Emanuel Ax ezber bozuyor : “Bölüm aralarında alkışlamak kesinlikle doğrudur”

22 Nisan Salı akşamı, “Virtuoso” konserleri kapsamında İş Sanat'ta bir resital veren ünlü piyanist Emanuel Ax, benzersiz ustalığıyla dinleyenleri büyüledi

30 Nisan 2008 Çarşamba

Samuel SİVİL

Holokost kurtulanı Ukrayna'lı bir anne babanın tek çocuğu olan Emanuel Ax, daha sonra göç ettikleri New York'taki Julliard Müzik Okulu’nda eğitim gördü. 1974'te, yirmi beş yaşındayken, Tel -Aviv’deki Arthur Rubinstein Yarışması’nda kazandığı birincilik ödülüyle dikkati çeken sanatçı, halen yedi Grammy ödülünün sahibi. Eşi Yoko Nozaki de piyanist ve okul arkadaşı. Kimi zaman birlikte konser veriyorlar. Şiirsel yorumlarıyla tanınan müzisyen, günde en az dört saat piyano çalışıyor. Kendisi ile dinleti öncesi  kısa bir görüşme yaptık.

Şehrimize konser vermeye gelen Yahudi sanatçılarla yapmış olduğum sohbetler, beni Ankara'daki gençlik yıllarıma döndürür. O zamanlar babam, sinagogda tanıştığı ziyaretçileri evimize davet ederdi. Bu anılar beni, dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan Yahudiler arasında ne gibi bir bağ olduğu üzerine düşünmeye zorlamakta. Sizin gibi ünlü birçok sanatçı, nasıl oluyor da, yoğun programlarına rağmen, bizim gibi sıradan müzikseverlerle sohbet etmeyi kabul ediyor?

Çok basit. Sürekli dünyayı dolaşıyoruz. Her yerde bulunma ve yer değiştirme anlamında en büyük müzisyenler Yahudilerdir. Bazı arkadaşlarımı bir yıl boyunca görmediğim olur. Örneğin, Japonya'da, Rusya'da, New York'ta Yahudiler var. Bence, bir araya gelince bir rahatlık duyuluyor. Bu, yalnız bize özgü değil. İtalyanlar da böyle.

Konçertolarda, çalmadığınız anlarda, sıranızı beklerken neler hissedersiniz?

Kendimi dinletinin bir parçası olarak görürüm. Bazen ben onları, bazen onlar beni bekler. Nasıl ki, iyi bir oyuncu sahnede rolü olmadığı zaman dinlemeyi bilmeliyse, ben de aynı şekilde dinlerim.

Brahms'ı kendinize  çok yakın bulduğunuzu biliyoruz. İngiliz besteci Sir Benjamin Britten, Brahms'ın hiçbir yenilik yaratmayarak müziğe katkı sağlamadığını ileri sürüyor…

Yaptığı en önemli katkı, iyi müzik yazmış olmasıdır. İki yüzyıl sonra, kimin daha çağdaş olduğu sorulmayacak. J.Strauss buna iyi bir örnektir. O hayattayken de tarzının eski olduğu söylenirdi. Aynı Brahms gibi. Artık onları severek dinleyenler için, geri veya çağdaş olmaları hiç önemli değil.

Sizce Brahms'ın ikinci piyano konçertosunun daha seyrek kaydedildiği ve konser programlarında daha az yer aldığı  doğru mu?

Hayır, ben kaydettim. Başka birçok kimsenin de kaydı var.  Evet, birinci konçerto daha sık çalınır, ama ikincisi çok uzun olduğu için, şefler pek hoşlanmaz.

Beethoven'in üçlü konçertosunu en çok kimlerle birlikte çalmak ister siniz?

Her zaman aynı kişilerle çalarım. Yo Yo Ma ve İtzhak Perlman.

Fizyonominiz de Perlman'ı andırıyor değil mi?

Evet biraz. Sizden önce de benzetenler oldu.

Bölüm aralarında alkışlanmaktan rahatsız olur musunuz?

Bölüm aralarında alkışlamak iyidir; kesinlikle normal ve doğrudur.

Biraz da ileriye dönük projelerinizden bahsedebilir misiniz?

Önümüzdeki dört ay boyunca Avrupa’da olacağım. Yazın, Boston'daki Tanglewood Festivali’ne katılacağım. Arada, münferit konserler ile daha fazla pratik yapmak var.

Türkiye'ye ilk gelişiniz. İstanbul sizde ne gibi  izlenimler uyandırdı?

Daha dün geldik. Şimdilik, bütün gördüğüm güzel camiler. Boğaz çok güzel ama trafik çok yoğun.Yarın görülebilecek bütün yerleri görmeye çalışacağız. Topkapı Sarayı ve Mavi Camii gibi...