17.09.1923 yılında Kadıköy Yeldeğirmeninde doğdum. Yani doğuştan Kadıköylüyüm. Doğduğum sokağın adı Piassa Sokak idi. Aynı sokakta oturan Recaizade Ekrem Talu vefat ettikten sonra sokağımız bugünkü adı olan Recaizade adını aldı.
Tüm hayatım boyunca Kadıköy Hemdat İsrael Sinagoguna gittim. Halen de aynı sinagoga gitmeye devam ediyorum. Çünkü biz Yahudiler geleneklerimize çok bağlı insanlarız ve geleneklerimizi şartlar ne olursa olsun her koşulda hep devam ettiririz. Sinagogda, her zaman rahmetli babamın oturduğu koltukta oturmaya dikkat ederim. Kendisi hayatta iken de ben ve kardeşim yanına oturduk. Çocukluğumda sinagogumuzda diğer yaşıtlarım gibi ben de hem Tora, hem de İbranice dersleri aldım. Eli Sevinin İbraniceyi öğrenmemde çok önemli katkıları olduğunu vurgulamalıyım. İbraniceyi öğrenmiş olmam ileriki yıllarda Divan Edebiyatından yüksek notlar almama da yardımcı olmuştur.
Bar- Mitzva törenim Kadıköy Hemdat İsrael Sinagogunda yapıldı. Tefilin töreninden sonra kutlama evimizde gerçekleştirildi. O zamanlar dışarıda kutlama imkanı verecek otel de yoktu, salon da.
Arada II. Dünya Savaşı çıktı. Saint Josephi bitirdikten sonra İTÜ Mühendislik Mimarlık Fakültesine girdim. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Necmettin Erbakan İTÜde okuduğum dönemlerde sınıf arkadaşlarımdı. İTÜ 2. sınıfında okurken hiç unutmam, yüksek matematik sınavını verdiğim sırada Varlık Vergisi çıktı ve babamın tüm varlıkları elinden alındı. O moral bozukluğu içindeyken Ben çalışacağım, uğraşacağım, bir şeye sahip olacağım, sonra birileri gelecek benim alın teri ile edindiğim varlıklarımı haksız bir şekilde alabilecek...! düşüncesi beni çok rahatsız ettiği için bu önemli sınava giremedim.
Babamı o kadar çok seven bir çevre vardı ki, kendisine Gel istediğin malı al, istediğin zaman öde şeklinde yaklaşımlarda bulunan dostlarının varlığı biraz da olsa teselli oldu. Sonrasında yüksek matematik sınavına Eylül ayında hiç çalışmadan girmeye karar verdim ve tam not alarak geçtim. Bu sınavda çözümü hocanın anlattığı yol ile değil de kendi yolumdan ve çok farklı metodlarla çözmem bu notu almamda yegane etken oldu. Öyle ki sınavdan sonra bu konular benim metodumla anlatılmaya başlandı.
Profesör düzeyindeki hocalarla aram her zaman çok iyi olsa da, onların dışında kalan bazı öğretim görevlilerinin antisemit davranışları nedeniyle sıkıntılarım oldu. Hitlerin mimarı Prof. Paul Bonartz, üniversite bitirme projesinden benim projemi isteyenler yararlanabilsin diye örnek olarak gösterdi ve telif hakları uyarınca benden izin alarak panoya astı. Buna rağmen jüriyi teşkil eden bir çoğu Almanyada okumuş olan doçentlerin ırkçı görüşleri nedeniyle ben dahil 3 kişi sınıfta kaldık. Ancak sonrasında İTÜ Rektörü Prof. Emin Onatın girişimi sayesinde bitirme projem geçer not aldı ve mezuniyete hak kazandım.
Rektörlükten Yüksek Mimar Mühendis olarak diplomamı almaya gittiğimde Prof. Emin Onat bana Mezunsun ama gidemezsin; senin namı hesabına Anıtkabir İnşaatına gideceğine dair söz verdim dedi. Anıtkabirde bana Yüce Atatürkün gömülmesi gereken yerin tanzimini yapma görevi verilmişti. Bu görev benim için büyük bir sevinç ve onurdu. Bir başka onur da Anıtkabirde ilk bayrağı benim çekmiş olmam. Prof. Emin Onat mükemmel bir insan, mükemmel bir hoca idi, kendisini rahmetle ve saygı ile anıyorum.
Üniversiteyi bitirir bitirmez nasıl evlenebilirim? Önce kendimi ispat etmem gerekiyordu. Sami Day benim çok samimi arkadaşımdı. Ankarada iken hemen kendisini aradım. Değerli eşi ile birlikte bana hiç yabancılık hissettirmediler, kendi evimde gibiydim sanki. İlk Roş Aşana Bayramını birlikte kutladık. Sami Day bana Ankara Sinagogunda yer temin etti. Ankaranın en zenginlerinden Bay Arafın hemen ardından Tevaya çağırdılar. Bugün bile heyecanını duyduğum müthiş bir duyguydu, tarif edemeyeceğim bir heyecan duydum ve maaşımın yarısını bağış olarak attığımı hatırlıyorum. O günkü maddi durumumla kıyasladığımda bu benim için çok önemli bir meblağ idi. Tanrı kabul etsin. Etti de... Ankarada çok iyi hatıralarım, çok samimi ve iyi bir arkadaş çevrem oldu.
Bu arada eşim Ester ile 21 Haziran 1953te evlendim. Tabii ki evliliğim de Kadıköy Hemdat İsrael Sinagogunda oldu. Gene o yıllarda, Bay Gartinin başkan olduğu dönemde, yönetim mükemmel bir insan olan Bay Kazadonun da içinde yer aldığı bir inşaat komitesi oluşturdu. Amaç o zamanlar yazlıkçıların ihtiyacına cevap verecek bir sinagog oluşturmaktı. Bana inşaatın yapılacağı alan gösterildi ve sinagogun projelendirmesi tarafıma önerildi. Tüm projenin çizilmesini ve statik hesaplarının yapılmasını herhangi bir bedel almadan seve seve üstlendim. Bu benim için büyük bir onurdu.
Caddebostan semtinin adı nereden gelir bilir misiniz?
Bu bölgenin adı Cadıbostanı idi. Bu bölgeye ben dahil, insanlar girmeye korkarlardı. Nereden nereye...
Sinagogumuzun bulunduğu arsa eskiden bir bostan (kavun, karpuz bahçesi) idi. Sol köşesinde bir bostan kuyusu vardı ve binamızın kolonlarından biri bu kuyunun içindedir.
Bu inşaatta iç kolon yoktur bilir misiniz?
Bu sayede sinagogda oturan herkes birbirini görebilir.
Bugün 107 yaşında olan Yeldeğirmenindeki Kadıköy Hemdat İsrael Sinagogunun Azara bölümünde bundan yaklaşık 50 yıl kadar önce çatlaklar oluştu ve son derece tehlikeli olan bir çökme tehlikesi belirdi. Bunun üzerine zamanın yönetimi konuyu adını hatırlayamadığım makine mühendisi olan bir arkadaşımıza götürdü. O da benim dostum rahmetli Leon Mizrahinin isimlerini vererek İhtisas sahibi bu iki değerli şahıs varken neden bana geldiniz? dedi. Bunun üzerine yönetim işi bizden rica etti. Leon Mizrahi çok iyi bir inşaat mühendisi idi. Azara Bölümünü derhal putrellerle takviye ettik ve görüntüsünün bozulmaması için ahşapla kapladık. Bu hesaplamaları yapan ve sistemi kuran Leon Mizrahiyi rahmetle anıyorum. Nur içinde yatsın.
GKD Binasının ise projesini ve statik hesabını bizzat yapmış olmaktan ayrı bir mutluluk duyarım. GKD hizmete girdikten uzunca bir süre sonra Belediye tarafından gece 12.00den sonra dışarıya sesin taşması yasak edildi, gençlerin en çok bulunmayı istedikleri diskoda esas eğlencenin bu saatten sonra başladığını göz önüne alan yönetim, benden bir çözüm bulmamı rica etti. O tarihte GKDnin bodrum katı yoktu. Yönetime problemimize bir çözüm bulurum ama işime karışmayın dedim. Projeyi hazırladım, statik hesapları yaptım ve onaylaması için Kadıköy Belediyesine Mevcut binaya kat ilavem var diyerek müracaat ettim. Bir süre inceledikten sonra bu projede Kat ilavesi yok dediler. Ben de üstten değil alttan var deyince şaşırdılar, yeniden incelediler ve kanunlara uygun olduğunu belirterek projemi onayladılar, ancak statik hesaplamalar için Statik Büronun onayını almam gerekiyordu.
Statik Büro böyle bir hesaplama tarzına alışık değiliz onaylayamayız deyince kendilerine Beni tanırsınız, hayır için girdiğim bir işe herhangi olumsuz bir durum görsem neden gireyim? cevabını verdim. Yeniden kontrol ettiler ve statik hesaplamalarımı da onayladılar. Böylece tüm izinler alınmış oldu.
Bir işin sadece projelendirilmesi ve hesaplaması değil, yapımı da çok özeldir. Düşünün mevcut oturmuş bir binanın altını sonradan bodrum yapmak üzere boşaltıyorsunuz! Bu süre içersinde korkudan haklı olarak çocuklarını derneğe göndermek istemeyen veliler bile vardı!.
Sonuçta projeye uygun olarak inşaatı tamamladım ve İTÜden gelen yetkililer de kontrol ettiler, yapılan işin çok iyi olduğunu onayladılar.
Unutamadığım bir olay Süleyman Demirelin Cumhurbaşkanlığı sırasında İTÜden sınıf arkadaşlarını eşleri ile Çankaya Köşküne davet etmesidir. Benim de eşimle yer aldığım bu davet ile ilgili fotoğraf ve Süleyman Demirel imzalı teşekkür yazısının fotokopisini Amerikadaki kızıma gönderdim. O sıralarda ilkokulda okuyan torunum Ben de isterim diye tutturunca annesi sordu: Ne yapacaksın? Torunum cevap vermedi ama fotokopileri aldığı gibi sınıf öğretmenine götürmüş: My Grandfather is friend of the Turkish President (Büyükbabam Türkiye Cumhurbaşkanının arkadaşıdır) demiş. Böyle şeyler Amerikada çok önemsenir.
Diğer torunumda GKDde adıma yazılan yazıları okuduğu bir gün yanıma gelerek Dedeciğim seninle iftihar ediyorum deyince, sevincimden dört köşe değil 8 köşe olduğumu itiraf etmeliyim.
Cemaatimize uzun yıllar destek veren değerli büyüğümüz Sevgili Albert Arditiye çalışmaları için sonsuz teşekkürler, kendisine sağlıklı nice mutlu yıllar diliyoruz.