Türk Ulusçuluğuna ‘Gayrimüslim’ katkı / Avram Galanti’nin ‘Küçük Türk Tetebbular’ı

Türk ulusçuluğu üzerine önemli çalışmalarından biri olan Küçük Türk Tetebbular’ı, Avram Galanti’nin özellikle 1923-1925 tarihleri arasında yayınlanan makalelerinin derlemesidir. Kitabın amacının, “Türkiyat ve Türk dili üzerine incelemeler” olduğunu belirten Galanti’ye göre, aynı topraklarda yaşasalar da birbirlerinin dillerini konuşmayan unsurlar birbirleriyle etkileşim içinde olamayacaklardır.

Diğer
20 Şubat 2008 Çarşamba

Gayrimüslim kesim de son 50-60 yıl içinde okudukları yabancı okullarda maruz kaldıkları propagandalar sonucunda Türk kültüründen uzaklaşmıştı

Aytül TAMER

Ulusal Mücadeleyi başarıyla sonuçlandıran Kemalist hareketin iki temel gayesi olduğu ileri sürülebilir. Ulus-devletin inşasıyla bireyleri tebaa konumundan yurttaş haline getirmek ve elde edilen ulusal bağımsızlığı, iktisadi bir bağımsızlıkla tamamlamak. Kemalist Türkiye, iki dünya savaşı arasında doğu Avrupa’da sıkça rastlanan, bir ulusun o devlet içinde yaşayan çeşitli azınlık gruplarına hâkim olduğu ulus-devlet modelidir. 1930’lu yıllara gelindiğinde, bu model devletler ulusçuluk akımından derinden etkilenip sağ siyasi kanada yönelmişlerdir.1 Ne var ki, cumhuriyetin ilk yıllarında temel vurgu dildir, kültürdür, yurttur ve bu olgular, ortak çıkar noktasından hareketle harmanlanır. Dünyada yaşanan gelişmeler, ülkenin siyasi ve ekonomik açıdan geçirdiği sıkıntılı dönemler ulusçuluğun biçim değiştirmesine neden olur. U. Özkırımlı’nın belirttiği gibi, ulusçu söylem, toplum heterojen olmadığı için farklı şekillerde yaşanır, yeniden üretilir. Ulusçuluk son derece değişken ve esnek bir yapıya sahiptir; bulunduğu ortamın koşullarına uyum sağlar. Bir ulusçuluk akımının doğuşunu, beslendiği ve ilerlediği arkı anlamak ve yerel tarihi koşulları, alternatif oluşumları bilmek gerekir.2 Bu noktadan hareketle, Avram Galanti’nin çalışmaları Türk ulusçuluğunun gelişimi konusunda oldukça önemli bir kaynaktır.

Galanti, İttihat ve Terakki döneminde de, cumhuriyetin ilk yıllarında da Türk ulusçuluğunun savunucusu olmuş, bu ideoloji çerçevesinde eserler vermiştir. Galanti’ye göre ulus olmanın temel dayanağı, ortak dildir. Bu nedenle, Latin harflerinin kabulü konusunda muhalif isimler arasında yer almıştır.3 Türkçenin, tüm unsurları ‘ulus’ şemsiyesi altında toplayan bir özelliği olduğunu savunmaktadır. Ona göre dil aynı zamanda kültürel yapıyı da belirlemekte olduğu için Türkçe, ‘Türk’ olmanın gereği, ana ilkesidir. Galanti’ye göre, eğitim de Türkçeyi en iyi şekilde yayacak araçtır. Okul, Galanti açısından da temel öğedir. Ancak ulusal okullar açılır, tek dilde eğitim yapılırsa Türk ulusunun birlik olabileceğini savunur. Tek bir kültürü tüm Türkiye’ye yaymanın ulusal birlik açısından gereğini dile getirir.4

Küçük Türk Tetebbular

Küçük Türk Tetebbular5, Galanti’nin Türk ulusçuluğu yolundaki önemli çalışmalarından biridir. Kitap, Darülfünün Edebiyat Fakültesi Mecmuası ve Yeni Mecmua ile Akşam, Vatan ve İkdam gibi günlük gazetelerde, özellikle 1923-1925 tarihleri arasında yayınlanan makalelerin derlemesidir. Ayrıca üç yeni makalesi de kitapta yer almaktadır. Kitabın kapağında ‘1. cilt’ yazmakla birlikte, hem bibliyograflarında yaptığımız çalışmalardan 2. Cildin yayınlanmadığını biliyoruz. Galanti, 30 makaleden oluşan bu derlemenin amacının, “Türkiyat ve Türk dili üzerine incelemeler” olduğunu belirtir.6

‘Türk’ Kelimesinin Menşei Etrafında’ başlıklı 1918 tarihli makalesinde Galanti’nin, Ziya Gökalp’in ulusçuluğundan etkilendiği açıktır. Galanti, Gökalp ulusçuluğunda özellikle ‘millet aşkı, vatan aşkı, teali aşkı’na vurgu yapmaktadır. Ziya Gökalp’in çalışmalarında ‘Türk’ kelimesinin kökeni ve buradan çıkarılan ‘Türkiye’, ‘Turan’ gibi kelimelerle değinmesinden dolayı, Türk kelimesi üzerine Galanti de bir inceleme yapar. İlk kitap Tevrat’tan yola çıkarak, Yafes’in oğullarından Togarma’nın Türkler olduğunu dile getirir. Tevrat’taki bir surede, Togarma’ların Yahudilere yardımcı olacağının yazıldığını belirtir.7 Galanti bu bağlamda, Türkler ve Yahudiler arasındaki bağın, ortak geçmişin izlerini vurgulamaktadır.

Galanti, ‘Tarih-i Medeniyette Mustafa Kemal ve Kumanda Ettiği Türk Ordusu’ makalesinde, Mustafa Kemal’in hak ettiği yeri tarih yazarak elde edebileceğini vurgulayarak, medeniyet anlayışının Mustafa Kemal bağlamında anlatmaktadır. Mustafa Kemal’in büyüklüğünü, “Türkiye’nin haricinde yani alem-i İslam ile Asya ve Afrika’nın mazlum memleketlerinde aramak lazım” diye ifade eden Galanti, Mustafa Kemal ve ordusunun sahte medeniyete karşı gelerek, sömürge olmayarak medeniyet tarihinde önemli bir yer edindiğini vurgulamaktadır. Galanti, ‘anti-emperyalist’ denilebilecek bir söylem içinde Batı’yı eleştirmektedir.8

“Kendilerine medeniyetçi süsünü veren bu sahte medeniyetçilerin yegane gayesi ‘para’dır. Bu gayeye vasıl olmak için, kendilerince her türlü vasıta meşrudur. Sahte medeniyetçilerin istimlak programı birdir. Bu programı bize tatbik etmek istediler. Sahte medeniyetçiler için cihanda pazardan başka bir şey yoktur. Maarif onları korkutur.”9

Galanti’nin bir Türkiye coğrafya sözlüğü yazılması girişimleri önemlidir. H. Kohn, Amerikan ulusçuluğu bağlamında yapılan ilk çalışmalardan birinin dil ve coğrafya sözlüğü olduğunu; bunun ulusçuluk oluşumu açısından bir ortaklık vurgusunu dile getirdiğini belirtir.10 Bu bağlamda, Galanti’nin coğrafya sözlüğü vurgusu Türk ulusçuluğuna bakış açısı konusunda bize ipuçları sunmaktadır. Bölgesel ortak geçmişten yola çıkarak Türkiye’nin tarih sahnesindeki eskiliğini vurgulayan Galanti, yer adlarının Türkçeleştirilmesini savunur. Galanti, büyük bir eksiklik olarak gördüğü, ‘milli coğrafya’mızı öğrenebilmek için, bir ‘Türkiye Coğrafya Lügati’ yazılmasını teklif eder.11 “Sözlüğün faydalarını Galanti şöyle sıralıyor:

 “Memleketimizi tanımaya yarar. İlme hizmet etmeye yardım eder. Türk tarihiyle, Türk lisaniyat, Türk etnografya tarihlerinin gayr-i malum, müphem ve sönük cihetlerinin tenvirine hizmet eder. Cihan irfanı için çalıştığımızı ispat etmeye yarar. Çünkü metot dairesinde yapılacak olan böyle bir lügatin kıymet-i ilmiyesi olacağından, cihan muhalif-i ilmiyesinde, Türklerin ilme olan hizmetleri takdir edilecektir ki, bu cihet olarak gayet mühimdir. Türkiye Coğrafyasını Lügatinin tertibini deruhte eden heyet, işe başlamadan evvel, bundan 25-30 sene evvel Mısır’da Arapça ve Fransızca olarak tab edilen Mısır Coğrafyasını tetkik ederse, gerek usulünden gerek tertibinden pek çok istifade de ve işi kolaylaşır.”12

1925’te Türkiye’deki tüm okullarda tedrisatın Türkçe yapılması kararının hükümetçe onaylanması üzerine Galanti, ‘Türkleşmek Yolu’ başlıklı makalesinde bu kararın idari ve siyasi açıdan gerekli, “memleket için birinci derecede hayati bir mesele” olduğunu belirtir. Bir ulusta birlik oluşturabilmek için gerekli yapıların “din, mesken, örf ve adet ve lisan” olduğunu savunan Galanti, Tanzimat uygulamasının yanlış olduğunu, “vahdet-I milli” olmak bir yana, Türkiye’yi azınlıklarla birlik olma ruhundan uzaklaştırdığını dile getirir. 13

“İmparatorluğun eski hükümetleri, devletçiliği başka türlü anladıklarından vahdet-i avamilini (sebeplerini) nazar-ı itibare almamışlardır. Fakat kavanin-i tabiyenin mütebellir (billurlaştıran) düsturları olan ictimai düsturlar, zamanın kuvvetlerine tab’en, vazifelerini yapıyorlar. Tanzimat memleketteki gayr-i müslim anasıra müteaddid imtiyazlar verdikten başka, en mühimi olan serbest-i lisan ile serbest-i tedrisat bahş etmiştir; yani temin-i vahdet fikriyle yapılan bu Tanzimat anasır-ı mezlıneyi daire-yi vahdete doğru celb değil, onların vahdet-i mezkureden süratle uzaklaşmalarına yaramıştır.”

Galanti’ye göre, aynı topraklarda yaşasalar da birbirlerinin dillerini konuşmayan unsurlar birbirlerine yabancı kalacaklar, birbirlerinin duygularını paylaşamayacak, dolayısıyla da etkileşim içinde olamayacaklardır. Yine Galanti’ye göre, gayrimüslim kesim yabancı okullarda okudukları son 50-60 yılda, muraz kaldıkları siyasi propagandalar sonucunda Türkçeden ve Türk kültüründen uzaklaşmış, bağlılıklarını yitirmiştir.

“Türkiye’de yaşayan ve dilleri Türk dilinden gayri-i olan anasır, bu içtimai kanundan hariç kalamazlar. Bunlar kavlen, ismen ve resmen Türk olabilirler; lakin ruhen, fikren, kalben Türk olamazlar. Çünkü Türklüğü hissettirecek avamilden biri olan Türkçe’den mahrumdurlar.”14

Cumhuriyet iktidarına önerilerde bulunan Galanti, Amerika’ya göç eden Musevilerin Amerikanlaşma yolunda nasıl gayretli olduklarını, bu talebin hükümettten de geldiğini belirtir. Bunun doğal bir süreç olduğunu dile getirir.

“Her devlet ‘tecnis ve temsil’ içtimai prensibini kabul ve tatbik etmeğe kıyam ediyor. Memleketin selametini isteyen her bir hükümet, çar ve naçar bu türlü hareket etmek mecburiyetindedir (...) Bu gün devletçilik bir ilimdir. Her bir devletin vazifesi, hududu dahilinde yaşayan gayr-i mütecanis anasırı mütecanis kılmak ve hariçten gelenlerin hüvviyetini maksatlarını tetkik etmeden duhullerine müsaade eylememektir.” 15

Yahudilerin Türkleşmek yolunda adım atmaları amacıyla diğer ülkelerden örnekler vermektedir. Lozan görüşmelerinde 44. Maddenin altına imza atan Romanya’nın Yahudilere eşit davranmadığını dile getirmektedir. Böylece, Türkiye’deki Yahudilerin ‘refah’ durumunu ortaya koymaya çalışmaktadır. Türkiye’deki okullarda yabancı dille eğitime kesinlikle karşı çıkan Galanti, bunun çocukları, gençleri ülkesinden, tarihinden, geleneklerinden ve en önemlisi de, ulusal birliğin temeli olarak gördüğü dilinden uzaklaştıracağını savunmaktarı.16

‘Temsil’ kelimesi asimilasyon anlamında kullanan Galanti, temsil’in önemli olduğunu, Mustafa Kemal yolunda bunun takip edilmesi gerektiğini belirtir. Galanti, ‘Türkleştirmek Yolu’ başlıklı makalesinin yazmasının iki nedenini anlatırken, Türkçülük konusunda düşüncelerini de özetlemiş olur.

“Memleketim olan Türkiye’nin yükselmesini ve harbi avamilinin tenkısını görmek... Türkiye’yi yüksek görmek demek onun her türlü gavailden azade olarak bir kitle halinde terakkiye doğru ilerlemesi demektir. Pürüzlü ve gayri-i mütecanis kitle, terakkiye engel olur.

Türkiye’de yaşayan ahaliyetler eğer kendi menfaatlerini anlarlar ise, Türkleşmeli ve kendilerini Türkleşme ameliyesine kemal-i samimiyetle tabi kılmadırlar. Türkleşmenin bir tek yolu vardır: Türk mektepleri yolunda kendilerinde tekil tedrisatı Türkçe yapan mektepler.”17

Dipnotlar:

1 S. Çağaptay, ‘Erken Cumhuriyet Dönemi Vatandaşlık Rejimi’ Toplum ve Bilim, Güz 2003, No:98, s. 167.

2 Umut Özkırımlı, Milliyetçilik Kuramları (İstanbul: Sarmal, 1999) s. 296.

3 A. Galanti, Arabi Harfleri Terakkimize Mani Değildir. (İstanbul: Hüsn-i Tabia Tabiat Matbaası, 1927)

4 Avram Galanti, Vatandaş Türkçe Konuş yahut Türkçe’nin Ta’mimi Mes’elesi. (İstanbul; Hüsn-i Tabiat Matbaası, 1928) s.8.

5 Avram Galanti, Küçük Türk Tetebbular (İstanbul: KAğıtçılık ve Matbaacılık A.Ş. 1925)

6 İbid., s.2.

7 Küçük Türk Tetebbular, s.3-8 (28 Mart 1918, Yeni Mecmua, No:37)

8 İbid., s 96 (1 Kasım 1923, Yeni Mecmua, No:87)

9 İbid., s 111.

10 H. Kohn, The İdea of Natinalism. (Toronto; Colier Books, 1969.) s. 300-305.

11 Küçük Türk Tetebbular, Türkiye Coğrafya Lugatı’ s. 125 (15 Ekim 1923, Yeni Mecmua)

12 İbid., s.129.

13 Küçük Türk Tetebbular, ‘Türkleşmek Yolu’ s. 138-140 (1,3,5 Mayıs 1925, Akşam)

14 İbid., s. 142-144.

15 İbid., s. 146.

16 İbid., s. 148-149.

17 İbid., s. 150-151.

Avram Galanti’nin Türk ulusçuluğu üzerine makaleleri

Galanti’nin bugüne kadar araştırmacılar tarafından dikkete alınmamış olan kitabı içerisindeki Türk ulusçuluğu açısından dikkat çeken makalelerinden başlıklar:

1. Türk Kelimesinin Menşe’i Etrafında

2. Türk Kelimesiyle Turan Kelimesi Arasında Münasebet Var mı?

3. Oğuz Han Efsanesi Etrafında

4.  Eski Türk Savların Eskiliği

5. Sümerceye Benzeyen Türkçe Kelimeler

6.  Padişah, Paşa Bey, Efendi, Ağa Kelimelerinin Menşeleri

7. Türkçe’de Sağır Nun’un Telaffuzu

8. Kullandığımız Türkçe Elifba Harflerinin Menşei ve Manaları

9.  Kullandığımız Türkçe Yazımın Menşei

10. Kullandığımız Türke Ay İsimlerinin Menşei

11.  Türkçe’de İhdas Olunan Kelimat ve İstılahat Etrafında Bazı Mülahazat

12. Konuşulan ve Yazılan Türkçe

13. Avam Türkçesi

14. Arabi ve Farisi Kavaidinden Ayıklanmış Türkçe

15. Türkiye Kelimesinin İmlası

16. Türkçe’de Ümmet, Millet Kelimelerinin İstimali

17. Türkler İki ‘Tarihi Devre’ açmışlardır

18. Tarihi Medeniyette Musa-Mustafa Kemal ve Kumanda Ettiği Türk Ordusu

19. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Heykeli Nerede Rekz Edilmeli ve Ne için?

20. Herkes Bir Gazi İstiyor

21. Mustafa Kemal

22. Yeni Türkiye Tarihinde Ziya Gökalp

23. Türkiye Coğafya Lügati

24. Aldülhamid Sani Zamanından Türkiye Haricinde İntişar Eden Türkçe Gazeteler

25. Türkleşmek Yolu

26. Türk Akademisinin Tesisi Arifesinde Lisanımız

27. Museviler ve Türkçe

28. Kitab-ı Mukaddes’in Türkçe Tercümeleri

29. İspanyol Halkiyyatından Hayrettin Barbaros ve Kılıç Ali Paşalar

30. Türk Hurafatında ‘Salı’ Günü