Bebeklerde beslenme...

Bebeklerin beslenme düzeni hakkında bugüne kadar çok farklı yöntemler denenmiştir ama hiçbir zaman herkese uyan kesin bir doğru yoktur. Bazı doktorlar, diğerlerine göre bambaşka şeyler söyler ama en iyi beslenme uzmanları çocuğumuzu tanıyan biz ebeveynlerizdir...

Yaşam
2 Nisan 2008 Çarşamba

Lüset ROMANO

Yeni doğan bebekler, doğdukları andan itibaren emme refleksi ile doğmuş olduklarından anne sütünü memeden emmeye başlarlar. Eskilerden beri tercih edilen bebek besleme yöntemi, eğer varsa, ilk altı ay anne sütü ile beslemedir. Anne sütü vermek hem anne için hem de bebek için duygusal bir bağ oluşturmanın yanı sıra, bebeğin ilk altı aylık yaşamında en besleyici besin olma özelliğini taşır. Bebek ile anne, emzirme esnasında anlatılamayacak bir paylaşım içine girerler. Bu iki taraf için de çok tatmin edici bir deneyimdir. Bu gibi özellikler dışında anne sütünün bebekleri tüm mikroplara karşı koruyucu özelliği vardır. Bu nedenle çoğu doktor, ilk altı ay sadece anne sütünün yeterli olduğu görüşünde aynı fikirdedir. Gerçi artık günümüz doktorları dört aydan sonra sebze çorbasına geçiyorsa da yaşça daha büyük olan ( eskiden bizim doktorlarımız olanlar) doktorlar buna gerek olmadığını düşünüyor. Ben kızıma beş aydan itibaren sebze vermeye başladım ama bunun sebebi de dört aylıkken tüm sütümün bitmiş olmasıydı. Yani mamadan alamayacağı bazı besinleri vermem gerekiyordu. (Bu besinler anne sütünde fazlasıyla vardır)

Emzirme anne sütünü vermenin en zahmetsiz ve hijyenik yoludur. Bebek her acıktığında ısıtmaya ve biberonlara koymaya gerek olmadan anne sütünü verebilirsiniz. ‘Biberonda mama kalıntısı kaldı’,’soğuk oldu’, ‘biberonu evde unuttum’ gibi dertler olmadan süt verebilmek her annenin arzusudur. Ama her anne aynı derecede şanslı olmayabiliyor maalesef. Annelerde sütün gelmesi, bol sıvı alımıyla ve emzirme öncesi 15 dakika dinlenme ile yakından alakalıdır. Ama tabii süt gelecek diye günde beş litre su ya da sıvı içmek yanlış olur. Tavsiye edilen miktar gün içinde yaklaşık üç litre sıvı alımıdır ve süt salgılanması için en yararlı olan sıvı da sudur. Bunun yanında sık  yemek ve aç kalmamak gerekir çünkü süt verme çok kalori yakan bir işlemdir ve verilen bu kalorinin alınması gerekir yoksa sütün kalitesi düşebilir. Süt vermek hem yorucu hem de uyku getirici olduğundan, bebek uyuduğu zamanlarda annenin de uyuması tavsiye edilir. Kızımın doğumundan sonraki ilk aylarda, gün içinde uyuduğu anda yatağa girip, uyanana kadar dinlenmek büyük bir zevkti benim için.

Her ne kadar emzirme ile anne sütü vermenin en pratik ve kolay yöntem olduğu bilinse de biberonla besleme de bazı yönlerden avantajlıdır. Mesela biberonla beslenen bebekler, yedikleri miktar belli olduğundan üç-dört saat süresince tok kalabilirler. Hatta çok acıkmış bir bebek, yemesi gerektiğinden fazla yemişse altı saat bile tok kalabilir. Anne sütü emen bebeklerde, aldığı süt miktarını ölçmek mümkün olmadığı için, anneler bebeklerinin doyup doymadığından emin olamazlar. Ama biberonla beslerken, bebek doymuşsa ve emmeyi bırakmışsa zorlanmamalıdır. Kalan süt mutlaka dökülmelidir. Anne sütü bir kere ısıtıldıktan sonra tekrar ısıtılıp verilmemelidir. Biberon içinde kalmış olan süt, bakteri üretimine çok müsait olduğundan, biberon kesinlikle hemen yıkanmalı ve sterilize edilmelidir.

Biberonla besleme sayesinde uzun süreli bir işiniz varsa bebeği birine emanet edip acıktığı zamanlarda yemesini sağlayabilirsiniz. Mesela bu görevi babaya vermek, bebek ile baba arasındaki bağın kuvvetlenmesini sağlar, aralarında daha yakın bir ilişki kurulur. Diğer yandan anneden emen bebek, anneye muhtaç olduğundan, annenin uzun süreli bir yokluğu söz konusu olamaz. Biberonla beslemede temizlik, özellikle ilk 40 gün çok önemlidir. İlk 40 gün diyorum çünkü bu dönem, bebeğin en hassas ve nazik olduğu dönemdir. Biberonları kaynar su ile yıkayarak ya da sterilize aletine koyarak temizleyebilirsiniz.Eğer biberon iyi temizlenmemişse, daha önceden kalmış olan süt, bozulmuş olacağından, bebeği zehirleyebilir.

Bebeklerde gaz oluşumunu en aza indirmek için emzirirken ya da biberonla anne sütünü verirken bebeği dik bir pozisyonda tutup, beslenme sonrası sırtına hafif vuruşlarla gaz çıkarma işlemi yapmak gerekir. Aksi takdirde bebekte gaz varsa, bundan rahatsızlık duyup ağlama krizlerine girebilir, hatta uyumakta güçlük bile çekebilir.Biberonla emen bebek,daha fazla hava yuttuğundan gaz olma ihtimali çok daha fazladır. Bu yüzden biberonla yedirirken aralarda bebeğin gazını çıkartmak gerekir.

 

Bebeğin anne sütünden ayrılması

Çoğu bebek için annenin göğsünden süt emmek hem doyurucu hem de rahatlatıcı bir durumdur. Ama anneler için aynı şeyi söylemek mümkün değildir.  Bebek için gerekli olan altı aylık emzirme döneminden sonra, bebeği artık başka besinlerle tanıştırma zamanı geldiğinde bunu başarmak çok da kolay değildir. Özellikler tamamen anneden emmeye alışmış olan bebekler anneden ayrılmayı bir işkence gibi görür ve anneyi her gördüklerinde akıllarına emmek gelir. Yakın bir arkadaşımın 13 aylık oğlunun her 3 saatte bir arkadaşımın gömleğini çekiştirdiğini gördüğümde şaşkınlık içinde kalmıştım. Sohbet ettiğimiz sırada oğlunun yavaş yavaş yanımıza yaklaşıp annesinin gömleğini yukarı kaldırıp emmeye başlaması beni şoke etmişti. Artık ihtiyacı olmadığı halde sadece rahatlamak için emmek isteyen çocuklara bunun artık sona ermesi gerektiğini anlatmak gerçekten çok zor. Bunu başarmak için çok çabalayan bir başka tanıdığım, bebeği acıktığında artık ona görünmemenin en kolay yol olduğunu anladı. Bu sayede bebek acıktığında annesini görmüyor ve aklına emmeyi getirmiyordu. Bu şekilde de acıktığı zaman diğer besinlerden yemesi gerektiği anlamaya başlamıştı.

 

Katı besinlerle tanışma

Anne sütüne ya da mamaya alışmış olan bebekler için katı maddelere geçiş bazen zor olabiliyor. Örneğin ben kızımı sebze çorbasına 5 günde alıştırabildim.(Aslında gayet kısa bir zaman sayılır.) Bir arkadaşım tam 5 haftalık bir uğraştan sonra ancak sebze yedirmeyi başarabilmişti. Benim sebze alıştırma yöntemim zorlama yoluyla olmuştu. Öyle ki kızım, tam 45 dakikada 100 gr’lık bir sebze kabını ancak bitirebilmişti.Onu zorlamak bana çok zor geliyordu ama bu sebzeyi bir şekilde yemesi gerekiyordu. İlk günler çok zorlanmama rağmen, kızım her geçen gün daha fazla sebze yemeye başlamıştı ve 5 günün sonunda yemesi gereken miktarı 5 dakikada yer hale gelmişti. Sebze çorbasının içine mümkün olduğu kadar bol çeşit sezbe koymak, bebeğe bol miktarda mineral ve vitamin vermiş olmak demektir.

Her çocuk aynı kolaylıkla katı yemeklere geçmeyebiliyor. Yılmadan sabırla yedirmek gerekir. Bazı arkadaşlarımdan sebzeleri, bebeklerinin en sevdikleri yemeklerde herhangi biriyle karıştırdıklarını duyuyorum. Başka bir alternatif de, sebzeyi kaşık ile yemekten hoşlanmayan bebekler için,hazırlanmış olan karışımı sulu hale getirip biberonun içine koymak ve biberondan mama içer gibi sebze içmek. Bunu yapan çok sayıda tanıdığım var. Ama bence en başından itibaren kaşık ile yedirmeye alıştırmak, biberondan kopmasını kolaylaştıracak ve ileride bizim gibi çatal-bıçak ile yemesine geçişte kolaylık sağlayacaktır.

Bebeğe ek besin verirken teker teker çeşidi arttırmak en doğrusudur. Mesela sebze çorbasının içine önce 3-4, daha sonra 6-7 çeşit sebze koymak bebeği bir anda çok çeşitle karşılaştırmamak alerji riskini en aza indirir.

Meyve yedirirken de sadece tek bir çeşitle başlamak bebeğe neyin alerji yapıp yapmayacağını anlamamız açısından bize kolaylık sağlar. Ayrıca çilek, incir bir yaşına kadar verilmemesi gereken meyvelerdir.

İster meyve olsun ister sebze olsun, verilen besinler, taze ürünlerden seçilmiş olmalıdır. Mesela meyve vereceğiniz zaman, rendeledikten hemen sonra vermek gerekir. Aksi takdirde besin değeri düşer, fazla bir yarar sağlamazlar. Sebze de pişirildiği gün ve ertesi gün verilmeli, ondan sonraki günlerde kesinlikle verilmemelidir. Sebzeler arasından sadece ıspanak, pişirildiği gün tüketilmelidir. Ertesi güne bırakılmamalıdır.

Bir yaşına kadar bebeklere dişleri yeteri kadar çıkmadığından, çiğnemesini gerektiren besinler verilmemelidir. Fakat her besin blender’dan geçirilirse, biraz daha katı bir besin ile karşılaştığında yutmakta güçlük çekerler. Bunu engellemek için de haşladığımız sebzeleri çatal ile ezerek minik parçalara bölebilir ve bu şekilde yedirebilir. Böylece tamamen püre kıvamından kurtulmuş oluruz. Bir yaşından sonra ise püre kıvamından parçalı kıvama geçilir. Bundan sonra zaten bizim yediğimiz çoğu besini onlar da tüketebilirler.     

Bebeklerde ilk besinlerinde kesinlikle şeker ve tuz kullanılmaması gerekir. Verdiğimiz yiyeceklerin içinde yeterli miktarda şeker ve tuz bulunmaktadır. Tadı daha güzel olsun diye balığına sebzesine eklediğimiz tuz  ya da şeker ishale neden olabileceği gibi, aşırı şeker tüketimi dişlerin sağlığını da olumsuz yönde etkiler. Ayrıca tatlı yemeğe alışmış olan bebekler, şeker katılmamış bir besin ile karşılaştığında bunu yeteri kadar lezzetli bulamayıp yemeyi reddedebilirler. Bunun olmasını engellemek için de en başından itibaren tuz ya da şeker vermemek en iyi yöntemdir.