1947 yılına ait küçük bir anıyla başlamak istiyorum. Şaloma olan ve 60 sene öncesine dayanan bağlılığımı ifade etmek için, Sadakat sözcüğünü kullanmak pek abartılı olmaz kanımca...Çeşitli evrelerde yollarımız keşişmiş, özellikle son 67 yıldır gazetem, yaşamımda önemli bir yer tutmağa başlamıştır. 1947ye gelindiğinde, anılarımda sıklıkla sözünü ettiğim Saffet Beyde oturuyorduk. Sn. Avram Leyon ve eşi Sn. Sofi Leyonla aynı binada komşuyduk.
Rahmetli Avram Leyon ve rahmetli babam yaşıt olduklarından, pek iyi anlaşırlar, çoğunlukla ciddi konular üzerine, uzun, uzun sohbetler yaparlardı. O dönem, büyük denebilecek bir yaşta olup, orta tahsilimi sürdürüyordum. Oldukça da meraklı olduğumdan, büyük saygı duyduğum iki yetişkinin bazı konuşmalarına kulak misafiri olmakla yetinmeyip, ara, sıra onlara katıldığım da olurdu.Bu bağlamda, Avram Leyonun karşılaştığı güçlüklere ve her şeye rağmen gazetenin doğuşuna tanık olduğumu söyleyebilirim. O günlerde babamın sık, sık yinelediği şu sözleri hala kulağımdadır: Azizim Leyon, çok çetin ve dikenli bir yola girdin, ama azminle başarılı olacağına eminim...
Sayın okurlar, izninizle metaforik bir benzetme kullanıp, Şalomun doğum sancılarına tanık olduğum iddiasında da bulunacağım. Ve bu bağlamda, onunla, böylesine bir bağlılığım olması çok doğal... Buna rağmen, tümüyle Judeo- Espanyol lisanında yayınlandığı ilk yıllarda, onu pek fazla okumadığımı itiraf etmeliyim. Yabancı dil öğrenmeye başladığım, ve genellikle ev dışında Türkçe konuştuğumuz yıllardı. Ama, ev ortamında, ya da dedem ve ninemle her zaman Judeo- Espanyolu kullandık. İyi ki öyle yapmışız...Bu sayede, ben bu lisanı eksiksiz, bu güne kadar koruyabildim.
1947 senesinin 29 Ekiminde, Şalom Gazetesi, Avram Leyon ve İzak Yaeşin yönetiminde, yayın yaşamına ilk adımını attı. Babamla birlikte, Şair Ziya Paşa Yokuşu, Lakerdacı Sokak No.6/1 deki bürosunu ziyaret ettiğimizi hayal, meyal hatırlıyorum. 1980lerde taşındıkları Osmanbey Samanyolu Sokaktaki yerine bir kaç kez gitmişliğim var... Sanırım Türkçe olarak yayınlanmaya başladığı dönemdi. O sıralar, Hepimiz birer Sanatçıyız sloganlı köşesine ara, sıra şiirler götürürdüm.Bu arada şunu da belirtmek isterim. Biz de 1953ten beri o muhite yakın oturuyorduk zaten...
Zamanla Şalom, Nişantaşı Dr. Orhan Ersek (o zamanki adıyla Kuyulu Bostan Sokak), Mola Apt.ına taşındı. Ve ...tesadüf bu ya!, evimin arka balkonu tam Mola Apt.la karşı karşıyaydı... Seneler geçti, bu kez gazetemin yeni adresi, Teşvikiyedeki bugünkü binaydı. Bu oldukça mutlu olayı, Rahmetli Salamon Biceranodan dinleyelim:
...Biz, tüm Şalom çalışanları için bir bayram, bir coşku vesilesi oldu... En sonunda küçük bir kütüphanemiz var. Orada, Osmanlı İmparatorluğu Yahudilerinin Kültür Mirasına ait belgeleri toplayabileceğiz... Yavaş, yavaş ta olsa, okurlarımızın bir bölümü, yaptığımız yeniliklerin farkında, bizi destekliyor ve kutluyorlar... Gazetemiz günden, güne büyümeli, bir Kültür Mozaiği olmalı. Onu Le Figaro, ya da birLe Mondeseviyesine getirebilmek ne kadar büyük bir övünç kaynağı ve mutluluk olurdu!...
Şalom günümüzde, Türkiye Yahudilerinin sesi ve halen bu alanda tek yayın organıdır. Yukarıda da belirttiğim gibi, kuruluş aşamasında, Sn. Leyon büyük güçlüklerle karşılaşmıştır. Daha sonraki yıllarda da zaman, zaman yoluna çıkan çeşitli engellemeleri şu şekilde dile getirmiştir:
...Geçtiğimiz dönemlerde çektiğimiz zorlukları yine anlatmak istemiyorum. Bize yapılan tüm baskılara rağmen, en karanlık dönemlerimizde dahi çizdiğimiz yoldan sapmadık. Toplumumuza olan hizmet aşkımız, 30 yıl önce aldığımız bu misyonu devam ettimek için bizlere güç veriyor. Dar bir formatta bile olsa, bu küçük gazeteyi düzenli bir şekilde çıkaracağız...
29 Ekim 1947de tamamen Judeo- Espanyol lisanında basılan Şalom, 1980e gelindiğinde, bir kadro değişimine yöneldi. Gazete, tek bir sayfası Judeo- Espanyol olmak üzere, Türkçe yayınlanmaya başlandı. Bu sayede daha çok sayıda okura ulaşabildiğini söyleyebiliriz. Böylece, Ladinoyu çok iyi bilmeyen, ya da hiç tanımayanlar (ki bunlar maalesef bir hayli) gazetemize artan bir ilgi göstermeye başladılar. Atalarımızın diline olan bu kayıtsızlığa üzülenlerden biri de, kuşkusuz gene Sn. Biceranoydu. Judeo- Espanyol sayfasında, kendini, Enkizisyonun dahi yok etmeyi başaramadığı bu lisanı yaşatmaya adadı. Yazılarında sıklıkla bu konuyu gündeme getirdi:
...Şalom ve Judeo- Espanyol sayfamız...Güney Amerika, Kanada, A.B.D, Güney Afrika, İngiltere, ve doğal olarak,Türkiyeden İsraile göç etmiş Sefarad Kolonisi... Gazetemiz, her hafta düzenli olarak tam sayfa Judeo- Espanyol yayınlayan tek yayın organı... Türkçe okuyamıyanlar tarafından değerlendirilen ve ilgiyle okunan sayfamız... Doğal olarak buradaki toplumumuz bünyesinde, Ladino yazarlarından bir ekip olması en büyük dileğimiz. Sayfamızın daha çekici olması için neler yapılması gerektiğini hep birlikte araştıralım...
Evet, Sn. Biceranonun misyonunu sürdürmeye gayret eden bir ekibimiz var. (küçük te olsa!) Judeo- Espanyol sayfasının boş kalmaması için arkadaşlarımız, Klara Elie Perahya, Dora Niyego, Şeli Gaon ve ara, sıra bizlere katılan diğer arkadaşlar... Sayfamızın yaşaması için elimizden geleni yapıyoruz... Artık hepinizin çok iyi bildiği, önemli ve kayda değer bir olayı, gururla bir kez daha belirtmek istiyorum. Türkiye Sefarad Toplumu olarak, Ladinoyu yaşatma çabalarımız Şalom Gazetesiyle sınırlı değil. 2005 Martından beri, tamamı Judeo- Espanyol olmak üzere, değerli arkadaşlarımız Karen Gerson Şarhon ve Güler Orgunun koordinasyonunda El Amaneser dergisini yayınlamaktayız. Şalomun aylık eki olarak düzenli bir şekilde abonelerine ulaşan El Amaneser, Türkiye dışında da beğenilmekte, olumlu tepkiler almaktadır. Buradaki temel yazarların yanı sıra, yurt dışından çok değerli imzalar yazılarıyla dergimize katkıda bulunmaktadır.
Senelerdir olageldiği gibi, günümüzde de Şalom, toplumumuzun sesi olmayı sürdürmekte, Israil aktüalitesini, Diasporadaki diğer Yahudi toplumları ile ilgili haberleri vermektedir. Panoramik bir bakışla, her hafta, Türkiyedeki Cemaatimizin sosyal, kültürel, dinsel aktivitelerini okurlarına aktarmaktadır. Ayrıca, Ekonomi, Sanat, Genel Kültür, Spor, Magazin v.s haberleri ile, şu anda okuduğunuz Kavram sayfası da Şalomun sunduğu yayınlar...Tabii, Türkçe ve Ladino yorumları verilen Peraşaları da unutmuyorum...
1984ten beri, Gözlem Gazetecilik Basın ve Yayın A.Ş kimliğiyle, Sanat, kitap basım ve yayını, kaset, C.D v.s produksyonuyla ithalatı ve dağıtımı gibi yeni aktivitelere imza atmaktadır. Zaman içinde bu yoğun kitap trafiği, Gözlemin Kitap Fuarlarına katılma gereğini ve sonucunu doğurmuştur. Büyük çoğunluğu Yahudilikle ilgili, çeşitli lisanlarda ve değişik yazarların eserlerinden oluşan zengin bir kütüphanesi olan Şalom, bu açıdan çok değerli bir dokümantasyon(1*) merkezi olma yolundadır. Bir süre önce yenilenmiş ve dekore edilmiş olan bu mekan, belirli türde eserlerin meraklıları için bulunmaz bir Cennettir. Dinamik kitap editörümüz, sevgili arkadaşımız Gila Erbeşe kulak verelim:Kültürel aktivitemiz çok gelişmiş olup, bugün oldukça saygın bir kimliğe kavuşmuştur.. Halen Gözlem, 900 parçayı aşkın kitap, minyatür, müzik albümü, ve, Tallet, Mezuza, Hanukiya v.s gibi dinsel objeler içeren bir koleksyona sahiptir.
1999 yılında yitirdiğimiz Kitap Editörü Gila Kohenin adını yaşatmak gayesiyle tertiplenen Gila Kohen Öykü Yarışması yazım hayatına yeni isimler kazandırmaktadır. İlki 2000 yılında yapılan yarışmanın, bu yıl 4.cüsü düzenlendi ve 250 öykünün katılımıyla gerçekleşti. Son yıllarda Şalom, çeşitli alanlara yönelip, ekler yayınlamakta, ve her yaşa seslenmektedir. PANORAMA eki, bence satırbaşlarıyla gelecek için oldukça önemli, tarihi kaynak olma niteliğini taşımaktadır. ŞALOM KİTAP, SALOMİST ve ŞALOM ÇOCUK... İlgiyle karşılanan ve ayrı, ayrı her yaşa hitap eden yayınların adları... Bu arada HOLOKOST eki de, yakın tarihimizin acı olaylarını unutturmamayı amaç edinen önemli bir belge.
Şalomun çok geniş bir ailesi vardır. Yayın yönetmenimiz Tilda Leviye göre: Şalom ailesine mensup olmak bir ayrıcalıktır. Gazetecilik çok önemli bir meslektir. Burada edindiğim dostlukları hiç bir yerde bulmadım... Sayın okurlar, genç arkadaşım Tildaya katılıyorum. Ne var ki, ben hiç bir zaman gazeteci olduğum iddiasında bulunmadım. Beni, olsa, olsa amatör bir yazar olarak nitelendirebilirsiniz. Evet, burada bir çok genç arkadaş edindiğim bir gerçek. Ara, sıra Atiye Sokaktaki yerimize gelip, o havayı solumak bile bana enerji veriyor. Dizgide olsun, bilgisayarda, ya da fotokopide olsun, kısaca her bölümde, çalışanlar yardım etmeye hazır. Herhangi birinin adını unutma riskini göze alamadığımdan, burada, tek, tek isim veremiyorum. Ama, onlar, eminim kendilerini biliyordur. Hepsine bir kez daha teşekkür ediyorum. Şalom ailesinin bir üyesi olmak cidden ayrıcalık...Ve ben, kendime ekstradan bir ayrıcalık daha veriyorum. Günümüzde sanırım, Sn. Avram Leyonu yakından tanımış, onun çabalarına ve Şalomun doğuşuna tanık olmuş fazla kimseyi bulamazsınız!..
(1*)Burada aynı zamanda, önemli bir dokümantasyon kaynağı olan Şalomun arşivini de anımsatmak isterim. Randevu alınarak, bu arşive ulaşmak olanaklı.
P.S. Şalomun kuruluşunun 60. yılı, 7 Ekim Pazar günü gerçekleşecek etkinliklerle kutlanacaktır. Bu özel güne, Şalom ailesinin gelmiş, geçmiş, tüm üyelerinin yanı sıra, toplumumuzdan da geniş bir katılım beklenmektedir.