkiye Sokak Çocukları Vakfına bağışlayacağı “Saf” adlı ilk sergisi 26 Haziran-3 Temmuz arasında Kanyon Alışveriş Merkezi’ndeki Mars Athletic Club’da yer alacak.

Joelle PİNTO Toplum
2 Temmuz 2008 Çarşamba

Verda Aner’le sergisi, renkli yaşamı ve idealleri üzerine çok keyifli bir söyleşi yaptık

Sokak çocukları yararına fotoğraf sergisi açmak çok anlamlı bir proje.  Bu projeye nasıl karar verdiniz?

Sergi açmak son iki senedir hayalimde olan bir proje idi. Üç sene evvel İsrail'e yerleştikten sonra kameramı alıp dolaşmaya başladım. ilk başta Hindistan daha sonra Tayland ve Laos'taki küçük yörelerde dört buçuk ayımı geçirdim. Ardından Afrika ve Amerika'yı deneyimledim. Bu yolculuklar hem içsel gelişimim için hem de farklı kültürleri anlayıp fotoğraflamak içindi. Çektiğim hayat tarzları, portreler, doğa ve sokak çocukları arasından, ilk projemi çocuklara hediye etmeye karar verdim. Bu sergide 8 farklı ülkeden sokak çocukları yer alıyor. Serginin adı Saf çünkü her bir resimde mükemmel bir hediye olan saflığı görmek mümkün. Çocuklar saflıklarını kaybetmemiş ve bu yüzden dünyaya saçtıkları enerji çok farklı.

Çok ilginç seyahatler yapmışsınız.  Sokak çocuklarını çekerken sizi en çok etkileyen ülke hangisi oldu?

Özellikle Güney Afrika’daki çocuklar beni çok etkiledi. Küçük köylerde ve gettolarda yaşayan Afrika çocuklarının olanakları çok kısıtlı.  Sadece su ihtiyacını karşılamak için karşı köye ellerinde şişelerle saatlerce yürüyorlar. Cape Town’ın  dışındaki gettolarda her evde en az altı, yedi çocuk var. AIDS oranı çok yüksek. Fakat çocukların gözleri umut dolu. Tatlı gülümsemeleri ve verdikleri pozitif enerjilerinden çok etkilendim.

Fotoğraf çekmeye ne zaman başladınız? Bu konuda eğitim aldınız mı?

Fotoğraf çekmeye üniversiteyi bitirdikten sonra başladım. Tel-Aviv'de yaşarken ilk başta Maariv gazetesi için fotoğraf çeken bir ajansta staj yaptım. Bir kaç asistanlık deneyiminden sonra freelance çalışmaya başladım. Bu arada kurs ve workshoplara katılarak kendimi geliştirmeye devam etim.

Türkiye'de fotoğraf çalışması yapmayı düşündüğünüz  özel bir yer var mı?

Türkiye’de özellikle Mardin, Harran ovası, Konya ve Kapadokya’da fotoğraf çalışmaları yapmak istiyorum. Kapadokya’nın doğa üstü güzelliği, Mardin’in sarı tonlarındaki etkileyici  renkleri ve çocukları, Konya’nın Sufizm’e ev sahipliği yapması, benim fotoğraf çalışmalarımı bu şehirlerde yapmak istememdeki en büyük etkendir. Türkiye’yi daha yakından deneyimlemek ve fotoğraflamak yakın zamanda yapacağım projeler içinde yer alıyor.

Profesyonel olarak fotoğraf işine girmeyi düşünüyor musunuz?

Şu anda yolun başındayım.  Sevdiğim işi yapmanın verdiği heyecan ve keyif beni bu yönde profesyonel olarak ilerlemeye götürüyor. Ben insanların severek yaptıkları işte çok daha başarılı, ve hayatlarında  daha olduklarına inanıyorum, bu yüzden de kendimi çok şanslı hissediyorum.

İkinci serginiz için konu belirlediniz mi?

İkinci sergimin birkaç farklı projemden, deneyimlediklerimden ortaya çıkacağını düşünüyorum. Bana çok heyecan veren projelerimden biri küresel ısınma ve çevre farkındalığı ile ilgili bir çalışma. Bu doğrultuda insanları, toplumu bilinçlendirmek adına felaketlerin gerçekleştiği yerleri sıcağı sıcağına fotoğraflamak istiyorum.  Bu projeler için tabi ki duyarlı, bilinçli ve bu konulara önem veren  sponsorlara ihtiyacım var. Dünyanın pozitif yönde değişmesi için bir katkım olmasını istiyorum.

Fotoğraf sanatını kariyer olarak tavsiye eder misiniz?

Fotoğraf sanatını, bu işi gerçekten yapmak isteyen, kalbinde fotoğrafçılık yatan herkese tavsiye ederim. Fotoğraf sanatıyla iç içe olduğunuz zaman hayata bakış açınız değişiyor ve etrafınızda deneyimlediğiniz her anı bir fotoğraf karesi olarak görmeye başlıyorsunuz. Açıkçası sokağa kamerasız çıktığımda kendimi bir bütün olarak göremiyorum.

Şu anda hangi ülkede yaşıyorsunuz?  Değişik ülkelerde yaşamanın fotoğraf sanatına olan etkileri neler?

Şu anda New York’ta yaşıyorum.  Planlarım arasında Amerika’da bir dönem daha kalıp kendimi hem fotoğraf hem de yoga konusunda geliştirmek yer alıyor. Değişik ülkelerde yaşayıp farklı toplumları deneyimlemek, bence fotoğraf sanatında özgünlüğü ön plana çıkaran önemli bir etken. Farklı kültürlerden esinlenmek, yeni yerler keşfetmek, anı fotoğraflayıp, anı yasamaktan mutlu oluyorum.

Fotoğraf haricinde başka hobileriniz var mı?

Şu anda zevkle yaptığım şeylerden biri yoga. Ocak ayında bu konuda kendimi geliştirmek için New York’ta, yoga eğitmenliği kursunu tamamladım.Yogayı sadece bir spor olarak değil, hayat tarzı olarak yaşamaya çalışıyorum. Bunun yanında dünyayı dolaşıp farklı insanlar tanımayı, değişik kültürleri deneyimlemeyi çok seviyorum.  Ayrıca  resim yapmak ve ukulele (bir çeşit gitar) çalmak hobilerim arasında.

İlerde yapmayı düşündükleriniz…

Gezi fotoğrafçılığı alanında kendimi geliştirmek istiyorum.  Özellikle görüntülemek istediğim yerler arasında, Pasifik Adaları, Afrika'nın görmediğim bölgeleri ve orta Amerika var. Tekrar bir ülkeye yerleştiğim zaman da bir stüdyo açmak hayallerim arasında.