İstanbul`da Ben Gurion`u anma etkinliklerinden...

İstanbul Üniversitesi ile İsrail`in İstanbul Başkonsolosluğu`nun işbirliğinde“ İstanbul Darülfünün öğrenciliğinden, İsrail Devleti`nin kuruculuğuna uzanan David Ben- Gurion`u anma etkinlikleri” 25 - 26 Ekim tarihlerinde gerçekleştiEster YANNIER - Nelly BAROKAS

Perspektif
9 Ocak 2008 Çarşamba
İstanbul Üniversitesi ile İsrail’in İstanbul Başkonsolosluğu’nun işbirliğinde düzenlenen “İstanbul Darülfünun öğrenciliğinden, İsrail Devleti’nin kurculuğuna uzanan Ben- Gurion’u anma etkinlikleri” kapsamında 25 Ekim Perşembe günü Ben Gurion’un 1912- 1914 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okuduğu süre zarfında  Beyoğlu Topçekenler Sokak No: 12’de ikamet ettiği eve bir plaket konuldu. Ardından Schneidertempel Sanat Merkezi’nde Ben Gurion’un yaşamından kesitlerin yansıtıldığı bir serginin açılışı gerçekleşti.
26 Ekim Perşembe günü ise İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası’nda “Osmanlı Hukuku’nun Modern İsrail Hukuku’na Etkisi” başlıklı konferans yapıldı.
İsrail Devleti’nin kurucusu David Ben Gurion’un yaşadığı eve plaket konulması töreninde, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkan Danışmanı Prof. Dr. Erman Tuncer,
Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Şişli Kaymakamı Mehmet Demirezen, Hahambaşı Rav İsak Haleva, İsrail’in İstanbul Başkonsolosu Mordehai Amihai, İkinci Konsolos Michal Gur Aryeh, İsrail’in Kültür Ataşesi Batia Keinan, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tankut Centel’in  yanı sıra konsolosluk çalışanları da hazır bulundular.
 Türk Musevi Cemaati yöneticileri, 500. Yıl Vakfı Başkanı Jak Kamhi, Başkan Vekili Naim Güleryüz, Türkiye- İsrail İş Konseyi Başkanı (DEİK) Ekrem Güvendiren de törene katılanlar arasındaydı.
Törende yapılan konuşmalardan ve görüşlerini aldıklarımızın sözlerinden birer özet aktarıyoruz...

Morhedai Amihai
İsrail’in İstanbul Başkonsolosu

“ Ben Gurion yaklaşık 90 yıl önce genç bir öğrenci iken iki yıl süreyle burada ikamet etti. İki yıl süreyle büyük yakınlık duyduğu Türk kültürünü, dilini ve yasalarını öğrendi. Osmanlı Kültürünü araştıran bir kişi idi, iki halk arasındaki ilişkiyi geliştirmek ve ilerletmek için Türkçeyi çok iyi öğrendi. Kendisi Atatürk’ten dünyanın en büyük lideri olarak söz ederdi ve etkilendiğini hiçbir zaman saklamadı. İsrail’in kuruluşu aşamalarında, Türk kültürünün yansımaları görüldü. İki ülke arasında kalıcı bir işbirliği ve dostluğun kurulmasına kaynak oluşturdu. Her şey bu mütevazi yerde başladı.  Bu adres, İsrail için önemli bir merkez haline gelecek. Çünkü İstanbul’un kalbinin attığı yerde İsrail’in kurucusunun yaşamış olduğunu bilmek çok önemli.  Katkıları için Beyoğlu Belediye başkanına, İstanbul Büyükşehir Belediyesine, ev sahibimize teşekkür ediyoruz .”

Ahmet Misbah Demircan
Beyoğlu Belediye Başkanı
“İsrail Devleti’nin kurucusunun, bu mekanda zaman geçirmiş olması çok anlamlı. (…) Hemen herkes biliyor ki Beyoğlu tüm dinlerin ve kültürlerin bir arada yaşadığı tüm dünyaya örnek bir ilçe. Kendi yaşamımızda bunu yakından hissediyor ve görüyoruz. Bizler için önemli dini günlerimizde Hahambaşı Rav Haleva’yı orada görüyoruz, bizler de önemli günlerinde kendilerini ziyaret ediyoruz.
Her geçen gün önemli bir devlet büyüğünün, bir sanatçının, bir yazarın, önemli bir mimari eserin Beyoğlu’nda var olduğunun farkına varmış olmak bizim gururumuz.
Bu sene Beyoğlu Belediyesi’nin 150. yılı bu münasebetle 100’den fazla önemli binaya plaket konulacak. Ben Gurion Plaketi de bu çerçevede ilklerden biri.”

Dr. Nathan Aridan
Ben Gurion Üniversitesi Öğretim Üyesi
“David Ben Gurion bu mütevazi evde Türk kültürünü, insanını ve İslam’ı tanıdı. Ben Gurion 1906 yılında o dönemin Filistin’indeydi, daha sonra üniversite eğitimi için İstanbul’a geldi. İstanbul’a gelmesinin nedeni; buranın bir kültür merkezi olmasıydı. Ben Gurion tanıştığı insanları, çalışmalarını, kendisine katılanları, etkisi altında kaldıklarını,  günlüğüne kaydederdi. Kendisini Türkiye’ye çok yakın hissettiğinden iki ülke arasındaki ilişkileri sağlam bir zemine oturtmak istedi. Yahudilerle – Müslümanlar arasında gerçekten bir dostluk kurulabileceğini de göstermeyi amaçladı.  %99’u Müslüman olan Türkiye, İsrail’i tanıyan bir devlet olarak bu ikili ilişkiye büyük bir destek verdi. Ben Gurion özellikle Türkiye’nin barış için yapabileceği katkıları daha o zamanlardan keşfetmişti.

Prof. Dr. Erman Tuncer
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Danışmanı
“Böylesine büyük bir devlet adamının İstanbul’da yaşamasından, eğitim görmesinden mutluluk duyuyoruz. Polonya’da doğdu, Selanik’te yetişti ve İstanbul Darülfünununda hukuk eğitimi gördü. Dolayısıyla Türk kültürünün ve halkının değerleri çok yakından tanıdı. İsrail’in Atatürk’ü olan bu zat, Atatürk’ün düşüncelerinden de oldukça etkilendi. Atatürk nasıl Türkiye Cumhuriyetini kurduysa aynı ilkeler doğrultusunda, İsrail devletini de bu büyük devlet adamı inşa etti. Bu iki toplum arasındaki ilişkiler Türkiye’nin İsrail’i ilk tanıyan devlet olma imkanını sağladı. Bu gün Ortadoğu’da barışa ve Osmanlının anlayışına ihtiyacımız var. Osmanlı döneminde burada kilise, cami, havra bir arada yaşadı. Osmanlı bütün cemaatlere saygı duyduğu için kendi ilkesi olan” Muhammedi Resullulah” yerine “ La İlahi İllallah” kullanmıştır. Üç dinin ortak paydası olan İbrahim Peygamber diyerek tüm cemaatleri kucaklamış, burada barışı tesis etmeye çalışmıştır. Gerek Atatürk’ün, gerekse İsrail’in Atatürk’ünün kurduğu bu ülkelerin dünyaya barış getirmesini diliyorum. Bizim de ıstırap duyduğumuz terörizmin kökünden kazınması için birliğe ve desteğe ihtiyacımız vardır. Türkiye-  İsrail ile olan münasebetlerini daha da güzelleştirecek, Arapları da içine alan bir barışı hep beraber yaşayacağız.”

Batia Keinan
İsrail Kültür Ataşesi

David Ben Gurion’un İstanbul’da yaşadığı döneme ilişkin yapılan bir araştırmaya ve bu araştırmanın gündeme gelmesine yardımcı olduk. Topladığımız belgeler arasında Ben Gurion’un İstanbul Üniversitesi’ne kayıt yaptırdığına ilişkin bir belge bulduk.
Bu öğrenci kayıt belgesinde onun İstanbul’daki adresi yazıyordu. Beyoğlu Belediyesi’nin yardımları ile evi ve şimdiki ev sahibini bulduk. Ev sahibi yardımcı olmaktan büyük mutluluk duydu. Kendisini konsolosluğa davet ettik, her türlü yardımı yapmaya hazırdı.
Vitali Hakko’nun aracılığı ile projemizi Belediye Meclisi’ne sunduk.
Başvurumuzdan bir yıl sonra, Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan yanıt aldık. Belediye, Dışişleri Bakanlığı’nın da görüşünü alarak bize, evin girişine Ben Gurion’un adının yazılı olduğu bir plaket koymamıza izin veriyordu. Fakat Beyoğlu Belediyesi’nin de izni alınmalıydı. Tabii ki izin verdiler.
Etkinliği, Ben Gurion’un doğum günü olan dün düzenlemek istedik. Fakat Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan katılamayacağı için bugüne erteledik. Vitali Hakko’ya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a ve Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’a destekleri için çok teşekkür ediyoruz.

Ekrem Güvendiren
Türkiye’nin İsrail Eski Büyükelçisi- (DEİK)  Türkiye- İsrail İş Konseyi Başkanı

David Ben Gurion, benim Atatürk’ten sonra takdir ettiğim dünyadaki en büyük devlet adamlarından biridir. Özellikle Türk dostluğunu Ortadoğu’da yaşatan adamdır.
Ben Gurion’un doğumunun 100. yılında, İsrail’deyken Hayfa Üniversitesi’nden bir profesörün bulduğu bir belgeyi gördüm.
Birinci Dünya Savaşı başlarında Cemal Paşa, Ben Gurion’u Siyonist faaliyetlerinden dolayı sınır dışı etmiş. Ben Gurion bir gazete yayınlıyormuş. Hayfa Üniversitesi profesörü o gazetedeki bir makalesini buldu ve yayınladı.
Ben Gurion makalesinde şöyle yazıyordu:
“Sevgili hemşerilerim, sevgili Yahudiler
Siz İngilizlere ve Fransızlara inanmayınız. Memleketlerinde demokrasi olduğunu, eşitlik olduğunu söylüyorlar. Doğrudur ama bu, İngilizler ve Fransızlar için geçerlidir. İngilizler ve Fransızlar hiçbir sömürgelerinde bu eşitliği vermemişlerdir.
Bir tek istisna vardır; o da Osmanlı İmparatorluğu’dur. Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan bütün azınlıklar, dinleri ne olursa olsun eşit haklara sahiptirler.
Bu nedenle İngiliz ve Fransız propagandasına uymayınız, silahlanınız, bir birlik kurunuz ve Osmanlı ordusuna iltihak edip bu müstevilere karşı Filistin’i koruyunuz.”
Bunu söyleyen Ben Gurion gibi büyük bir devlet adamıdır. Ve onun dış politikada, Türkiye ile ilişkiler konusunda kurduğu temeller ve prensipler, bugün hala İsrail ile Türkiye arasındaki dostluk bağlarının devamını sağlıyor.
Bu nedenle büyük bir gurur duyuyorum bugün. Nur içinde yatsın. Ayrıca İstanbul Hukuk Fakültesi mezunu olduğum için ona karşı özel bir sevgim var.