Barış, Şimdi (mi?)

İsrailli barış girişimi Peace Now (Barış, Şimdi) otuz yılı geride bıraktı. Ancak Ortadoğu’nun bugün barışa olan uzaklığı düşünüldüğünde, yıldönümü bir kutlamadan çok buruk bir törendi

Viktor KUZU Diğer
23 Nisan 2008 Çarşamba

İsrail’in en büyük barış insiyatifinin tarihi 1978 yılına dayanıyor. 1978, İsrail ile Mısır arasında barış görülmelerinin şekillendiği yıl. Aynı yılın Mart ayında Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat’ın İsrail ziyareti sebebiyle 348 İsrailli yedek asker ülkelerinin Başbakanı Menahem Begin’e ortak bir mektup yazarak, iki ülke arasındaki uzlaşı fırsatının mutlaka değerlendirilmesi ve bölgede barışın sağlanması konusunda azami çabanın gösterilmesi çağrısında bulunur. Bu tarihi mektup, bugün uluslararası kamuoyunda Peace Now olarak bilinen, sadece İsrail değil, bir çok ülkede temsilcilikleri olan ‘Shalom Achshav’ın başlangıcı olur.

Organizasyonun üyeleri İsrail’in sağlam solcuları olarak tanımlansa da, Peace Now’ın siyasi ideolojilerin üzerinde, sokaktaki İsraillinin içinde yatan barış özleminin sembolü olma durumu var. Peace Now söylemi ilk günden beri değişmeden korunuyor. İsrail-Filistin sorununa çözümü Filistin’ın bağımsız bir devlet olmasında gören organizasyon, bu yolda Filistin topraklarında İsrail işgalinin son bulmasını ve yerleşim bölgelerinin boşaltılmasını öngörüyor. Tabi ki bu organizasyonun politikalarının tüm İsraillilerin altına imza atacağı politikalar olarak görmek mümkün değil. Ama Peace Now yöneticileri geride kalan 30 yıl içinde organizasyonun yarattığı çok önemli bir değişime işaret ediyor. O da, bir zamanlar örgütün marjinal bulunan fikirlerinin bugün normal kabul edilmesi. Gerçekten de bundan 30 yıl önce Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ile görüşme masasına oturmak, İsrail’in yanında bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulması gibi fikirler ülke genelinde oldukça radikal karşılanırken, bugün yapılan anketlerde İsrail halkının büyük bölümünün bu fikirleri desteklediği görülüyor.

Ancak Peace Now’ın 30 yıllık muhasebesinin yapıldığı bugünlerde, İsrail’de yaşanan bu algı değişimini organizasyon için büyük bir başarı olarak yorumlamak kolay değil. Peace Now Lideri Yariv Oppenheimer’ın da belirttiği gibi şu anda 450 bin İsrailli, aidiyeti tartışmalı topraklar üzerinde yaşıyor ve bu durum devam ettiği sürece Filistin’in bağımsız bir devlet olması üzerine kurulan barış alternatifleri anlamını kaybediyor. Yıllar içinde barış yolunda bazı kazanımlar elde ettiklerini söylese de Oppenheimer, aynı dönemde yerleşimcilerinin çok daha büyük kazanımları olduğunu vurguluyor. Liderin tesellisi, Peace Now’ın olmadığı bir ortamda bugün Batı Şeria’nın çok daha içinden çıkılmaz bir halde olacağını tahmin etmesi.

Bu yorum bile organizasyonda bugünlerde moral ve motivasyonun çok da yüksek olmadığının kanıtı. Geçtiğimiz hafta Tel Aviv’in Rabin Meydanı’nda düzenlenen 30. yıl törenlerine katılımın birkaç yüz İsrailli ile sınırla kalması da bu düşük enerjinin bir sonucu olmalı. Oysa Peace Now’ın tarihi, tam da o meydanda yıllar boyunca düzenlediği ve yüzbinlerin katıldığı barış gösterileri ile dolu.

1982 yılının sonbaharında İsrail’in Lübnan’a düzenlediği operasyon sonucu ölen Filistinliler için düzenlenen barış gösterisi yine Rabin Meydanı’nda (Rabin suikatinden önce bu meydanın adı Kikar Malkhei Israel idi) düzenlenmiş ve 400 bin İsraillinin katılımıyla ülke tarihindeki en büyük organizasyona dönüşmüştü. İsrail’in o yıllardaki nüfusunun sadece 5,5 milyon olduğu düşünüldüğünde, zamanında bu denli büyük bir kalabalığı meydanlarda toplamayı başarmış organizasyonun bugün niye bu denli zayıfladığı, hele ki barış konusunda hala gidilecek çok yol olduğu düşünülürse, büyük bir soru işareti.

Organizasyonun en etkin zamanlarının Oslo Barış Anlaşması’na denk geliyor olması, bugün Oslo’nun tarih olduğu bölgede Peace Now’ın da etkinliğini kaybetmesinin açıklaması olabilir. Zamanında Oslo konusunda hükümete büyük destek veren “barışa karşı toprak” uygulamasını destekleyen organizasyonun, Oslo sürecinin sonu olarak görülen İkinci Filistin İntifada’sı ile zayıflama sürecine sürüklendiği söylenebilir.

2003 yılı ile birlikte İsrail-Filistin arasında yine “barışa karşı toprak” esasına dayanan barış girişimleri gerçekleşmiş olsa da, bu Peace Now’ın etkinliğini geri kazanmasını sağlayamadı. Bu küçülme ile organizasyonun faaliyetleri İsrail’in yerleşim bölgelerindeki hareketlerini gözetlemek ve bu konuda kamuoyunu bilgilendirmek ile sınırlı kaldı. Bu alanda yapılan çalışmalar da, İsrail içinde yerleşimcilere karşı öfke yaratacak girişimler olarak adlandırıldı ve organizasyon “İsrail halkını bölmek” gibi bir suçlama ile karşı karşıya kaldı.

Organizasyonun kuruluşunun 30. yılında  Peace Now’a yönelik eleştirilerin sayısı artıyor olsa da, birkaç istisna dışında bunun kontrollü ve organizasyonun barış konusunda gerçekleştirdiği bir çok değişim konusunda hakkını teslim eden bir dengede yapıldığı söylenebilir.

Organizasyona getirilen en büyük eleştiri, 30 yıl önce barış adına yola çıkan bu girişimin geride kalan yıllar içinde ulusal bir uzlaşı yaratamamış olması. Peace Now’ın İsrail içinde sol elitizmin sesi olarak algılanması, bugün organizasyona karşı gelirtirilen bir çok eleştirinin de kaynağı olarak görülüyor aslında.

Bu konuyu daha iyi anlayabilmek için organizasyonun kurulduğu 1978 yılına bakmak gerekiyor. Zira o yıllar, İsrail siyasi tarihinde çok büyük bir değişimin yaşandığı bir dönem olarak hafızalara kazınmış durumda.

Kurulduğu yıldan beri İşçi Partisi politikaları ile yönetilen İsrail, 1977 yılında yapılan seçimleri büyük farkla merkez sağ Likud Partisi’nin kazanması ile yönetimdeki hakim ideolojinin değişimine sahne oluyor. Bunun anlamı ülkeyi kuran sosyalist Eşkenaz elitlerin ülke üzerindeki kontrollerini 30 yıl sonra kaybettikleri ve yönetimi muhafazakar-liberal İsraillilere bırakmaları anlamına geliyor. Likud’un başındaki isim, Menahem Begin, ülkenin ilk sağ görüşlü başbakanı olarak yönetime geliyor ve İsrail için yeni bir dönem başlıyor.

Haaretz Gazetesi yazarı Ari Shavit, Peace Now’ın 30. yıldönünü sebebiyle kaleme aldığı yazısında da, organizasyonun bu büyük değişim çerçevesinde incelenmesi gerektiğini anlatıyor.

Shavit’e göre, Peace Now’ın İşçi Partisi’nin yönetimde olduğu 1973 Savaşı sırasında, ya da yine İşçi Partisi’nin yönetimde yerleşimlerin kurulmaya başlandığı 1975 yılında değil de, 1978 yılında kurulmuş olmasının da altında bu değişim var. İsrail’deki sol elitin yönetimi “diğerlerine” kaybetmiş olmasının sıkıntısıyla farklı arayışlara girmesinin bir sonucu olarak görüyor Shavit, 30 yıllık organizasyonun kuruluşununun altında yatan gerçek motivasyonu.

Bugün İsrail’de Peace Now’ı seven kadar sevmeyenin de olması, yerleşimleri destekleyen İsraillilerin organizasyonu yerleşimcilere karşı öfke yaratmakla suçlaması, kuruluşundan beri gelen bu “belli bir kitleye ait” durumuna bağlanabilir.

30 yıl boyunca toplumsal uzlaşı sağlayamamış köklü barış girişiminin ilerleyen günlerde bunu sağlayacağını öngörmek kolay değil. Tersine Peace Now için gelecekte daha zorlu günlerin başlayacağı tahmin ediliyor. Zira bu yıl Ocak ayında İsrail Meclisi’nden çıkartılan yeni bir yasa ile tüm İsrailli dernek ve kuruluşlar yabancı ülkelerden sağladıkları kaynakları şeffaf bir şekilde bildirmek zorunda kaldı. Her ne kadar yasa tüm organizasyonları kapsasa da, İsrail medyasına göre yasa özel olarak Peace Now’a yönelik hazırlandı. Çıkan haberlere göre organizasyonun Avrupa Birliği ülkeleri tarafından desteklendiği iddiaları üzerine böyle bir yasaya ihtiyaç duyulmuş.

2005 yılında Avrupa Birliği’nin Peace Now’a 400 bin Euro, 2006 yılında da 1,2 milyon Euro yardımda bulunduğu tahmin ediliyor. Yardımların büyük ölçüde İngiltere ve Norveç gibi Batı Şeria’da İsrail yerleşimlerine karşı olan ülkeler tarafından yapılması, Peace Now’a karşı öfkeye sebep oluşturuyor. Peace Now ise gelirlerinin çok önemli bir bölümünün Amerika’da yaşayan ve barış taraftarı Yahudilerden sağlandığını belirtiyor. Yine de kesin olan bir şey var ki, yeni yasa ile birlikte Peace Now şüpheli gözleri üzerinde daha fazla hissedecek.

Dünya barışı hükümetlere ve siyasilere bırakılmayacak kadar önemli bir konu. Bu yolda sivil girişimlerin, özellikle de toplumsal uzlaşı sağlamayı başarmış sivil girişimlerin büyük bir misyonu var. Ancak 30 yıllık Peace Now’ın muhasebesini yaptığımızda, bunun o kadar da kolay bir iş olmadığını anlıyoruz.