ŞAVUOT

Kavram
4 Haziran 2008 Çarşamba

Kırk dokuz günlük Omer sayımına Pesah’ın ikinci gecesi başlanır. Şavuot, bu sayımın bittiği günün ertesinde kutlanır. Tora bize Pesah’tan Şavuot’a kadar olan günleri saymamızı emreder. Çöldeyken İsraeloğulları Tora’yı almak için sabırsızlık içindeydiler. O kadar heyecanlıydılar ki, Pesah’tan beri Tanrı’nın Tora’yı vermesi için beklerken günleri sayıyorlardı. Hergün kendilerini geliştirmek üzere çalışıyorlardı; bu sayede Tora’yı almaya hak kazanacaklardı

Şavuot Kuralları

Şavuot’ta Tanrı İsrailoğulları’nı, Tora’yı onları Mısır’dan çıkarmasının yedi hafta sonrasında Sinay Dağı’nda vermişti.

Şavuot sözcüğü “haftalar” anlamına gelir. Şavuot “haftalar bayramı” olarak adlandırılır, çünkü Pesah’tan itibaren yedi haftanın sayımının ardından kutlanır.

Şavuot’un bir başka ismi Hag Abikurim’dir - yani “ilk ürünlerin bayramı”. Bunun sebebi Şavuot’ta Bet-Amikdaş’a ilk buğday hasadıyla İki Ekmeğin korban olarak getirilmesidir. Bikurim sözcüğü ayrıca İsrail topraklarının övülmesine vesile olan yedi tarım ürününün turfandaları için de kullanılır. Bu turfandalar Kohen’lere armağan olarak Bet-Amikdaş’a Şavuot Bayramı’ndan itibaren getirilirdi. Bikurim, Kohen’e verildiği zaman bu armağanı takdim eden çiftçi, halkı Mısır’dan çıkardığı ve ona İsrail topraklarını verdiği için Tanrı’ya şükranını ifade etmeliydi.

Şavuot aynı zamanda Hag Akatsir - Hasat Bayramı - olarak da adlandırılır. Çünkü yeni yılın buğday başakları bu zamanda hasat edilmeye başlanır. Şavuot’un bir ismi daha vardır; Atseret. Bu, tıpkı Sukot Bayramı’nın sonunu işaretleyen Şemini Hag Atseret gibidir. Şavuot, Pesah Bayramı’nı sonlandırır zira Mısır’dan çıkışın tek amacı Sinay’da Tora’yı almaktı. Tüm dualarda Şavuot’tan, Zeman Matan Toratenu (Toramız’ın Verildiği Zaman) olarak bahsederiz, çünkü Tora’nın Sinay’da verildiği gün Şavuot’tur.

Şavuot Sivan ayının altısında kutlanır. İsrail topraklarının dışında iase iki gün olarak kutlanır: altı ve yedi Sivan.

Şavuot gecesinin tümü boyunca uyanık kalıp Tora öğrenme geleneği vardır.

Çünkü İsraeloğulları Tora’nın verildiği günün önceki gecesinde uyumuşlar, Tanrı da Tora’yı vermek için onların uyanmasını beklemek durumunda kalmıştır. Bu hatayı telafi etmek için, gece boyunca uyanık kalıp Tora öğrenilir.

Şavuot’ta Rut kitabı okunur

Şavuot’ta Rut kitabını okumamızın farklı sebebi vardır. Bazıları şunlardır: Rut’un hikayesi hasat mevsiminde geçmektedir ve Şavuot’da hasat bayramıdır. Ayrıca Rut Yahudiliği sonradan kabul etmiş Moav’lı bir kızdı. Yahudiliği kabul ettiği zaman Tora’yı kabul etmiş olduğundan, İsrailoğulları’nın Sinay’da Tora’yı kabul ettikleri Şavuot Bayramı’nda bu kitap okunur. Başka bir sebep ise, Rut kitabında Rut’un, Kral David’in büyük-büyükannesi olduğunun yazılı olmasıdır. Bu kitap Şavuot’ta okunur, çünkü David bir Şavuot günü doğmuş, yetmiş yaşındayken de yine bir Şavuot günü ölmüştür.

Akdamot Şiiri

Şavuot’ta bazı sinagoglarda Akdamot adlı bir şiir okunur. Akdamot şiirini 11. yüzyılda Rabi Meir Ben Pinhas, On Emir’e bir giriş olarak yazmıştır. Bu şiir Tanrı’ya, Tora’ya ve İsrailoğulları’na övgüler içerir. Şiirin bir yerinde tüm gökler kağıt, tüm ormanlar kalem, tüm okyanuslar mürekkep ve dünyanın tüm insanları yazar olsaydı bile, Tanrı’nın büyüklüğünü dile getirmenin olanaksız olduğu söylenmektedir. Akdamot ibranice değil Aram dilinde yazılmıştır.

Sütlü Yiyecekler

Şavuot’ta sütlü yiyecekler yeme geleneği vardır. Tora verildiği zaman Yahudiler, bir eti kaşer olarak hazırlamanın nasıl yapılacağını da öğrenmişlerdir. Bu zaman alır. Bu kaşer etli yemeği hazırlayana kadar çok zaman geçeceği için o gün sadece sütlü yiyecekler yemişlerdir.

Birçok cemaatte sinagogu çimenler, çiçekler, dallar ve yapraklarla süsleme adeti yerleşmiştir. Bu yeşillikler Tora’nın verildiği sırada Sinay Dağı’nın yeşilliklerle kaplanışını hatırlatma amaçlıdır. Ayrıca Şavuot, Tanrı’nın ağaç meyvelerinin kaderini belirlediği gündür.

Tanrı ve Tora

Tanrı dünyanın tüm uluslarına Tora’yı teklif etmiş ve “Tora”mı kabul etmeye hazır mısınız?” diye sormuştur. Bir ulus “Bu Tora’da ne yazıyor?” diye sorunca, “Öldürmek yasak” diye cevap vermiştir Tanrı. Bunun üzerine “Tora’yı kabul edemeyiz” demişlerdir. “Biz kılıcımızla yaşamaya alıştık”. Tanrı daha sonra başka bir ulusa gitmiş, o ulusta “Bu Tora’da ne yazıyor?” diye sorunca “Çalmak yasak” demiştir. Ancak bu kez de cevap “ Tora’yı kabul edemeyiz”, şeklinde gelmiştir, “Çalmak bizim yaşam şeklimiz”. Bu şekilde Tanrı her ulusa teklif götürmüş ama hiçbir ulus Tora’yı kabul etmeye yanaşmamıştır. Tanrı sonunda Tora’yı İsrailoğulları’na teklif edince, onlar hemen “Tanrı’nın söyleyeceği herşeyi yapacağız ve dinleyeceğiz”. Tora’da ne yazdığını sormamışlardır bile. Tanrı’ya güvenmişler ve onun sözünü hemen kabul etmişlerdir.

Sinay Dağı’nda 600.000’den çok yetişkin erkek vardı. Hep birlikte üç milyondan çok insan vardı orada. Doğacak olan tüm Yahudiler’in ruhları da ordaydı (seninki de!).

Bu insanların her biri Tanrı Sinay Dağı’nda Tora’yı verdiği sırada olanları bizzat görmüştür. Kimsenin gelip Tanrı’nın Tora’yı verdiğini söylemesine gerek yoktu; çünkü bunu kendileri görmüştü! Onlar bunu çocuklarına anlattılar. Çocukları da kendi çocuklarına anlattılar. Üç bin yılı aşkın bir süredir günümüze kadar bu bilgi nesilden nesile aktarılarak gelmiştir. Yahudilik böyle bir iddiada bulunan tek dindir.

Kaynak: ‘Bayramlar Kitabım’ / Gözlem

Yazan: Shmuel Blitz, Resimleyen: Tova Katz, Çeviren: Moşe Farsi