Pilotlarin pilotu İzel Konfidan

Fotoğrafta gördüğümüz üzere İzel Konfidan; Raikonnen, Massa ve Ferrari takım direktörü John Todd ile İstanbul`daki Formula 1 sırasında yakından ilgilendi. İstanbul`daki ziyaretleri boyunca F1 pilotlarına eşlik eden İzel`in hikayesini kendi ağzından dinleyelimRudi DİRİMAN

Spor
9 Ocak 2008 Çarşamba
İzel ilk önce nerden geliyor bu tanışıklık? Oradan başlayalım tabii birazdan kendinden bahset bize.
1984 doğumluyum. Yıldız Teknik Üniversitesi Metalürji ve Malzeme Mühendisliği’nden mezun oldum. Halen Boğaziçi Üniversitesi’nde Otomotiv Mühendisliği üzerine master yapıyor, aynı zamanda bir firmada pazarlama üzerine çalışıyorum. Kendimi bildim bileli Formula 1’i takip ediyorum ve tabii ki koyu bir Ferrariciyim. Bu Ferrari sevgisinden dolayı küçüklüğümden beri Ferrari showroomuna sık sık uğrarım ve bu sebepten çalışanlarla da yakından tanışıyorum. Yine bir gün bu periyodik ziyaretlerimin birinde FerMas Oto Ticaret A.Ş.’den Ferhat Albayrak’la sohbet ederken Formula 1’de “takımımız” için yapabileceğim herhangi bir şey olup olmadığını sorduğumda, tahsis edecekleri Maserati’yle, Ferrari takım direktörü Jean Todt’un şoförlüğünü yapmak ister misin? teklifinde bulundu.Tabi ki böyle bir şey benim için bir soru bile olamazdı ve cevabı hazırdı: Evet! Bu, yıllardır TV’de izlediğim, dergilerden, internetten takip ettiğim Jean Todt, Ferrari pilotları Felipe Massa, Kimi Raikkonen ve takım çalışanlarıyla tanışmak için büyük bir fırsattı. 
Genel olarak sana yaklaşımları, diyalogları nasıldı?
Jean Todt ve asistanlarıyla ilk olarak hava alanından onları aldığımda tanıştık. Oldukça sıcak insanlar diyebilirim. Jean Todt arabada yanımda oturmayı tercih etti ve otele gidene kadar yol boyunca eğitimim, konuştuğum yabancı diller hakkında sorular sordu, bu kadar sohbet içerisinde bu işi sadece zevk için, Ferrari’ye karşı olan sevgimden dolayı yaptığımı öğrenmek de oldukça hoşuna gitti. Kişisel sorulardan sonra Türkiye’nin siyasi durumu dahil olmak üzere değişik konularda konuştuk.
Beş gün boyunca neler yaptınız nereleri gezdirdin onlara?
Genel olarak otel – helikopter pisti – İstanbul Park üçgeninde dolaştık. FerMas’ın Kuruçeşme’deki showroomda iki tane organizasyona ve akşamları da çeşitli mekanlarda yemek ve organizasyonlara gittik. Bunların dışında zaten gezecek fazla vakitleri yoktu.
Bu yıl Mc- Laren şampiyonada Ferrari’den önde gidiyor. Duble ile takımın son morali nasıldı?
Duble sonrası moraller oldukça iyiydi. Jean Todt arabaya biner binmez “Güzel yarıştı değil mi?” dedi. Kendisini ve asistanlarını tebrik ettim, ülkemizde bize böyle bir zafer armağan ettikleri için teşekkür ettim.
Asistanı Gino, bu işin takım işi olduğunu ve Türkiye Grand Prix’i süresince benim de takımda yer aldığımı hatırlattı ve o da  teşekkür etti.
Antrenmanları ve yarışı rahat  takip edebildin mi?
Sıralama turlarını paddockta çeşitli yerlerde bulunan monitörlerden izledim. Yarışı 1. ve 2. virajı gören bir bölgeden takip ettim. Antrenmanları Ferrari Pit alanından izledim. Yaklaşık 1 metre önümde yapılan pit- stopları hiçbir zaman unutmayacağım.
Daha önce televizyondan izlediğin pilotlar ve takımlar ile birlikte bir hafta geçirdin ne gibi farklılıklar gözüne çarptı?
Jean Todt’un o ciddi yönetici kişiliği altında, iyiliksever, sevecen bir kişiliği olduğunu gördüm, işler tam tıkırında gittiğinde ondan mutlusu yok.
Felipe Massa’nın yerinde duramayan, şakacı ve insanlara takılmayı seven biri olduğunu ve Formula 1 antrenmanından çıktıktan sonra bile takım çalışanlarıyla maç yapabilecek kadar futbolu sevdiğini gördüm. Paddock’ta takımdan bazı kişilerle sohbet ettiğim sırada, Massa’nın yanımızda belirmesi ve o anda kendisinden imza, fotoğraf gibi isteklerim olacağına kendisinin gelip hatırımı sorup sohbete dahil olması da ne kadar sıcak kanlı biri olduğunu gösteriyordur herhalde.
Ve her ne kadar medyadan takip ettiğim kadarıyla bilsem de Kimi Raikkonen’in lakabına uygun bir şekilde “buz adam” olduğunu gördüm. Genel olarak, takım elemanlarından bahsedecek olursam, ilgili ve pit alanında o kadar işleri arasında sizin sorularınıza da cevap verecek kadar da misafirperver insanlar. Kendi aralarında bir aile gibiler, Ferrari’nin bu kadar büyük başarılara imza atan bir takım olmasında kesinlikle bunun da payı olduğuna inanıyorum.
Bu süre zarfında başınıza ilginç bir olay geldi mi? Sonuçta dünyanın en iyi pilotlarının pilotluğunu yapıyordun.
Kesinlikle farklı bir duyguydu. Yarış öncesinde takımınızın pilotlarına ve çalışanlarına yüz yüze başarı ve şans dileyebilmek oldukça değişik bir deneyim.
Bu insanlar için zamanın oldukça kıymetli olması nedeniyle, istemedikleri bir şey de yolda vakit kaybetmekti, ki bunun İstanbul trafiğinde imkansız olduğunu hepiniz tahmin edebiliyorsunuzdur. Burada, Jean Todt’a gideceğimiz bir yere 20 dakikalık bir yolumuz olduğunu söylediğimde, “Şunu 10 dakika yapalım” gibi pazarlık yapmasını örnek verebilirim. Bazı durumlarda da polis eskortunun yardımımıza koştuğunu belirtmekte yarar var.
Önümüzdeki yıl kurduğun bu güzel dostluğun  devam etmesini dileriz.
Takım zaten beni İtalya’ya da ki yarışa davet etti. Oradaki yarışı canlı izleme fırsatım olacak.Tabii bana böyle fırsat bir daha verilirse  onları tekrar ülkemizde ağırlamaktan gurur duyacağım.