Yelkenler fora!!!!

Aylin YENGİNÜniversiteden yeni mezun olmuş, yaz tatilinin keyfini sürmesi gereken, “özgür” bir delikanlıdan bir randevu koparmanın bu denli zor olabileceği hiç aklıma gelmemişti. Oysa Leon Sarfati`nin rüzgâr hızındaki temposuna ayak uydurabilmem için, bu keyifli röportajımızı iki yelken yarışı arasına sıkıştırmam gerekti. Am

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba

Nasıl geçti eğitim hayatın, kısaca söz eder misin?
Eğitim hayatımı tek kelimeyle özetlemem gerekirse “renkli” diyebilirim, özellikle de lise yıllarım. Bu yıl Sabancı Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. Ortaokulu Alman Lisesi’nde, liseyi de Robert Kolej’de okudum.

Doğma büyüme bir Burgazlı olarak, denizle erken yaşta tanışmış olmalısın… Yelken ile tanışman nasıl oldu peki?
Ben de her adalı çocuk gibi, 3–4 yaşlarında denize atılıp, su üstünde kalmayı “kendi kendine” öğrenenlerdenim. Ardından Burgaz’daki yüzme derslerine katıldım. Yelkenle tanışmam ise babam sayesinde oldu. Küçük yaşımdan beri beni, hafta sonları katıldığı yelken yarışlarına götürmeye başladı. Bazen güvertede, bazen de kamaradan yarışları izlediğimi hayal meyal hatırlıyorum.

Yelken dışında herhangi bir spor dalıyla uğraşıyor musun?
Beş yıl boyunca ENKA’da lisanslı sutopu oynadım. Ayrıca Robert Kolej’in yüzme takımındaydım; 2000 yılında “en değerli yüzücü” ödülünü aldım. Burgaz’da yapılan yüzme yarışlarına katıldım. 2005 yazında Büyükçekmece’deki Myga Surf Club’da windsurf eğitmenliği yaptım. Su sporları dışında, dövüş sanatlarından Aikido, Tekvando, Wing- Chun ve KM ile ilgilendim. Bir de motor sporlarına ilgim var, ama amatör bir karting turnuvasında aldığım birincilik dışında herhangi bir ödülüm yok şimdilik.

İlk profesyonel yelken eğitimini nerede aldın?
Resmi olarak yelkene 1996 yılında Burgaz’da, optimist (yelkenin temel taşı sayılan, 4 köşe yelkeni olan 2.31 m. boyunda, 1.13 m. eninde ve 35 kg ağırlığında tek kişilik tekne) öğrenerek başladım. Optimiste sığamamaya başlayınca laser (tek kişilik, üçgen yelkenli, hızlı ve performanslı bir tekne) sınıfına geçtim.

Sonra yarışlar başladı…
Optimist öğrendiğim yaz bir yarışa katıldım, ama o acemilikle pek başarılı olduğumu söyleyemem. Laser yaptığım dönemde katıldığım yarışlarda ise giderek daha iyi sonuçlar alıyordum. Sürekli antrenman yapmadan dereceye girmek çok zordu. Bu arada babamla mümkün olduğunca yarışlara katılıyordum. Arkadaşlarının tekneleriyle katıldığımız yarışlarda birçok kez (ekip olarak) başarılı sonuçlar aldık. 2006 yazından bu kışa kadar, son iki yılın trofe’sini (TAYK – Türkiye Açıkdeniz Yarış Kulübü’nün düzenlediği yarışma) kazanan Mustafa Miharbi’nin X- Mayıs adlı teknesiyle yarıştım. Tekne satılınca, babamla birlikte Aykan Semizer’in Korsan Taxi adlı teknesiyle yarışmaya devam ettim. Bu yaz ilk kez Güney Yarışı adı da verilen Deniz Kuvvetleri Kupası’na ve Bodrum’da gerçekleştirilen Gant Cup’a katıldım. Deniz Kuvvetleri Kupası’nın Bozcaada etabında 3.’lük, Çeşme etabında 2.’lik ve sınıfımızda 2.’lik ödülünü aldık. Çeşme’den Bodrum’a yapılan Çakabey Yarışı’nı ise sınıfımızda birinci tamamladık. Bodrum’daki Gant Cup’ta, dört gün boyunca farklı rotalarda yapılan beş yarışın toplamında 3. olduk.

Bir yelkenlide iş bölümü nasıl yapılıyor?
Aslında işbölümü yelkenlinin boyuna göre değişir, ama genellikle bir dümenci (genelde teknenin sahibi / kaptanıdır), ana yelken ayarından sorumlu bir kişi – son yarışta bu kişi bendim! – genova’nın (direğin önündeki yelken) ve rüzgâr arkadan geldiğinde açılan balon’un ayarından sorumlu iki kişi olur. Bunların dışında iki kişi yelkenleri basıp indirmekle, iki kişi yelkenleri basmaya yarayan mandarlara (yelkenleri direğin tepesine doğru çeken halat) kumanda etmekle ve bir kişi de (başüstü) ön tarafa basılacak farklı yelkenleri hazırlamakla sorumludur. Kalabalık ekiplerde bu görev dağılımının dışında, en kısa ya da en verimli yolun çizilmesine yardımcı olan bir de navigatör bulunur.
Bunu yaparken dikkat edilmesi gereken, en hızlı yolun her zaman için en kısa rota olmadığını hatırlamaktır.
 
Yalnızca yazın mı oluyor bu yarışlar, kışın “karaya mı çekiyorsunuz” kendinizi?
Tabii yazın daha sık oluyor, ama kış aylarında ortalama 3–4 yarış yapılan “kış kupaları” da var.

Ödüllerinden söz edelim biraz da…
Şu an saymaya kalksam,  takım olarak aldığımız tüm ödülleri hatırlayabileceğimden emin değilim. Genellikle kupa, tekne sahibine verildiğinden, yarışmacıların aldıkları ödüller sponsor firmaların armağanları ile sınırlı kalıyor. Son olarak 10 Haziran’daki  Naviga Cup’ta, Korsan Taxi ile sınıfımızda 1. ve en iyi zaman ödüllerinin sahibi olduk. Geçtiğimiz hafta Bodrum’da düzenlenen Gant Cup’ta ise 3. ödülünü kazandık.

Bu işi profesyonel olarak yapmayı düşündün mü hiç?
Profesyonel yarışçı olmayı hiç düşünmedim, ancak son yarıştığım teknenin sahibi yeni bir tekne tasarımı yapıyor ve onu İstanbul’da üretmeyi planlıyor. Bu işte kendisiyle birlikte çalışmak aklımdan geçti.

Nedir yelken için en ideal yaş aralığı?
Yelkene başlamanın yaşı olduğunu düşünmüyorum. Bu sporu seven herkes, dilediği yaşta başlayabilir. Tabii her spor dalında olduğu gibi ne kadar erken yaşta başlarsan, o kadar başarılı olursun. Örneğin 6–7 yaşından itibaren optimiste başlanılabilir.

Yelken sporu yapmak isteyenlere önerilerin neler?
Yelken her yaştan insanın yapabileceği bir spor, üstelik de fazla bir donanıma gerek duyulmadan. Yelken yapmak için bir tekneniz olması gerekmiyor, yeter ki bu işe baş koyun, istikrarlı olun ve yılmayın…

Bu deniz ve tuz kokulu röportaj için Leon Sarfati’ye teşekkürler…