Futbol güzel oyun, golün adi Benayoun…

Geçtiğimiz Çarşamba günü hepimiz televizyona kilitlenmiş, temsilcimiz Beşiktaş`ın Liverpool ile oynayacağı maçı bekliyoruz. Gözlerimiz Gerrard, Torres, Kuyt gibi yıldızları ararken, çoğumuzun bilmediği bir yıldız ise sessiz sedasız İnönü Stadı`nın yolunu tutuyor. İsrail futbolunun yaşayan efsanelerinden biri... Yossi Benayo

Spor
9 Ocak 2008 Çarşamba
5 Mayıs 1980 yılında Dimona’da doğdu. İsrail’deki lakabı ‘’Çocuk’’olan Benayoun şu anda İsrailli spor yazarları tarafından gelmiş geçmiş en başarılı İsrailli futbolcu olarak lanse ediliyor. Jason Burt, The İndependent Gazetesi’nde onun için şu yorumlara yer vermişti:’’ 9 yaşında kabiliyeti ortaya çıktı, 11 yaşında bir futbol dehası olarak yola çıktı, 13 yaşında İsrail gazetelerinde manşet haberdi, hala da öyle...’’
Yossi, futbol hayatına 9 yaşında Hapoel Be’er Sheva’da başladı. Kendini kanıtlamaya başladıktan sonra ona ilk kez kapıyı açan Avrupa takımı Ajax Amsterdam oldu. Benayoun’a  4 senelik sözleşme teklif ettiler. Ailesi bunu istemeye istemeye kabul etti. Fakat 8 ay sonra, İsrail’e geri dönüş kaçınılmaz oluyordu. O gün için belki de ayağına gelen önemli  bir fırsatı elinin tersiyle itmişti. İleride bunu çok arayacağını düşünüyordu. 17 yaşında Hapoel Be’er Sheva A takımında oynamaya başladı. Takımı küme düşme tehlikesi yaşıyordu. Son maçları Maccabi Haifa’ya karşıydı. 90. dakikada kazanılan penaltının başına o geliyordu. Şutunu kaleci Davidovch kurtarıyor, dönen topu tamamlayıp ağlarlarla buluşturduğunda takımını galibiyete uzandırıyordu. Sevinç gözyaşlarının kısa zaman içinde gerçek gözyaşlarına döneceğini kimse tahmin etmiyordu. Düşme potasındaki rakipleri de maçlarını kazanmış, Be’er Sheva takımı kümeye düşmüştü. Yossi 25 maçta 15 gole imza atmıştı. Bu sezondan sonra Benayoun, Maccabi Haifa’nın yolunu tutuyordu. Anlaşmaya göre Avrupa’ya transferi halinde Be’er Sheva takımı da bundan kazanç elde edecekti. Haifa’da tam 3 sezon geçirdi. 130 maçta sahaya çıktı ve 55 gole imza attı.1998 yılında UEFA kupasında yarı final oynamayı başarmışlardı. Benayoun’un bunda payı büyüktü. Paris Saint Germain maçında attığı golü kendisi ile beraber taraftarlar da unutamadı. 1999 yılında yedek kalmak istememesinden dolayı çıkan tartışmadan sonra takımdan soğudu. Bu davranışı yüzünden teknik direktör takımdan uzaklaştırılmıştı. Saha içinde olduğu kadar saha dışında da çok güçlüydü. 2000- 2001 sezonunda doruğa çıktı. Avram Grant sayesinde -  şu anda Chelsea’nin teknik direktörü -  kimliğini tamamiyle bulmuştu artık. O sene ligin en iyi oyuncusu seçildi. Ciddi bir sakatlıktan sonra takımına geri döndüğünde yanındaki forvetlerle çok iyi anlaşmaları sonucu bir şampiyonluk daha kazanmışlardı. Kendi deyimiyle ‘pişmişti’. Ajax fırsatının bir benzeri daha gelebilir miydi diye beklemeye başladı. Bekleyiş fazla uzun sürmedi. 2003 yılında beklenen teklif gerçekleşti. Hem de yanında 3 arkadaşı ile beraber. Yolculuk İspanya’ya idi. Dudu Aouate, Omri Afek ve İlan Bachar ile Racing Santander yoluna çıkmışlardı. Taraftarın en çok sevdiği isim haline geldi. Milli takımda ve Santander’de gösterdiği performans İngiltere’de büyük yankı uyandırmıştı.  Bir çok takım peşindeydi. CSKA Moskova, Arsenal, Liverpool, West Ham United, Bolton Wanderers...
Gönlündeki takım Bolton idi. Bunda da en büyük etken Milli Takım’dan  arkadaşı Tal Ben Haim idi.  West Ham’ı tercih etti. Amacı aşağıdan yukarı doğru, zirveye yürümekti. Doğru bir seçim yapmıştı. 2.5 milyon sterlin karşılığında Santander’den transfer oldu. İspanyol taraftarlar klüplerini basmıştı. Onu asla unutamadılar. Premier Lig’de ilk golünü Aston Villa’ya attı. 2005- 2007 sezonları arasında 63 maçta sahaya çıktı ve 8 gole imza attı. Yıldızı gün geçtikçe parlıyordu. Sözleşmesini uzatmak istiyordu, fakat araya Liverpool girmişti. Kafası karıştı,sıçramanın zamanı geldiğini düşündü. Uzun süren pazarlıklardan sonra West Ham, 5 milyon Sterlin’e Benayoun’u satmak zorunda kaldı. Liverpool takımı onu taraftarına 13 Haziran’da Ryan Babel ile beraber tanıttı. Liverpool’da iz bırakmış diğer İsrailli futbolcu Rosenthal’dan sonra şimdi bayrağı o devralmıştı. 25 Eylül’de Carling Cup’ta ilk golüne imza attı. Liverpool taraftarına kendini çok kısa zamanda sevdirmişti. İsrail Milli Takımı’nda ise kaptanlığa kadar yükseldi. Oynadığı 50 milli maçta 12 gole imza attı.
Şimdi Benayoun ‘’You will never walk alone’’parçasının sadece bir notası... Hayatında en çok formasını giymek istediği takımın Liverpool olduğunu söylemişti. Rosenthal onun futbol idolüydü. Onunla büyümüştü. Şimdi aynı havayı solumak kadar gurur verici bir durum olamazdı onun için. Futbol hayatında başarılar dileriz sana Yossi... Ne demişler Futbol çok güzel oyun, Golün adı Yossi Benayoun…