Sahadaki diğer insanlar...

Bundan birkaç hafta evvel bu satırlarda sahalarda gordüğümüz, her zaman başarılı olmasalar da her zaman sportmen olmayı başaran ve örnek alınması gereken sporcu profilleri üzerine birkaç örnek vermiştim. Durup dururken yazmıştım o yazıyı. Özel bir olayın üzerine değil. Fakat geçtiğimiz iki hafta Ankara sahalarında gördüklerim üzerine, o yazıyı yazmış olmak beni bir kez daha mutlu etti. Nedenini şöyle açıklayayım

Spor
13 Şubat 2008 Çarşamba

ALP ALKAŞ

 

3 Şubat günü Beko Basketbol Ligi'nde haftanın maçı olarak görülen Türk Telekom - Efes Pilsen maçı oynandı. Beklendiği gibi maç iki güçlü ekibin yoğun çekişmesi içerisinde yakın skorlarla ilerliyordu. Son 23 saniyeye girildiğinde skor eşitlenmiş ve top Efes Pilsen’deydi. Ne olduysa Scoonie Penn’e yapılan faulun ardından oldu. Pozisyondan kısa bir müddet evvel El Amin’e faul yapıldığını düşünen Telekom koçu Scoonie’ye yapılan faülün ardından sahaya girdi. Sahaya girdi derken yanlış anlamayın, Sunter benchin yakınlarında değil sahanın tam ortasında idi. Hakemi sahada kovalarcasına itirazlarını sürdürüken tribünler de doğal olarak galeyana gelmiş ve sahayı yabancı madde ablukasına almıştı. Bu durum birkaç dakika boyunca sürdü ve Ercüment Sunter’in saha dışına gönderilmesinin ardından maçın kalan süresi oynatıldı.

Bundan yaklaşık bir hafta sonra Ankara’da, bu sefer Beşiktaş Cola Turka – Efes Pilsen Opel Türkiye Kupası Çeyrek Final maçı oynandı. Maçın büyük bir kısmını 10 sayı civarında Beşiktaş önde götürdü. Maçın son çeyreğinde ise geriden gelen Efes Pilsen savunmadaki mücadelesiyle maça denge getirmeyi bildi. Bu süreçte Beşiktaş sahada istediklerini yapamamaya başlamıştı. Sinan Güler’in Kerem Gönlümü kolundan çekmesi sonucunda çalınan sportmenlik dışı faul, Sandro Nicevic’e çalınan 3 saniye ve Efes Pilsen aleyhine çalınmadığı iddia edilen bir sekiz saniye Beşiktaş benchinin yerinden fırlamasına ve uzun itirazlarda bulunmasına sebep olmuştu. Kaya’ya Scoonie’nin yaptığı faule sportmenlik dışı faul çalınmaması iplein koptuğu an oldu. Kaya dakikalarca sahada hakemin üzerine yürüdü. Azıcık dudak okumayla ve bir ara sesli olarak hakeme ettiği küfürleri televizyonda takip etmek mümkündü. Hakemin yüzüne kendisine teknik faulü çalacak cesareti olmadığını bile söyledi. Ne yazık ki haklı çıktı. Maç bitiminde ise Kaya’ya takım arkadaşları, coach Ergin Ataman, yönetici Hasan Bozkurter de katıldı. Hakemleri soyunma odasına kadar kovalayan bu kafile bununla da yetinmedi. Rakip oyuncuları tebrik etmek bir yana, Hasan Bozkurter kendileriyle el sıkışmaya gelen Efes Pilsen Coach’una da küfür etmekte bir sakınca görmedi. Gerilen ortamı araya girenler sakinleştirdi ve maç bu şekilde tamamlanmış oldu. Basın toplantısında ise Ergin Ataman yaşananların bir rezalet olduğunu söyleyip daha fazla çaıklama yapmadan gitti. ULEB Cup’ta ilk grubu mağlubiyetsiz tamamlayarak tarih yazan üç büyük kulübün yetkililerine yakışmayacak bir durum olduğu aşikar.

Altı gün içinde iki defa benzer olaylarla karşılaşınca sahadaki güzel insanları daha çok tanıtmak gerektiğine bir kez daha inandım. Çünkü “sahadaki diğer insanlar” ne yazık ki onlardan çok daha fazla. Sahalarda gördüklerimizin bütün endüstriyelleşme teorilerine karşın aslında bir “oyun” olduğunu “diğerleri”nin de hatırlaması umuduyla...

Not: Yazının amacı hakem kararlarının doğruluğu yanlışlığından çok verilen tepkiler üzerine bir şeyler söylemektir. Yoksa hakem dediğin de bir insandır, zaman zaman hata yapacaktır.