Maçın kimin ağırlığında geçeceğini, futbolcular sahaya çıkarken yüzlerinden anlamak hiç de zor değildir. Bunun için Beşiktaşlı futbolcuların yüzlerine baktığımızda, keşke bu maçı oynamasak gibi bir hal gördük. Türk futbolcusu kendine güvenmediği sürece bu skorlar hiç de sürpriz değildir. Geçen sene Galatasaray'ın Liverpool ile kafa kafaya oynadığı maçı düşündükçe daha cesaretlendirmişti. Bunla beraber bu umudun sadece taraftar da olduğu sahaya çıkınca anlaşıldı.
Ricardinho gibi fizik gücü İngilizlerle karşılaştırılamayacak bir futbolcunun oyuna kurtarıcı olarak sokulmasından, motivasyon eksikliğine kadar yapılan teknik hatalar bir tarafa, kendi kendimizi küçük görmekte çok başarılıyız.
Sivas maçında, her ne kadar alınan kararın doğruluğu tartışılır bile olsa, 100 yılı aşmış, büyük takım unvanı almış bir takımın başkanının sözleri her yönden tartılmış olmalıdır. Beşiktaş başkanında bu tip bir sorumluluğu olduğundan verdiği demeçler son derece önemlidir. Bu yüzden ligden çekilme gibi son derece kritik açıklamalar sıcağı sıcağına söylenmemelidir. Yoksa sonucu böyle üzücü olur. Paf takımla çıkılacağı açıklandıktan sonra gelen tepkiler A takımı çıkarttırmıştır. Özellikle yatırılan milyonlarca Dolar’lık hisselerin bir kalemde silinmesi ve Paf takımı çıkartma hissedarları ayaklandırmıştır. Bunun üzerine çıkan A takımında yenilmesi Beşiktaş tarihinde bir kara lekedir. Bu durumu en güzel ''Söylemek istediğim en güzel söz, henüz söylememiş olduğum sözdür.'' sözleri açıklıyor.
Bütün bu olumsuzlukların yanında Fenerbahçe'yi kutlamamak elde değil. Ligde ve Şampiyonlar Ligi'nde bambaşka olan Fenerbahçe bu sene Avrupa'da kendilerinin de beklemeyeceği kadar iddialı konuma gelmeye başladı. PSV takımını Kadıköy'de devirmek bence Kanarya'yı gruptan çıkarttı. Yalnız asıl zor ve stresli dönem şimdi başlayacak ve rövanşlarda taraftara büyük iş düşecektir. Eğer oluşan bu güveni ve yakaladıkları ivmeyi devam ettirirlerse diğer Türk takımlarının Avrupa'da yaşadığı hüsranları kapatabilirler.
