Yarınlara hazır mıyız?

Holokost
8 Şubat 2008 Cuma

Marsel RUSSO, David OJALVO

“Karanlıklarla dolu bir çağdan söz ettiğinde, tanık zorlanır. Sözcükler, anlatıma araç olacaklarına, engel olur çıkarlar; kâğıda dökülürlerken başkaldırırlar adeta. Çünkü, ölümün kural, yaşamın mucize olduğu bu dönemlerde, kurbanların hissettiklerini tercüme edebilecek sözcükler yoktur…”

Elie Wiesel, Auschwitz’in müttefik kuvvetlerce kurtarılışının altmışıncı yıldönümünde - Ocak 2005’te - Birleşmiş Milletler’de düzenlenen özel toplantıda yaptığı konuşmada, Holokost’un ne anlama geldiğini anlatmada yaşadığı çaresizliği böyle dile getiriyor…

Oysa, zamanın azgın dalgalarının bizi o günlerden hızla uzaklaştırdığı, teknolojinin hayatımızın en ufak yongasına muzaffer bir asker edasıyla sahip çıktığı, insanlar ve toplumlar arası farklılıkların yeniden artan bir şekilde gündeme getirilmeye başlandığı 21. yüzyıl dünyasında, Holokost’u anlamaya çok ihtiyacımız var.

Holokost olmuştur. İnsanlar tüm onurları yerle bir edilircesine bir numaraya indirgenmiş, yerlerinden ve sevdiklerinden kopartılmış ve anlamsız bir nefrete kurban edilmişlerdir.

Holokost’u yok sayma veya tartışmaya açma eğiliminin akademik alandan sonra şimdi siyasi arenada da rahatlıkla dillendirilir olması, üretilen birçok komplo teorisinin öznesi hâline getirilmeye çalışılması insanlık adına utanılacak bir durumdur. Holokost inkârcılığı bizlere taşıdığımız sorumluluğun ne derecede önemli olduğunu hatırlatıyor. Öyle ki Holokost'u öğrenirken inkârcıların öne sürdüğü savları bilmeli ve onları yanıtlamak üzere bilgi birikimimizi geliştirmeliyiz.

Elbette birçoğumuzun birer Holokost uzmanı, tarih bilgini olmamız pek mümkün değil. Gerek zamanın doğal akışı, gerekse “ağır” ve “acı” olana karşı gösterdiğimiz direnç de ele alındığında, aslında yapmamız gerekenin bir yerde çok basit olduğunu da ifade etmek isteriz: hatırlamak ve unutmamak! Hiçbir Yahudi geçen yüzyıl içinde yaşananları unutmamalı… Hiçbir özgür insan tarihin bu karanlık dönemine sırtını dönmemeli. Trajedinin mimarları çoktan geçmişin sayfalarına gömüldülerse de, her zaman onları çağrıştıracak, onlardan ilham alabilecek başkalarının benzer fikirleri gündeme getirebileceklerini unutmamak gerek...

Holokost, tarihsel gelişimi, sosyal ve psikolojik yapısı, teknolojik ve ekonomik boyutu ile birçok şeyi etkilemiş ve birçok şeyden etkilenmiş karmaşık bir olgudur. Konu bakımından böylesi bir zenginliği bir ekin sayılı sayfalarına sığdırmak elbette çok zor. Bu seneki çalışmamızın amacı, o dönemi irdelerken bugünlere olan yansımalarına da değinmek ve böylece konuya değişik açılardan bakılmasını sağlamak oldu…

 

Holokost'un taşıdığı anlam çok derin. Her ner kadar yaşanmamış olmasını arzu etsek de, tarihi değiştiremiyoruz. Elie Wiesel veya Miriam Akavia gibi birincil tanıdıklarından Holokost'u dinlemek, bizler için bir nevi şans. Onların duygularını tercüman etmekte sözcükler yetersiz kalsa da, varlıklarıyla yarattıkları dokunuşlar ağırlıklarına rağmen son derece değerli; çünkü önümüzdeki yıllarda tanıkların ardından söz sırası yarın, bizlere gelecek... Gerek ulusal gerekse  uluslararası ortamlarda Holokost'u anlatacağız. Yeni nesiller bizlerden öğrenecekler. Tarihin unutulmaması ve insanlığın geleceği için aktarabileceklerimiz ise, kuşkusuz bugünden itibaren öğrendiğimiz ve eldeki birikimi sahiplendiğimiz oranda olacaktır...