Basından / Fotoğraf mı istiyordun, al işte

Dünya
25 Haziran 2008 Çarşamba

Ertuğrul ÖZKÖK

HÜRRİYET /  22 Haziran 2008

GÜNLERDİR eski fotoğraf albümlerimi, dijital albümlerimi karıştırıyorum.

Bir kare fotoğrafı, evet bir kare fotoğrafı bulmak için.

Beni ve eşimi Kudüs'te "Ağlama Duvarı" önünde gösteren bir fotoğraf karesini arıyorum.

Yanılmıyorsam Kudüs'e üç defa gittim. Bunların hepsinde de üç dinin mekánlarını ziyaret ettim.

Mescid-i Aksa, Kıyamet Kilisesi ve Ağlama Duvarı.

İkisinde eşimle birlikteydik.

Mescid-i Aksa'da dua ettik.

Kıyamet Kilisesi'nde de dua ettik.

Ağlama Duvarı'na gittik.

Girerken başımıza kipa taktık.

Ellerimizi duvara sürdük.

Küçük káğıtlara dilekler yazıp duvardaki deliklere soktuk.

Orada da dua ettik.

Dünyanın dört bir köşesinde çeşitli dinlere ait mabetleri ziyaret ettim.

Hepsinde "Yaradan"la baş başa kaldım.

Allah'ın bize verdikleri için şükrettim.

Birçoğunda fotoğraflarım çekildi.

Ama bir tekini, sadece bir tekini bulmak istiyordum.

Ağlama Duvarı'nda, başımda kipayla bir fotoğraf.

* * *

O fotoğrafı bulup köşeme koymak ve bu ülkede insan yıpratmanın en ahlaksız, en dinsiz, en imansız yollarına tevessül eden insanların gözüne sokmak için yayımlamak istiyordum.

Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ'u, servis yoluyla yıpratmaya çalışanlara, "Buyurun beni de yıpratın. Ağlama Duvarı'nda komutanın yanında ben de duruyorum" demek istiyordum.

Bulamadım.

Çektirdiğimi hatırlıyorum, ama bir türlü bulamadım.

Fotoğrafı bulamadığım için yapacağım tek şey, bir yazı yazıp oraya koymaktı.

Onu yaptım.

Bir de dedim ki: "İlker Paşa'nın Mescid-i Aksa'da da çekilmiş fotoğrafı var. Aynı gizli eller neden o fotoğrafı da servise koymuyor?"

Bu cümlemi aldılar, günlerdir manşetlerinden soruyorlar.

"Nerede Mescid-i Aksa'daki fotoğraf?"

Servisi yapanların ahlakından, cibiliyetinden o kadar eminler ki, öyle bir fotoğrafın bulunduğuna inanmıyorlar.

Herkesi, kendileri gibi inanç üzerinden, kutsal değerler üzerinden, din, Peygamber, iman üzerinden en pespaye, en kirli siyaseti yapacak kadar tıynetsiz sanıyorlar.

Oysa hepsi biliyorlar ki, bu ordu, milletinin ordusudur, milletinin bağrından çıkmıştır ve milletinin inançlarını onlar da aynen yaşamaktadır.

Ama gel de o kafaya, güya iman üzerine kurulmuş en imansız kafaya bunu anlat.

Herkesi kendi gibi biliyor ya, "Nerede fotoğraf" diye soracak cüreti kendinde bulmuş.

Kimbilir belki de o fotoğrafı servis yapan karanlık tipler güvence vermiş, "Merak etme, camide fotoğrafı yok" demişler.

O da inanmaya hazır. Ordusunun subayının imanının gerçek iman olduğunu biliyor da söylemek işine gelmiyor.

Ona göre iman dediğin şey, ille de teşhir edilmelidir.

Cuma namazına mı gittin, herkesin gözüne sokmalısındır.

Oruç mu tuttun, tutmayana hesap sormalısındır.

O yüzden, "Nerede fotoğraf" diye soruyor.

* * *

Al işte fotoğraf.

Hem Ağlama Duvarı'nda, hem Mescid-i Aksa'da.

Hem Yahudi'nin kutsal mabedinde, hem Müslüman'ınkinde.

Birinde eli duvarda, ötekinde iki eli Allah'ına doğru açılmış.

Şimdi sorsam: "Utandın mı?"

Nerede o yüz..

Al işte fotoğrafı, al ama iş bitiyor mu?

Asıl meselemizi, asıl haksızlığımızı, asıl suçumuzu affettirebiliyor muyuz?

Bu ülkede Yahudiliği, Yahudi inancını hálá insan yıpratmak için malzeme olarak gören bu kafa, bu Nazi kafası olduğu sürece, hiçbirimiz insanlık huzuruna gönlümüz ak olarak çıkamayacağız.