Avram Galante doğduğu topraklarda anildi

24- 25 Ekim tarihlerinde Bodrum`da “1522- 2007 Osmanlılar`dan günümüze her yönüyle Bodrum” sempozyumu gerçekleşti. Sempozyumda tarihçi Avram Galante`nin hayatı ve çalışmaları üzerine bildiriler sunuldu ve Galante`nin Bodrum`daki mezarının, koruma altına alınması için çağrıda bulunulduÖnder Kaya(*)

Perspektif
9 Ocak 2008 Çarşamba

Türk Musevi Cemaati'nin geçen yüzyılda yetiştirdiği değerli araştırmacı Avram Galante, Bodrum’da düzenlenen “1522- 2007 Osmanlılar'dan Günümüze Her Yönüyle Bodrum Uluslararası Sempozyumu (24- 25 Ekim 2007)” çerçevesinde iki doğrudan ve bir dolaylı bildiri ile anıldı. Galante ile ilgili bildiriler sempozyumun ilk gününde sunuldu. İlk olarak sabah oturumunda Serdar Soyluer, Başbakanlık Osmanlı Arşiv Belgeleri'nden yola çıkarak “Sicil- i Ahval Defterlerine Göre Osmanlı Döneminde Bodrumlu Devlet Adamları” adlı sunumunda Bodrumlu pek çok önemli simanın yanı sıra Galante hakkında bazı bilgiler aktardı. Özellikle Galante’nin 1897 yılında 90 kuruş maaşla Rodos İdadisi’ne vekaleten hesap öğretmenliğine, bir yıl sonra da 200 kuruş maaşla Fransızca öğretmenliğine atandığını bu bildiriden öğrenmiş olduk. Yine Galante’nin aynı dönemde Rumca, Ladino ve Osmanlıca olarak “Türk Musevileri” adlı bir gazete yayınlamak istediği fakat bu girişimin Osmanlı idarecileri tarafından kibar bir dille geri çevrildiği de Soyluer’in sunumundaki bir diğer ilginç nokta idi. 
Öğleden sonraki oturumda Galante ile ilgili çalışmalardan ilki, Ege Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Zeki Arıkan’ın “Bodrumlu Tarihçi Avram Galante” adlı bildirisiydi. Sunum, değerli profesörün programının yoğunluğundan dolayı asistanı Cihan Özgün tarafından gayet akıcı bir dille aktarıldı. Galante hakkındaki genel bir bilgilendirmenin hemen sonrasında, onun “Bodrum Tarihi” adlı yapıtına vurgu yapılarak bu çalışmasının önemine ve eserin genel özelliklerine değinildi. Yine bu eser esas alınarak Bodrum’un genel bir tarihçesine de değinildi. Bu bildirinin ardından, tarafımdan kaleme alınan çalışma sunuldu. Sunumda, Galante’nin yaşamındaki bazı evreler, bu evrelerdeki bazı fikri çelişki ve kırılmalardan bahsedildi. Bu açıdan Galante, Bodrum sempozyumunda farklı bakış açılarıyla ve ayrıntılı bir biçimde anıldı. Söz konusu yazımda Galante’nin gençlik yıllarında başlayan ve ölümüne kadar devam eden arayış içindeki kişiliğine, herhangi bir grup veya düşünce akımına tam anlamıyla bağlanmayışına örnekler yoluyla temas edildi. Gençlik yıllarında bir yandan muhafazakâr cemaat mensuplarının cehaleti beslediği düşüncesi ile Rodos’ta modern eğitim veren “Tıfferet İsrael” adlı bir okul açan Galante, bu anlamda Alliance- İsraélite cemiyetine yakın durmuş, öte yandan da bu cemiyeti Fransızca merkezli eğitim vermek suretiyle Musevi Cemaati'ni içinde bulundukları topluma karşı yabancılaştırmakla suçlamıştır. Yine bu yıllarda bir yandan yabancı dil bilgisini kullanarak Avrupa’da Abdülhamid aleyhine yayınların Osmanlı ülkesine sokulmaması için bir nevi sansür memurluğu görevi yaparken, diğer yandan da Jön Türkler'le yakınlaşma sürecine girmiştir. Milli Mücadele Dönemi'nde de İttihatçılar'ın Anadolu Hareketi'ni yönlendiren kanadına destek vermiş, Milli Mücadele'nin başarıya ulaşmasına yakın bir dönemde milliyetçilerin kalem oynattığı Yeni Mecmua ve Akşam Gazetesi gibi yayın kuruluşlarında peşpeşe Türk zaferini coşkulu bir dille tebrik eden yazılar kaleme almıştır. Bu anlamda tarafımdan “Türklük İncelemeleri” adıyla Latin harflerine aktarılan “Küçük Türk Tetebbuları” adlı çalışmasında yer alan bazı makaleleri dikkat çekicidir. Bunların içinde “Herkes bir Gazi istiyor (s.141- 144)”, “Musa- Mustafa Kemal (s. 145- 148)”, “Türkleşmek Yolu (s. 165- 178)”, “Museviler ve Türkçe (s. 185- 196)” bilhassa dikkat çeken yazılarıdır (Bkz. Avram Galante; Türklük İncelemeleri - Latin harflerine Aktaran: Önder Kaya- , Yeditepe yay., İstanbul 2005). 

Cumhuriyet Dönemi'nde
Galante'nin Çalışmaları
Cumhuriyet Dönemi'nin ilk yıllarında özellikle Türk Musevi Cemaati'nin tez elden Türkleşmesini ve egemen kültüre entegre olmasını dile getiren yazıları ve devrime destek veren tutumu nedeniyle Galante’nin görüşleri, mevcut iktidarla örtüşmektedir. Bununla birlikte Galante, Sami dilleri profesörü olması ve dilbilimle eskiden beri uğraşması gibi etkenlerden dolayı Latin harfleri ile ilgili cumhuriyetin ilk yıllarındaki tartışmalara aktif olarak katılmış ve Latin harflerinin aleyhinde görüş bildirmiştir. Akşam Gazetesi'nde bu konu hakkındaki görüşlerini aktardığı yazılarını “Arabi harfler Terakkimize Mani Değildir” adı ile kitaplaştıran Galante, çok geçmeden Dolmabahçe Sarayı'na, Atatürk’ün sofrasına davet edilir. Ancak hastalığını bahane ederek bu toplantıdan affını rica edecektir. Galante bu davet sonrasında fikirlerini değiştirmediyse de bu konuda yayın yapmayı bırakmıştır. Gerek söz konusu tutumu, gerekse de ilerleyen yaşı nedeniyle (60 yaş) 1933 yılındaki Darülfünun tasfiyesinde emekliye sevk edilmiştir. Galante, 1943- 46 yılları arasında Niğde milletvekilliği yapmış, ancak bu dönemde aktif bir politik kimlikle hareket etmek yerine milletvekilliğinin imkânlarını kullanarak TBMM kütüphanesine kapanarak milletvekili olduğu şehrin (Niğde), doğduğu yerin (Bodrum) ve milletvekilliği yaptığı kentin (Ankara) tarihini yazmak için gerekli malzemeyi toparlama yoluna gitmiştir. Galante, sonraki yıllarda Darülfünun müderrisliğinden ve milletvekilliğinden aldığı maaşla kendini araştırmalara vermiş ve bunun sonrasında pek çok değerli çalışmaya imza atmıştır. Ancak tam anlamıyla bir yere bağlı olmaması, içinde yer aldığı bazı çevrelerin zaman zaman tepkisini çekmesi (Yahudi cemaati, Kemalist kadro, Osmanlı idaresi, Alliance İsraélite Cemiyeti) gibi etkenlerle ömrünün son yıllarında unutulmuş bir biçimde Kınalıada’daki evine ve sonrasında da Balat Sahili'ndeki Or- Ahayim Hastanesi’ne kapanarak adeta inzivaya çekilmiştir. İsrail Devleti'nin adına enstitü açtığı ve bir sinagoga adını verdiği Avram Galante hakkında “vatanım” dediği Türkiye’deki ilgisizlik gerçekten üzüntü vericidir.

Bodrum'daki Galante
Galante'nin Bodrum’daki evi ve ailelerinin gömülü olduğu Bodrum Musevi Mezarlığı hakkında da kısa bir bilgi vererek, bu yerlere dikkat çekmek istiyorum.
Bodrum’da düzenlenen sempozyumun ikinci gününde öğleden önce Galante’nin evini ve babasının da gömülü olduğu mezarlığı bulmak amacıyla yola çıktım. Ne yazık ki, Bodrum Musevi Mezarlığı bugün unutulmaya yüz tutmuş bir alan. Değerli dostum ve BOSAV’ın (Bodrum ve Karya Kültür, Sanat ve Tanıtma Vakfı) eski başkanı olan Murat Musa Önat’ın yardımı ile Bodrum Lisesi’nin arka tarafında düşen alandaki mezarlığı bulduk. Mezar, bugün bakımsız ve harabe bir halde. Alanın 30 metre kadar yukarısında bir grayder, yol düzenleme çalışması ile uğraşıyordu. Mezarlığın çok yakınındaki bu çalışma nedeniyle Bodrum Müzesi Müdürü sayın Yaşar Yıldız Bey aracılığıyla Bodrum Belediyesi ile temasa geçtiğimde mezar alanının üst kısmında kalan bölümün özel bir şirkete ait olup, yakın zamanda el değiştirdiği ancak mezarlık alanının tescilli olması sebebiyle tehlike altında olmadığı şeklinde bir bilgi edindim. Umarım mezarlığın başına üzücü bir durum gelmez. Zira mezarlık hem Bodrum’daki Yahudi kültürü açısından, hem Avram Galante’nin babası Mişon Galante’yi (ki İbrani alfabesi ve Ladino bilmediğimden mezarını tespit edemedim) ağırlıyor olmasından, hem de çok orijinal bir ibareye sahip iki mezar taşına ev sahipliği yapmasından dolayı gayet önemli. İki mezar taşında İbrani alfabesinin yanı sıra Latin alfabesi ile Türkçe olarak yazılan ibareler de var. Bu ibareleri aşağıda aktarmak istiyorum;
“Bohor Akyüz burada meftundur. Ruhuna fatiha”
“Zimbul oğlu Samuel Karda burada meftundur. Ruhuna fatiha”
Görüldüğü üzere mezar alanı Yahudi ve İslam kültürleri ile iç içe geçmiş son derece orijinal ifadeli mezar taşlarını barındırıyor. Yukarıdaki nedenlerden dolayı mezar alanının en kısa zamanda koruma altına alınarak düzenlenmesi gerekiyor. Bu konuyu sempozyumda dile getirdiğimde salonda bulunan Bodrumlular'dan da destek geldi.
Galante’nin Bodrum’daki evine gelince; ev günümüzde Galante’nin erkek kardeşinin oğlu olduğunu öğrendiğim ve İzmir’de yaşayan bir kişi üzerine kayıtlı. İzmirli değerli gazeteci Yaşar Aksoy, Şalom Gazetesi arşivinde bulduğum, Yeni Asır Gazetesi'nde yayınlanan bir haberinde söz konusu evin eski Yahudi Mahallesi olarak da bilinen “Eski Hükümet Sokak'ta 60 numaralı ev” olduğunu ifade ediyor. Bugün sokak numaraları değişmiş olup ev 86 numaradadır. Yapı, bugün Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası olarak kullanılmaktadır. Sempozyumda dile getirdiğim bir başka dilek de söz konusu sokağa Avram Galante adının verilmesi ve evin de girişine bir plaket çakılarak bu değerli Bodrumlu'nun burada yaşadığının belirtilmesidir.
Soyadı yasası çıktıktan sonra “Bodrumlu” soyadını alan, doğduğu şehrin tarihini yazarak vefa borcunu ödemeye çalışan ve ilmi çalışmalarına ket vurur düşüncesi ile evlenmeyi dahi aklından geçirmeyen Galante’ye sanırım bu kadarcık saygı çok olmasa gerek.

(*) Amerikan Robert Lisesi Tarih Öğretmeni