Abramovich’in sahadaki beyni: Avram Grant

Abramovich, Mourinho’yu kovduktan sonra hiç düşünmeden yaptığı hareketle takımın başına herkesin aile dostu diye nitelendirdiği, Avram Grant’ı getirmesi İngiltere’de deprem etkisi yarattı. Abramovich, İngiliz basını tarafından acımasızca eleştiriliyor. Ama o hayatında en çok sevdiği işine, yani futbola devam ediyor...

Spor
6 Şubat 2008 Çarşamba

Selim ÇİPRUT


Bundan birkaç sene öncesine kadar, Abramovich ismini ne duyduk, ne de telaffuz ettik. Ama Chelsea takımını satın aldığı günden itibaren, bu ismi duymaktan artık kulaklarımız sağır oldu diyebiliriz.  Yahudi asıllı olduğunu bilmeyen yoktur. Hatta Chelsea için geleceğin İsrail milli takımı buradan çıkacaktır yakıştırmalarına gülen spor basını, Chelsea’nin kadrosunda beş İsrailli futbolcunun olduğunun farkındadır elbet. Mourinho’yu kovduktan sonra hiç düşünmeden yaptığı hareketle takımın başına, herkesin aile dostu diye nitelendirdiği, Avram Grant’ı getirmesi İngiltere’de deprem etkisi yarattı. Kendisi acımasız İngiliz basını tarafından acımasızca eleştiriliyor. Ama o hayatında en çok sevdiği işine, yani futbola devam ediyor...

Avram Grant, 6 Mayıs 1955 yılında Petah Tikva’da dünyaya geldi. Grant’ın profesyonel teknik direktörlük kariyeri 18 yaşında Hapoel Petah Tikva’nın genç takımını çalıştırmasıyla başladı. Burada tam 14 sene görev aldı. Başkan artık onun piştiğine inandığında, 1986 yılında A takımının başına getirildi.1990 ve 1991 yılında TOTO kupasını kaldırdığında, kariyerindeki ilk başarıya imza atıyordu. 1991 yılında,  geniş yetkilerle Maccabi Tel-Aviv’in başına getirildi. İlk sezonunda şampiyonluğa uzanma başarısını gösterdi. Hem de ikinci ile aralarında 13 puan farkla. O sene İsrail kupasını kıl payı kaybederek, duble yapma şansını kaybetti. 4 senelik Maccabi Tel Aviv macerasından sonra soluğu, Hapoel Hayfa takımında alıyordu. Orada sadece bir sene çalıştı. Oldukça başarısız bir sene geçirdi. Ardından tekrar Maccabi Tel Aviv’in yolunu tuttu. 1997 yılından 2000 yılına kadar başarılı işler yaptı. 2000 yılında Maccabi Hayfa’dan gelen cazip teklifi kabul ederek, Hayfa’nın yolunu tuttu. 2002 yılına kadar orada teknik direktörlük görevini üstelendi. İki  sene üst üste lig şampiyonluğunu kazandı. İsrail’de çok tutulan ve sevilen bir teknik adam olma başarını gösterdi. Spor yazarlarının lobisi ile 2002 yılında İsrail Milli Takımı’nın başına getirildi. İsrail futbolunu bugünlere taşıdı. 2006 Dünya Kupası gruplarında kıl payı elenmesine inanılmaz üzülmüş, eşi dahil günlerce kimselerle konuşmadı. İsrail milli takımının başına geldiğinde, Karl Heinz Feldkamp’ın Galatasaray’da uyguladığının benzeri olan bir gençleştirme operasyonuna başladı. İsrail’de milli kahraman ilan edilen Eyal Berkovic’i bir anda takımdan uzaklaştırdı. Bu Berkovic’i çok zedelemişti. Bazı spor yazarları Grant’ı neredeyse vatan haini ilan edeceklerdi. Ekim 2005’te kendisine Ada’dan ilk teklif gelmişti. İngiltere’de ki kariyerine Portsmouth ile başladı.

Roman Abramovich’in çok yakın arkadaşı olmasından dolayı bir anda kendini Chelsea’nin futbol direktörü koltuğunda buldu. Jose Mourinho’nun ayrılması ile bu sefer ansızın takımın teknik direktörü oldu. Chelsea taraftarları bu karara isyan etti. Ama Abramovich, Grant’ten desteğini hiç eksiktmedi. İsmini açıklamaktan  çekinen birkaç oyuncu onun için şunu söylüyorlardı: ”Antrenman ve taktik bilgisi 25 sene öncesine ait, Chelsea’nin ondan çok daha iyisine ihtiyacı var. Verdiği taktikler ve kurduğu takımlar ile en yakın rakiplerimiz karşısında aciz duruma düşüyoruz. Bu gidişle Chelsea’de fazla kalmayız.” Chelsea’nin başında sahaya ilk çıktığında takımı Manchester United’a 2-0 mağlup oldu. İlk Şampiyonlar Ligi maçında ise Valencia’yı deplasmanda 2-1 ile geçtiler. Oynadığı 16 maçta da takımı yenilmedi. Manchester City karşısındaki tarihi 6-0’lık galibiyeti de onun yönetimi altında aldılar.

Aralık 2007’de sözleşmesi dört sene daha uzatıldı, böylece herkesin güvenini kazanmış olduğu görüldü. Ocak ayında ilk transferlerini gerçekleştirdi. Lokomotif Moskova’dan İvanovic’i ve 18 yaşında ki Arjantinli forvet Franco Di Santo’yu kadrosuna dahil etti.

Grant, İsrail televizyonlarının ünlü kişiliklerinden biri olan Tzofit Grant ile evli. İki çocuk sahibi.  Babası Meir ise II.  Dünya Savaşı’nda Polonya’dan Sibirya’ya sürülmüştü. Grant, ailesinin büyük çoğunluğunu soykırımda kaybetti.

Bakalım Grant, kendisine güvenmeyenleri mahcup edecek mi? Ya da kadim dostu Abramovich’i hayal kırıklığına uğratacak mı? Kim bilir belki de başarıdan başarıya koşar. Bunu zaman gösterecek…