Basından / İsrail Tipi Demokrasi

Perspektif
16 Ocak 2008 Çarşamba

Ayşe Karabat / Radikal, 12 Ocak 2008

İlginç bir diyardır İsrail. İliklerine kadar militarist, iliklerine kadar negatif milliyetçi, ama ister kabul edin, ister burun kıvırın, kendine özgü, kendisi için sorunlarına rağmen ve yeşil hat içinde demokratik bir toplumdur.

Yeşil hat derken, İsrail'in 1967'de işgal ettiği topraklar dışındaki coğrafyayı kast ediyorum. Negatif milliyetçi derken, milli özelliklerinin altını çizmek yerine, kendisinden olmayan her unsuru 'düşmanlaştırmaktan' söz ediyorum. Ama demokratik derken de, kendi vatandaşlarının her konuyu açıkça tartışmasına imkân tanıyan, devletin her aygıtını, gürültülü de olsa tartışabilme ve daha da ötesi denetleme hakkını anlatmaya çalışıyorum. Militarist derken de, yoğurt reklamlarında bile görülen 'askerlik' vurgusundan dem vuruyorum.

Öyle bir yerdir ki İsrail, toplumun birçok kesiminden itirazlara rağmen, Kudüs'te eşcinseller yürüsün diye devlet aygıtları her önlemi alır. Öyle bir yerdir ki, yasalarca suç sayılan esrar içmenin serbest olmasını isteyenler partileşip genel seçimlere katılabilir. Öyle bir diyardır ki, parti içi disiplin asla katı değildir, her vekil ağzına geleni söyler. Öyle bir yerdir ki, İsrail vatandaşı Arapların kurduğu partilerden parlamentoya (Knesset) seçilen vekiller, devleti ve uygulamalarını yerden yere çalabilir. Bu sözler başka bir ülkede söylense, 'Derhal asalım' nidaları atılabilir. Doğrudur, Arapları diş gıcırdatarak dinler, bağırarak yanıt verir, Knesset'te olmamalarını tercih ederler ama bağırlarına taş basar otururlar. İsrail'de laikler, din temelli partilerin memleketi bir gün Yahudi şeriatıyla (halaka) yönetmeye kalkışacağından emindir; bunu sık sık dile getirir, olmaması için de uğraşırlar ama gerekirse o partilerle paşa paşa koalisyonlar kurup uzlaşma da ararlar.

Öyle bir diyardır ki İsrail, insanlar kendi ordusunu bile yerden yere çalar. İstihbarat örgütleri - ki nasıl oldukları herkesin malumudur-  Knesset denetimindedir. Mesela iki yıl önceki Lübnan savaşı hâlâ tartışılıyor. Kurulan bağımsız komisyonlar, savaşı İsrail'in kaybettiğini teslim etti. Hükümet ve ordunun tüm hatalarını bir bir saydı. Ama raporlar yetmedi. Knesset'te oluşturulan bir komisyon da orduyu açıkça beceriksizlik ve plansız hareket etmekle suçladı. Rapor, 'Knesset orduyu küçük düşürdü' nidalarına da yol açtı, 'Halt etmişler, şanlı ordumuz, aslanlar gibi görevini yaptı' da denildi. 'Düşmanın ekmeğine yağ sürüyor' diyen de çıktı. Haaretz'in başyazısında ise rapordan yola çıkarak, 'Siyasilerimiz ordu gibi, ordumuz da siyasiler gibi davrandı' diye yazdı. Bunun için çok da eleştirildi. Ama gazeteyi bombalayan olmadı, kapatmayı düşünen hiç çıkmadı, orduyu tahkir ve tezyif etmekten davalar falan da açılmadı. Hem kimse Knesset raporunda imzası olan 17 vekili 'vatan haini' ilan etmedi.

Evet doğru, her kafadan bir ses çıkıyor, bağırış çağırış gırla ama sonuçta İsrail gibi militarist ve negatif milliyetçi bir toplumda bile, kimse ordunun sivil denetime tabi olması ilkesini ortadan kaldırmayı aklından geçirmiyor. İşine geldiğinde İsrail'i örnek alan, yeri geldiğinde övgü düzmekten ve imrenmekten çekinmeyen ama ne hikmetse benzeri bir denetim mekanizmasının kendi ülkesinde olması fikrini aklından dahi geçirmekten korkan çevrelere özenle duyurulur.