Futbol sevgisi

Türk futbolunun son yıllarda en büyük tartışma konularından biri olan seyirci azlığı konusu, bu yıl iyice dibe vururken Turkcell Süper Lig`in 7. haftasında oynanan İstanbul Büyükşehir Belediyespor- Vestel Manisaspor maçını sadece 442 kişinin izlediği ortaya çıktı

Spor
9 Ocak 2008 Çarşamba
Rudi DİRİMAN

Artık kabul ediyorum.Türkiye Futbol liginin 3. dünya ülkelerinin liglerinden biri olduğunu kabul ediyorum.Size ne Nuri Albayrak’tan  ne Celal Kolot’tan ne maçtan sonra statta basın toplantısı yapan Trabzon milletvekilinden bahsedeceğim.Zaten kendisi milletin vekilidir. Kendisi istediği yerde basın toplantısı yapar.Ne Emre Belezoğlu’nun yaptığı hareketten ne  Trabzonspor- Sivas maçından,ne de Vestel'in Manisaspor’dan desteğini çekmesinden bahsedeceğim.Ayırca Çaykur Rizespor’un başkanın.Beşiktaş maçından sonra “Adam vuracak hale geldim” açıklamasından sonra bunun üzerine daha ne yorum yapılabilir ki…Ben size futbolu anlatmak istiyorum.
Aslına bakarsanız ,futbol yorumcusu olmak da zor bir iş.Eğer akıl sağlınız yerinde ,hafızanız da fazla değil bir yıl öncesini hatırlayabilecek kapasitedeyse Türkiye’de futbol yorumcusu olmak gerçekten zor.Başarılı ve kariyerli bir çok insanın iş dünyasında yapamayacakları hataları futbol yöneticisiyken tekrarlaması,bazı insanların gözünüzün içine  bakarak yalan beyan vermesi,taraftarların tüyleri yolunacak kazlar olarak görülmesi,bu oyunların tekrar tekrar sahne bulması,siz sürekli aynı yorumları farklı cümleler kurarak insanlara yorumlamanız... Gerçekten zor bir iş.İnsanın ilk önce kendini kandırması gerekir ki bir inandırıcılığı olsun.Başka bir olasılık da bu işe gerçekten kendini çok kaptırmış olan biteni göremeyecek kadar kör olması lazım.Tabii 3. bir seçenek daha var.
Yapılan bir araştırmaya göre futbol gençler tarafından daha fazla takip ediliyor.Yaş ilerledikçe kişinin futbola olan ilgisi azalıyor.Bunun nedeni ise açık ;sürekli tekrar eden olaylar ve sporun dünyasının adaletsizliği.
Her ne kadar başta verdiğim örneklerin hepsi Türk futbolundan olsa da ,yukarıda yazılanların hepsi bütün dünya futbolunda farklı yollarla örneklendirilebilir.
Bunlara rağmen yine de futbolu seyretmeyi ve oynamayı seviyorum.Benim için futbol sevgisi mahalle arasında iki taştan kale yapmış maç yapan çocukları seyretmek,yanlarından geçerken top bana gelir mi iki kere sektirebilir miyim ? diye heyecanlanmak,perşembe akşamı halı saha maçını çarşambadan beklemektir.Maç günü erkenden statta gitmek ama penaltı atılırken gözlerini kapamaktır.Maçı ayakta seyretmek takım yenikken bile futbolculara destek olmaktır.
Bu yüzden her ne kadar yorumlamaktan,duymaktan hatta görmekten hoşlanmadığım gelişmeler futbolda özellikle de Türk futbolunda  yaşanmaktaysa da,ben bu futbolun hoş olmayan aktörlerine ve kirliliğine rağmen  sevmeye onun hakkına konuşmaya ve de seyretmeye devam edeceğim.Ve bundan keyif duyacağım.