İnsan Hakları için Hahamlar, 2001 Durban Konferansı’nda gerçekleşen, İsrail ve Yahudi karşıtlığı sebebiyle ABD ve İsrail’in büyük tepkisini çeken olayların ardından, benzeri olayların yeniden yaşanmaması için hazırlanan dilekçeyi imzaladı
Dilekçe, antisemitizmle savaşmanın ırkçılık karşıtı çabanın bir parçası olması gerektiğini vurguluyor.
Küçük ama etkili bir grup olan İnsan Hakları için Hahamlar (Rabbis for Human Rights) Organizasyonu, geçtiğimiz hafta uluslar arası bir dilekçeye imza atarak 2001’de Durban BM Irkçılığa Karşı Dünya Konferansı’nda yaşanan ve İsrail karşıtı olarak değerlendirilen olayların tekrarlanmaması için çağrıda bulundular.
İnsan Hakları için Hahamlar (RHR) yaklaşık 100 kadar sol eğilimli, çoğunlukla liberal akımdan olan İsrailli din adamından oluşuyor. Grubun etkisi uluslar arası meselelerden çok Filistinliler, yoksul İsrailliler ve yabancı işçiler adına yaptıkları eylemler ile hissediliyor. Organizasyon ayrıca büyük ölçüde eleştiriye de maruz kalıyor. Örneğin RHR’nin genel müdürü, Doğu Kudüs’te Filistinlilerin evini yıkmak üzere olan bir buldozerin önünü kesmesiyle anılıyor.
2001 yılında birinci Durban Konferansı’nda anti- Siyonist ve antisemit olarak değerlendirilen olayların doruk noktasına ulaşması ile ABD ve İsrail toplantıyı terk etmiş, ancak RHR konferanstan geri çekilmeyi reddetmişti. Bu sebeple ağır şekilde eleştirilen grup, bu sene hazırlanan ve imzaladıkları dilekçe ile öncelikle konferansta olanları özetliyor.
Dilekçe, şu şekilde devam ediyor: “Irkçılıktan kurtulmak için verilen küresel çabalar, halkların bütün olarak nihai kötü olarak damgalanması ve insan hakları adı altında nefret dolu stereo tiplerin körüklenmesi ile ileri götürülemez. BM ve onun insan hakları forumları antisemitizm de dahil olmak üzere hiçbir tür ırkçılığa araç olmamalı, ve herhangi bir hükümetin eleştiri kisvesi altında bir gruba yöneltilen nefretin kışkırtılmasını engellemelidir. Bunun bir daha olmasını önleyeceğimizi taahhüt ediyoruz.”
RHR’ın da imzaladığı dilekçe, Jacob Blaustein Institute of the American Jewish Committee (Amerikan Yahudi Komitesi Jacob Blaustein Enstitüsü) ve Hollanda’dan Magenta Foundation tarafından hazırlandı. Dilekçeyi imzalayanlar arasında Washington tabanlı Lawyers Committee for Civil Rights Under Law ve yüzlerce ırkçılık karşıtı Avrupalı grubun koalisyonundan oluşan European Network Against Racism (Irkçılığa Karşı Avrupa Ağı) de bulunuyor.
BM’in ırkçılık karşıtı bir organizasyonunun, kendi aktivist tabanında bu denli endişelere sebep olması oldukça önemli. Bu tür sivil toplum kuruluşları ve onların İsrail’deki benzerleri, insan hakları gündeminin dar ve belirli bir alana hapsedilmesinin neleri arka plana atabileceğinin farkına varıyor. 2009 yılında gerçekleşecek 2. Durban Konferansı için şimdiden önlem alınması bu nedenle büyük önem taşıyor.
